Sanırım bu kadar translate English
1,559 parallel translation
Sanırım bu kadar yıl boyunca neler kaçırdığımı görmek istedim.
I guess I just wanted to see what it is I've been missing out on all these years.
Hayır, bu akşamlık sanırım bu kadar yeter
No, the friendship is more important.
- Pekala, sanırım bu kadar.
- All right, I guess that's it, then.
Pekâlâ çocuklar. Sanırım bu kadar.
Well, guys, I guess this is it.
Pekala, sanırım bu kadar yeter.
Okay. I believe my time is up.
Sanırım bu kadar yeter.
I think that's enough now.
- Sanırım bu kadar.
Well, I guess that's it.
- Sanırım bu kadar.
- Well, I guess that's it.
- Sanırım bu kadar yeter, değil mi?
- Guess it was enough, huh?
Mazzeli konuşturduğumuzda, bu şeyin ne kadar yukarıya gittiğini göreceğiz, ve sanırım tüm yollar Elliot Cole'a çıkıyor.
As soon as I get Mazzel to talk, we're going to find out how high this thing goes, and I think it's all the way up to Elliot Cole.
Teşekkürler, Ryan. bu kadar çok kelimeyi bir araya getirmen senin için zor oldu sanırım.
Thank you, Ryan. I realize it wasn't easy for you to string so many words together.
O da bir tekneye atlayıp kaçmıştı, sen de aynısını yapıyorsun sanırım bu da seni en az onun kadar korkak yapar.
He left and ran away on a boat, and now you are too so I guess that makes you just as much of a coward as he is.
Ve sanırım bunu sana söylemek istiyorum ki... bu kadar alçakgönüllü olmayı bırak ve buraya gel ki gösterişsiz görünmene yardımcı olalım.
So I feel like I can tell you this ; uh... stop being so damn modest and come out here so we can keep you humble.
Sanırım hepsi bu kadar.
I'm thinking that's just about it.
Ama bu kadar ilkel bir ırk tarafından yetiştirilmiş birinden beklenir bir şey sanırım.
I suppose it's to be expected from someone raised by such a primitive race.
Sanırım bir anlığına kalbinde ne olduğunu görebildim, ve hayatım boyunca hiç kimseye hiç bu kadar yakın olmamıştım.
I think for a moment I felt what was inside your heart. And I've never felt closer to someone in my entire life.
Herhangi biri kadar, sanırım Bu da pek bir şey ifade etmiyor.
As well as anyone, I suppose, which isn't saying very much.
Birkaç tane göz kamaştıcı bombam var, ama sanırım hepsi bu kadar.
I've got a couple of flash-bangs, but I think that's about it.
Sanırım Ford'un bu kadar zaman boyunca nasıl hissettiğini anladım.
I think I kind of understand how Ford must have been feeling this whole time.
Sanırım bu işe yarar. Biri üzerine hapşırana kadar.
I suppose it might work... until somebody sneezes.
Bana bu kadar bağIı ve... beni kollayan bir eski sevgilim olduğu için şükretmem gerek sanırım.
Then I guess I should feel grateful for having such a devoted ex-girlfriend looking after me.
Tamam Bart, sanırım hepsi bu kadar.
Well, Bart, I guess that's it.
Pekala bu kadar şeyi öğrendikten sonra, sanırım sizi öldürmekten başka çarem kalmadı.
Well, then. Now that you have discovered our little secret, it seems that I have no choice but to kill you, as well.
Bir mesafeden bir şey görmek eğer sanırım, bu konuda yarısı kadar düşünmüyorum bu çok sınırlı görüş olduğunda ve hakkında bir şey yapmak daha önce size orada bu
I think if you can see something from a distance, you don't think half as much about it when you have that very limited visibility and there are on you before you can even do anything about it
Bir yangın daha önce hiç çelik bir binanın çökertmesine sebep olmadığına göre, bu kadar tozun tipik olup olmadığını sanırım asla bilemeyeceğiz.
Well, since fire has never caused a steel building to crumble before, I guess we'll never know if this dust is typical.
Hepsi bu kadar, sanırım.
