English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sen ve o

Sen ve o translate English

6,571 parallel translation
Sen ve o, oradan ne yapmak istediğinizi tartışabilir.
You and he can discuss what you want to do from there.
Sen ve o canlandırılmış kılıf geyik gözlü erkek arkadaşınızı tekrar görmek istiyorsanız anne sorunlarına dalmaya başlamanı öneririm.
If you and that animated husk Ever wanna see your doe-eyed boyfriend again, I suggest you start diving into your mommy issues.
Buranın başında sen vardın, sen hayatta kaldın ve onun için artık yapacak hiçbir şey olmadığını söylüyorsun ama yapmaya niyetli değilsin o kadar!
You were in charge here, and you survived, and now you're saying there's nothing to do for her, but you are just not willing!
Görünen o ki hormonlar kontrolde. Çünkü Petra'nın suitine girdim ve sen haklıydın, ben yanıldım.
So, apparently, I am hormonal because I snuck up into Petra's suite, and you were right and I was wrong.
Bugünün içine iyice eden biri varsa, o da sen ve senin CV çalışmandır.
If anyone's going to take a giant... deposit on today, it's you and your CV workshop.
Hey sen! Kaşıntılı ayakların ve sönük tebessümünle o dar geçitte dikilen beni hissedebiliyor musun?
# Hey, you, standing in the aisles it With itchy feet and fading smiles
Ama o zaman ihtiyacım olan bir arkadaştı, ve sen beni terk ettin.
And I will never forgive you for that.
Çünkü sen olmasan o burada olurdu ve annem de hala yanımızda olurdu.
Because without you, he'd still be here, and my mom would still be around.
Nasıl berbat bir dünyadır ki o öldü ve sen yaşıyorsun.
In what messed up world does he have to die and you get to live?
Sen ve Mack o işle ilgilenin.
That's good. Okay, you and Mack do that.
O bi kere aktörle yapılan sözleşmedeki bir anlaşmazlıktı ve sen dizide oynamıyorsun.
That was because of a contract dispute with the actor, and you're not on the show.
- Donnie, sen ve bende biliyoruz ki o yol canavarını yakalamak için..
- Donnie, you and I know the hot rod
Annem zorla yaptırdı. Çünkü o senin menejerin ve sen Jane'e yakın olmak istedin.
Mom made us'cause she's managing your career, and you wanted to be closer to Jane.
Belkide sen o mizah dergileri yüzünden bu kadar duyarsızlaştın.
Perhaps you've become desensitized with all your little comics.
Ve o kapıyı sen açtın.
And you opened that door.
O zaman ben karides alırım ve sen de onunla konuşursun. İsmi Cindy.
Then I will get the shrimp, and you go in there and talk to her.
ve sen benim sadece kendi rolümü oynamamı istiyorsun. Adanmış eş ve gülücükler sadece bir figüran. Ve sen o kadar gururlusun ki tavuk bile yemiyorsun rahat şeyler giyip mezarlıkta takılamıyorsun.
And you just want me to play my part... the costar, the dutiful wife who smiles and applauds and looks so proud of you and doesn't eat chicken or wear sweatpants or hang out on graves.
O her konuştuğunda beyaz saray daha daha batıyor. O sadece istediğini alıyor. Ve bazen sen sadece zararı azaltmaya çalışıyorsun.
For all her talk of white hats and doing good, she just gets whatever she wants, and sometimes you're just collateral damage.
Ama yalancı pislik olmaktan daha beter bir şey varsa o da kötü yalancı pislik olmaktır ve sen Vincent çok kötü bir yalancı pisliksin.
But there is one thing worse than being a lying bastard and that's being a bad lying bastard and you, Vincent, my old China, are a very bad lying bastard.
Madem sen kendi hatalarını düzeltemiyorsun o zaman ben düzelteceğim.
You won't mend your ways.. " so, I've decided to give you a hand.
Ve sen o kız değilsin.
And you.. .. are not one.
Tamam, sen ve Dash şu özel zulanıza çok fazla giriyorsunuz, o yüzden...
Okay, well, you and Dash also dip a lot into the private stash, so...
Sen Audrey'e ve Haven'a değer veriyorsun. O yüzden bana yardım et.
You care about Audrey, and you care about Haven, so help me.
Elbette günün birinde o da olacak. Evet, konuyu değiştiriyorum, çünkü kendim ile ilgili değil de bu gece sen ve senin ufak sevgilin hakkında konuşmak istiyorum.
Of course, and I will one day, and yes, I'm deflecting because I don't want to talk about I and because tonight is about you and your cradle-robbing ways.
Sanırım o zamanlar sen kırık bir kalbin yasını tutuyor ve bir miktar da kendinden nefret ediyordun.
I think you were suffering from a bit of heartbreak and a touch of self-loathing.
Ve bunu yaptığında sen de o şapkada hapsolacaksın.
