Çocuk oyuncağı translate English
1,673 parallel translation
Çete kurmak çocuk oyuncağı.
Setting up a gang is kids'stuff.
Ağaçta mahsur falan kalmıştır. Çocuk oyuncağı.
A cakewalk.
Çocuk oyuncağı?
Cakewalk, huh?
Benim gibi bir usta için çocuk oyuncağı.
A piece of cake for an expert like me.
Bu öğleden sonra yaptıklarının yanında yapacağın program çocuk oyuncağı sayılır.
After what you did this afternoon, a regular call-in show is a piece of cake.
- Çocuk oyuncağı.
Fish in a barrel.
Robin Hood'umuz bu adamsa kasa açmak çocuk oyuncağı olurdu.
I mean, if this guy is our Robin Hood, breaking into a bank vault would have been a snap.
Bir personel şefi için öğretmen bulmak çocuk oyuncağı değil mi?
Isn't finding a teacher small potatoes for a Chief of Staff?
Çocuk oyuncağı..
Easy peasy.
Benim bu sabah çektiklerimin yanında seninki çocuk oyuncağı kalır.
It's a piece of cake compared to my job this morning. Here.
Senin için çocuk oyuncağı gibi olmuş olmalı.
I must've looked like such a pushover.
Çocuk oyuncağıydı.
Piece of cake.
Çocuk oyuncağı.
It was a meatball.
- Çocuk oyuncağı.
- Piece of cake. - Earthquake!
Adamım, o küpkök gerçekten çocuk oyuncağıydı, Clyde.
Man, that cube root was a real buzzer-beater, Clyde.
Çocuk oyuncağı.
Piece a'cake.
- Çocuk oyuncağı!
- Yeah, yeah, I'm fine.
Bu iş çocuk oyuncağı.
This thing is very easy.
Kural diyor ki ; her çocuk oyuncağını alacak.
The rule says that every kid gets a toy.
Elbette, çocuk oyuncağı.
Sure... it's a piece of cake.
Benim bahsettiğim şeyin yanında, onlar çocuk oyuncağı kalır.
That's kind of a mom and pop store next to what I'm talking about.
Kaşık kepçe yapmak bunun yanında çocuk oyuncağı kalır.
Scoops and ladles are child's play compared to this.
Bugünkü iş çocuk oyuncağı.
Today's easy.
Çocuk oyuncağı.
Kids'play.
Çocuk oyuncağı.
It's kids'play.
Çocuk oyuncağı.
Don't get tired.
Çocuk oyuncağı bu.
We will take revenge.
Bu iş çocuk oyuncağı " beceriksiz sersem!
Take it easy Pablo, this is a piece of cake. Asshole.
Çocuk oyuncağı değildi.
It wasn't kiddie fiddling.
Benim için çocuk oyuncağı, uykumda bile yaparım.
Easy Peasy, I could do this one in my sleep.
- Çocuk oyuncağı.
- Easy. - You see?
Bir iblis için çocuk oyuncağı.
Child's play for a demon.
Çocuk oyuncağı.
It's a cakewalk.
Demek ki çocuk oyuncağı değilmiş. Ama yine de iyi içgüdülerin var.
So it's not a cakewalk, per se, but it doesn't mean you don't have good instincts.
Çocuk oyuncağı.
Easy as pie.
İki kişide çocuk oyuncağıydı.
Two was easy.
Benim için çocuk oyuncağıydı.
It was a piece of cake for me.
Tanrı'n, evreni yaratansa, ölüyü diriltebiliyorsan bu senin için çocuk oyuncağı olmalı.
If your dad is boss of the universe, if you can raise someone from the dead, it's child's play for you. Click clack and you're free. "
Çocuk oyuncağı,... mikro asteroidler hariç tabii.
- It'll be a breeze, with the exception of the micro-asteroids.
- Çocuk oyuncağı.
- It'll be a cinch.
Ayrıca yemek servis etmek, içinden bir insan çıkartmanın yanında çocuk oyuncağı gibi kalıyor.
Handing out food is cake compared to having a human being come out of you - - no offense.
Hani bu iş çocuk oyuncağıydı?
- So much for this op being a cakewalk.
- Bununla kıyaslayınca çocuk oyuncağı.
- Piece of cake compared to this.
Bilimi çocuk oyuncağı mı sandın?
You think science is child's play?
Çocuk oyuncağı.
It's a piece of cake.
Bunu yapabilirsen temel eğitim sana çocuk oyuncağı gibi gelecek.
BE ALL THAT YOU CAN BE.
Bu senin için çocuk oyuncağı.
It's like hitting the side of a barn.
- Hilla, bana göre çocuk oyuncağı.
- Hilla, this is child's play.
Charlie, yeni bir oyuncağın heyecanını yaşayan bir çocuk gibi.
Charlie is like an overgrown child...
Çocuk oyuncağı.
Piece of cake.
Çocuk oyuncağı.
I have a photographic memory.
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukken 158
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukken 158