English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çocuk oyuncağıydı

Çocuk oyuncağıydı translate English

155 parallel translation
Elmaslar. Onları almak çocuk oyuncağıydı.
Her rocks Woulda been a snap!
O adam bir çocuk oyuncağıydı.
That guy was a cinch.
Sigorta şirketi en zeki dedektifleriyle bir kanıt bulamadıysa savcının bulamadığını anlamak çocuk oyuncağıydı.
If the company with the smartest detectives couldn't find evidence it's a cinch the DA couldn't.
Çocuk oyuncağıydı.
Ah, it was a lead pipe.
- Aslında, çocuk oyuncağıydı.
- In fact, it was a cinch.
Çocuk oyuncağıydı, aslında.
Nothing to it, really.
Onu yenmek çocuk oyuncağıydı.
- It was a piece of cake.
Çocuk oyuncağıydı.
That was kid stuff.
Bu sabah hava alanında denedikleri şey çocuk oyuncağıydı.
That thing they tried at the airport this morning was a three-ring flop.
Düşündüm de şimdiye kadar yaptıklarım artık benim için çocuk oyuncağıydı.
I thought that everything I did was easier now As if I was floating
Düşündüm de şimdiye kadar yaptıklarım artık benim için çocuk oyuncağıydı.
I thought that everything I did was easier now. As if I was floating.
- Ne sorunu, çocuk oyuncağıydı!
- No trouble. Kid stuff.
Çocuk oyuncağıydı, Bayan.
It's just a piece of cake, Miss.
Onlara dokunmak da sorunum vardı ama satmak, çocuk oyuncağıydı.
I may have had a problem getting ahold of them, - but selling them was a piece of cake. - You're raising your voice.
- Çocuk oyuncağıydı.
- Since it will take a sweet from a child.
Neredeyse hepsi çocuk oyuncağıydı.
Almost all of them were gimmies.
O şeyi kazanmak çocuk oyuncağıydı.
I was a cinch to win that thing.
Çocuk oyuncağıydı.
It was a cinch.
- Çocuk oyuncağıydı.
- Piece of cake.
O yarış çocuk oyuncağıydı gülüm.
That was kid stuff, sweetheart.
Huh, çocuk oyuncağıydı!
Huh, that was some piece of cake!
Çocuk oyuncağıydı
Piece of cake
Bir çocuk oyuncağıydı.
- No, no. It was a piece of cake. Piece of cake.
Bu çocuk oyuncağıydı.
This was like Wiffle Ball.
Çocuk oyuncağıydı.
Easy as pie.
Gökyüzün delinmesi çocuk oyuncağıydı.
Playing like a child. Piercing through the sky.
Yarınla karşılaştırırsak bugün çocuk oyuncağıydı.
Today was cake compared to tomorrow. We're going to do a lot of hiking.
Bu uçuş çocuk oyuncağıydı, efendim.
It was a cakewalk, sir
Çocuk oyuncağıydı.
Just a walk in the park, Frank.
- Lanet olsun. Çocuk oyuncağıydı.
- Hey, man, that was as easy as pie.
Çocuk oyuncağıydı.
It was kids'stuff.
Düğün çocuk oyuncağıydı.
The wedding was child's play.
Ah, çocuk oyuncağıydı!
It was cake.
Düşman siperlerinin arkasındaki yolu tayın vagonları ve su arabaları ile doluyken, bombalayıp kanlı bir yığına çevirmek çocuk oyuncağıydı.
It would be child's play to shell the road behind the enemy's trenches, crowded as it was with ration wagons and water carts, into a bloodstained wilderness.
Tam bir çocuk oyuncağıydı.
What a cinch!
Elektronik hakkında bildiklerinle, böyle bir aygıtı yapmak senin için çocuk oyuncağıydı.
With your background in electronics, building a device like this was child's play.
Bununla kıyaslarsan Brandt çocuk oyuncağıydı.
Brandt was small potatoes compared to this.
İnsanlara iş bulmak onun için çocuk oyuncağıydı.
Getting jobs for people was a numbers game to her.
Çocuk oyuncağıydı.
Nothing to it.
- Çocuk oyuncağıydı.
That was a breeze.
Jerr işindeki gibi ama o bir çocuk oyuncağıydı.
Like on Jerr, but that was cake to this, and unlike Jerr, there's not much chance of coming out clean.
Hani bu çocuk oyuncağıydı? !
That was nothing!
Çocuk oyuncağıydı.
It was a piece of cake.
Maymunların görüş açıları oldukça keskindi. Ağaçların üzerinde mesafeleri ve bulunduğu noktayı kesin olarak belirlemek, ve çalılıklar arasında da olsa hızla hareket edip saldırmak onlar için çocuk oyuncağıydı.
Apes have evolved stereoscopic vision, to be able to accurately judge distance and detail for leaping through the trees, but this also makes them better at combing the bushes with quick darting eyes.
Onu sürmek çocuk oyuncağıydı.
The driving is like a parking lot. Everything is perfect.
Danny Jones ile görüşmek zor olsa da o salağı kandırmak çocuk oyuncağıydı.
[Earl Narrating] While Donny Jones was hard to negotiate with... he was easy to fool.
Çocuk oyuncağıydı.
A piece of cake.
Çocuk oyuncağıydı.
Piece o'cake!
Çocuk oyuncağıydı.
Piece of cake.
Çocuk oyuncağıydı.
- A piece of cake.
Bu benim için çocuk oyuncağıydı.
I could make that back in a day.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]