And when he does, you'll be sucked in, too.
Annem ve babam korkunçlardı ama sen o lanet evi yakıp kül ettiğinde kibriti senin eline onlar vermedi.
Mom and dad were terrible, but they didn't put the match in your hand when you burnt down that damn house!
Ve o sen değilsin.
It isn't you.
Ve o gün geldiğinde Harold ve sen yoluma çıkmamakla en doğrusunu yaparsınız.
And when that day comes, you and Harold would be wise to stay out of my way.
Sen eve git ve o hatıralardan kurtul.
YOU GO HOME AND YOU GET RID OF THOSE KEEPSAKES.
O zaman Bob ve Sam'e sen devletin verdiğinden 3 hafta fazla izin yaparken senin için yaptıklarımı söylerim.
I'll just make sure to tell Bob and Sam everything I did for you when you were out on disability, extended 3 weeks past what the government allows.
Sen ve ben kararı o silah ile vereceğiz o silah ile olacak.
You and I decide it'll be by guns, it'll be by guns.
Fakat bilmeni isterim ki, geçen geceki partide sen ve arkadaşının becerdiği kıza ait videonun nerede olduğunu söylemezsen, o bursu, asgari ücretli bu işi ve gelecekte karşına çıkacak herhangi bir şansı kaybetmen için herşeyi yapacağıma emin olabilirsin.
But you should know, I will personally make sure you lose that scholarship and this crappy minimum-wage job and any chance you have of a future if you don't tell me where you're keeping the video of the girl you and your buddy screwed at that party last night.
O zaman sen ve bu hanedeki herkes, neden beni yalnız bırakmıyorsunuz ki.
So why don't you and everyone else in this house just leave me alone.
Sen düşmek olabilir Ve senin o güzel, küçük dişleri bölünürler.
You might fall down and break those pretty, little teeth of yours.
Kendi evine hem sen ve Chris almak istiyor Ve inanılmaz bir şey o bir aile kurmak olduğunu.
And the amazing thing is, she found a family that wants to take both you and Chris into their home.
Sen ve Mary bütün o saçma fikirlerinizle bu ülkeyi mahvedeceksiniz.
You and Mary, with all your ideals, will destroy this country.
O yüzden o flash bellekte olanların sen ve benim hakkımda olmadığını varsayacağım.
So I'm gonna assume that whatever's on that drive has nothing to do with you and me.
O benimdi ve sen onu öldürdün!
He was mine, and you killed him!
Batırmış olabilirim, ama o yüzden buradayım zaten ve sen benim kahramanımsın!
I may have screwed that up, but that's why I'm here, and you're my hero!
Ve Emma, sen de aileni buldun. Her ne kadar o ailede ben olmasam da.
And, Emma, you found your family, even if it wasn't with me.
Ve sonra sen ona zarar vermeye başladın. O da kaçtı.
And then when you started to hurt her, she bailed.
- O da Meera'nın ölümünden sorumlu onun ortağıydın ve sen söylemiştin sorumlu adamı bulursam...
- He is responsible for Meera's death. You were her Cl. You said if I found the man responsible- -
Sana Tom'u öldürebileceğimi söyledim ama sen gittikten sonra, ben tüm o yalanlar ve bana yaptıklarından sonra kendime onu kullandığımı söyledim sonunda kontrol bendeydi.
I told you I could kill Tom but after you left, I just... After all the lies and everything he did to me I told myself I was using him, that I was finally in control.
Çoğu kişi seks ve beden konusunda kayıtsız kalamaz. O yüzden sanırım sen ve ben...
Most people are squirrely about sex and flesh, so I guess this means that you and I are
Ta ki o bomba patlayana ve sen neredeyse...
Until that bomb went off and you almost...
Ama sen Mozart değilsin ve o kaltak Cynthia da kimsenin karısı değil, hayatım.
Only you're no Mozart, and that slut Cynthia is nobody's wife, darling.
Sen nerede ve ne zaman istersen teslimat yapabilirsin ama benim o bisiklete binmem mümkün değil.
So that's it for deliveries? Oh, you can deliver wherever and whenever you want, but there is no way I am ever getting on that bike again.
O yüzden Gloria'yı geri gelmeye ikna ettin. Böylece bu aptal piknikten kaçamayacaktım ve sen de büyük ekrean TV'yi kapacaktın.
That's why you talked Gloria into coming back - - so I couldn't weasel my way out of this stupid picnic and you'd get the big TV.
Bu ailenin yıllarca yaptığı muhteşem işleri düşün, çalıştırdığımız o kadar kişiyi, yarattığımız olanakları, ve hepsini hatırlamamı sen sağladın.
Think of all the great things that this family has done over the years, all the people that we employed, the opportunities that we created, and you made me realize...
Sen o birisi olurdun, ve bende Charlie olurdum.
You would be the first somebody, I would be the Charlie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]