English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sizinle geliyorum

Sizinle geliyorum translate English

365 parallel translation
Bekleyin beni, sizinle geliyorum!
Hey, wait for me, I'm coming with you!
- Ben de sizinle geliyorum.
- I'll go with you.
Sizinle geliyorum.
I'm going with you.
- Sizinle geliyorum.
- I'm going with you.
Yerlilerin ne yaptığını gördüm ve sizinle geliyorum.
I'm not going back. I've seen what the Indians did and I'm going with you.
Ben de sizinle geliyorum.
I go with you.
Aslında işin gerçeği, ben de sizinle geliyorum.
But the fact of the matter is, I'm going along with you.
Sizinle geliyorum.
Throw'em on the trail.
Sizinle geliyorum.
I'm coming in with you.
Sizinle geliyorum.
I'm going in with you.
Sizinle geliyorum.
I'm going with you and Ben.
Sizinle geliyorum.
I'm coming with you.
Bekleyin, sizinle geliyorum.
Wait, I'll walk with you.
Ben de sizinle geliyorum.
- I'm going with you.
Arkadaşlar, sizinle geliyorum!
I'm going with you, friends!
Ben de sizinle geliyorum.
I'm going with you.
Şimdi sizinle geliyorum.
I'll be with you now.
Sizinle geliyorum. Her kayayı bilirim.
I'll go with you. I know every rock.
Sizinle geliyorum.
I will go with you all the way.
Bu kez ben de sizinle geliyorum.
Well, I'm coming with you this time.
Ben de sizinle geliyorum, Mr. Smith.
I'm coming with you, Mr Smith.
Yine de sizinle geliyorum.
Well, I'm still coming with you.
Şimdi sizinle geliyorum.
Now I'm coming with you.
Ben de sizinle geliyorum.
I'm coming with you.
- Bende sizinle geliyorum beyler.
- I'll go with you, guys.
Her şey ayarlandı. Sizinle geliyorum.
Then it's all settled, and I'm coming with you.
Her neyse, bende sizinle geliyorum.
Anyway, I'd like to go with you.
Sizinle geliyorum.
I'll come with you.
Sam, yarın ben de sizinle geliyorum.
Sam, tomorrow I'm going with you.
Ben de sizinle geliyorum.
I'm leaving with you.
- Ben de sizinle geliyorum.
- Then I'll walk along with you.
Sizinle geliyorum.
I go with you, Jefe.
Hayır, sizinle geliyorum.
No, I'm going with you.
Peki, sizinle geliyorum.
Oh, yes. I will go.
Sizinle geliyorum.
I'm gonna ride along with you.
Ben de sizinle geliyorum. - Belki yardımım dokunabilir
- I go with you, perhaps I can help.
- Sizinle geliyorum. - Hoşçakalın.
- Good, I'll take you home.
Sanırım sizinle geliyorum.
Well, I think I'll come with you.
- Sizinle geliyorum. - Hayır.
- l'm going with you.
Gelecek sefer yola çıktığımızda, Sizinle geliyorum.
The next time we go traveling, I will travel with you.
Hemen dönerim. Sizinle geliyorum!
- To Christine, the harbour.
Bir dakika, ben de sizinle geliyorum.
Wait a minute. I'm going with you.
Sizinle geliyorum.
I'll go with you.
Sizinle beş günlüğüne geliyorum ve sorun çıkarmayacağım. Ama Mayısın 14'ünde, gün batımında sürem dolunca... nerede olursak olalım, siz iki hergelenin kafalarını tokuşturacağım.
I'm going with you for five days, and good company I'll be... but at sunset on May 14, when my time is up... wherever we are, I'm going to knock you two apes'heads together.
Hadi atları hazırlayın, ben de sizinle birlikte geliyorum.
Come on, let's get the horses ready. I'm riding with you.
- Ben de geliyorum sizinle.
- I'll go with you.
Sizinle beraber geliyorum.
I'm going with you.
Sizinle Paris'e geliyorum.
I'm going to Paris with you.
Ben de sizinle Bisbee'ye geliyorum. Orada evleneceğim.
I'm going with you to Bisbee to get married.
- Ben de sizinle geliyorum.
I'll come.
Ben de sizinle beraber Pearl Harbour a geliyorum.
I wanna go to Pearl Harbor with you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]