English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sizi tanıyorum

Sizi tanıyorum translate English

992 parallel translation
Ben... ben sizi tanıyorum, öyle değil mi?
L... I know you, don't I?
Ben sizi tanıyorum.
I know you.
Sizi tanıyorum.
Why, I know you.
Sizi tanıyorum, yani kim olduğunuzu biliyorum.
I know you, I mean I know who you are.
Sizi tanıyorum.
I know you.
Babamı kendinize inandırdınız, ama ben sizi tanıyorum.
You've made my father believe in you, but I know you.
Sizi tanıyorum.
How do you do? I know you.
- Sizi tanıyorum peder.
- I recognise you, Father.
Ama ben sizi tanıyorum.
You're no stranger to me.
Sizi tanıyorum Bayan Lester.
I recognize you, Miss Lester.
Sanırım sizi tanıyorum.
I think I know you.
- Evet, sizi tanıyorum.
- Yes, I recognized you.
Kim? Sizi tanıyorum!
I know you!
Bak, sizi çok iyi tanımıyorum ama bana göre denememe gibi bir şeyi seçmişsiniz gibi duruyor.
Look, I don't know you very well, but from where I stand, it seems like you've made the choice not to try or something.
Sizi tanımıyorum.
I don't know you. What's your name?
Ama sizi tanımıyorum.
But I don't know you.
Sizi tanımıyorum. Kötü bir hafızanız var madam.
I don't know you.
Sizi tanımıyorum dedim ya.
I don't know you, i say.
Muhasebe defterlerinizi tuttum, sizi çok iyi tanıyorum.
I've kept your books for you, and I know all about you.
Mösyö sizi tanımıyorum.
Well, monsieur, I do not know you.
Adem'den bu yana sizi tanımıyorum ki!
Why should I? I don't know you from Adam.
- Sizi tanımıyorum beyler.
- I don't know you fellows.
Bay Case, sizi hiç tanımıyorum.
Mr. Case, I don't know you at all.
Kaba olmak istemem ama sizi tanımıyorum.
I don't want to be silly, but I don't know you.
Sizi gazetelerdeki fotoğraflarınızdan tanıyorum.
I recognize you from the news photographs.
Bay Davies, sizi bu işle bir alakanız olmayacağını bilecek kadar iyi tanıyorum.
Mr Davies, I know you well enough to know that you didn't have anything to do with this.
- Sizi tanımıyorum bile.
- I don't even know you.
Demek sizi oradan tanıyorum.
Oh, well, that's where I've seen you.
Sizi tanımıyorum. Arkadaşınız Bay Mazard'ı da tanımıyorum. - Şimdi defolun.
I don't know you and I don't know your friend Mr. Mazard, so beat it.
Simdi de dostlarım... Artık size dostlarım demeliyim çünkü sizi bayanlar ve baylar demeyecek kadar iyi tanıyorum.
Now, my friends-And I feel, by this time, I should call you my friends... as I know you all too well to call you ladies and gentlemen.
Lütfen, Bayan Cramer, çok meşgulüm ve sizi de tanımıyorum.
Please, Miss Cramer, I'm very busy and I don't know you.
- Sizi tanımıyorum.
I don't know you.
- Sizi tanımıyorum dedim.
I told you I don't know you.
Bana ihtiyaç duyar ve konuşmak isterseniz buradayım. - Sizi tanıyorum ve sizden nefret ediyorum.
- I know you and I hate you.
Sizinle tanışmamıştım, ama şimdi sizi görünce anlıyorum ki... özünüzü tam anlamıyla yakalamışım.
I've never met you, but now that I see you... I realize how perfectly I've captured you.
- Bakın bayan, sizi tanımıyorum bile.
I've only got one day in town.
Şimdi dostlarım, sizi çok eski zamanlardan bu yana tanıyorum...
Now listen, I've known you from way back...
- Sizi gıyaben tanıyorum, Bayan Jeffords..... ama ilk kez tanışıyoruz.
- I'd conceived an image of you, Miss Jeffords... but it pales beside the actuality.
Sizi tanımıyorum bile.
I don't even know you.
Sizi tanımıyorum.
I don't know you.
Sizi tanımıyorum genç adam ama davranışınızı Sir Kenneth'e bildireceğim.
I haven't the pleasure of knowing you, young man but I shall report your behavior to Sir Kenneth.
Yabancı olduğunuz ve kimse sizi tanımadığı için bahsinizi beşe bir yapıyorum.
Bein'as you're a stranger and nobody knows nothin about you, I'm just gonna make your odds five to one!
- Sizi tanımıyorum bile.
- I don't even know you
Sizi tanımıyorum!
I don't know you.
Mahsus yapmıyorum. Gerçekten tanıyorum sizi.
I'm not just pretending we've met somewhere before.
Sizi çok iyi tanıyorum, efendim.
I know you very well, you see.
- Ama sizi tanımıyorum.
- But I don't know you.
- Çok özür dilerim, sizi tanımıyorum, değil mi?
- Im terribly sorry. I dont know you, do I?
Sizi hiç tanımıyorum.
You, a perfect stranger too.
Bu oyuncuyu tanımıyorum ama sizi temin ederim, Avrupa'da tanışıp görüştüğüm Giacomo bu değil
I know not this pretender, but I assure you he is not the Giacomo I met and negotiated with in Europe!
Sizi tanımıyorum! Kızmayın canım.
AND I'VE NEVER SEEN YOU BEFORE.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]