That ´ s about it, I guess.
Yalvarırım bak. Boo-san, bu kadar alınma.
don't be so mad.
Neden bu kadar üşüdüğümü bilmiyorum Gömleğimin üstünde bir leke var, sanırım Bir aşk mektubu yazmıyorum
To go anew with failing we hope
Sanırım bu açıdan bakınca o kadar da çekici değil.
I suppose seen from this angle, it is less attractive.
İşin içinde bu kadar yüksek rütbeli bulunduğuna göre sanırım birileri, haddinden fazlasını çalmış.
With such high-ranking personages involved, it must be that someone has stolen more than they should.
Hayatımda hiç yapmadığım şey, sanırım... böyle güzel bir yere gelebilmek,... bu kadar inanılmaz şeyler yapabilmekti.
Never in my life did I think I would end up in such a beautiful place doing so many incredible things.
Bu kadar zamandır senin gibi bir çalışanım olduğuna inanamıyorum.
I can't believe I had somebody like you working for me all this time.
Sanırım, şimdilik bu kadarı işimizi görür.
No, I think that about wraps it up for now.
Sanırım hepsi bu kadar efendim.
I assume that will be all, sir?
Evet, olabilir. Madem Ravn'ı bu kadar seviyorsun o zaman tüm çalışanlarına yarınki toplantının ana maddesinin kendileri olduğunu söyleyeceğini bilmenin de zararı yok sanırım.
So since you like Ravn so much i guess that he has informed his people that their jobs is the subject of tomorrow's meeting.
Sanırım hepsi bu kadar.
I think that was it.
Ve sanırım hepsi bu kadar.
And I think that that's about it.
Sanırım bu aşamada, ilişkimizi gerçekten arkadaş olacak kadar geliştirdik.
I guess at that point we had evolved to really be friends, you know what I mean? We liked each other. I liked John, you know?
Sanırım, bu annemi o kadar etkiledi ki ben doğru düzgün yasını bile tutamadım.
I think that my mom took it so hard that I didn't get the chance to grieve, in a healthy way.
Sanırım bugünlük bu kadar yeterli.
I think that's enough for today.
Sanırım bu yüzden yaşanmakta olan şeyler beni bu kadar üzüyor.
I always I have been Christian, and I create that it is probably the thing that angers to me more of which it is happening.
Bu hafta sonuna kadar buradasın sanırım.
So I'm guessing you're gonna be sticking around for the week?
Sanırım bu tip şeyleri fark edemeyecek kadar meşguldüm.
I'm afraid I didn't have time to notice things like that
Sanırım bu yüzden, oraya bir adamınızı gönderene kadar hiçbir iş yapamayacağımızı anlamamıştım.
I guess that's why I didn't figure till you'd had someone over there, we'd be drawing up any papers.
Neden bilmiyorum ama sanırım ölüme bu kadar yakın olmak beni değiştirdi.
I don't know what it was... but being that close to death- - something about it, it... it changed me.
Neyse, bu o kadar da büyük bir sürpriz değil, sanırım.
Well, it's not that big of a surprise, I guess.
Sanırım şimdilik bu kadar.
I think that's it for now.
Dinle Ton'madem ki bana bu sorumluluğu verecek kadar iyi tanıyorsun sanırım bunu sana söyleyen de ben olmalıyım.
Listen, Ton'... since you think enough of me to give me this responsibility I might as well be the one to say it.
Sanırım bu yüzden su altında o kadar uzun kalabiliyorum.
I think that's why I can stay underwater for so long.
Sanırım bu Violet'e kadar uzanıyor.
I think it goes back to Violet.
Bugün o kadar mavi değiller. Ama sanırım bu ışıktan.
They're not quite as blue today, but I think that's just a light thing.
sanırım bu kadar yeter 16
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım buraya kadar 19
sanırım bu doğru 26
sanırım bunu yapabilirim 17
sanırım burada 22
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım buraya kadar 19
sanırım bu doğru 26
sanırım bunu yapabilirim 17
sanırım burada 22
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı da fazla 67
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı da fazla 67