English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Aşağısı

Aşağısı translate Spanish

8,440 parallel translation
Sokağın aşağısında bir kahveci var. Belki gidip bir bardak kahve içebiliriz.
Hay una cafetería en la esquina, tal vez podríamos... tomar un café.
Bu bayağılığın da aşağısında.
Es de lo más bajo.
Buradaki şey o rögarın dibinde. Gündüz ya da gece, aşağısı yine zifiri karanlık olacak.
Lo que está en el fondo de este pozo, incluso si es puto día o puta noche, seguirá siendo oscuro.
Belden aşağısı felç.
La paralizó de la cintura para abajo.
En kötü durumda sokağın aşağısındaki Brandon İlkokulu'na gideriz.
En el peor de los casos podemos llevarla a la Brandon Elementary, que está al final de la calle.
Yolun aşağısındaki devlet okulu ne oldu?
¿ Qué hay del colegio público del final de la calle?
Uçurumun kenarında yürüyorsun Gabby... aşağısı ile buluşmana çok az kaldı.
Estás muy cerca del borde del precipicio, Gabby.
- Hayır. Aşağısı karanlık Christian.
Está oscuro ahí abajo, cristiano.
Aşağısı çok sıcak.
Hace calor ahí abajo.
Cehennem yolunun en aşağısına düşmemeyi umuyorum.
Espero que no haya caído hasta lo más profundo.
Bak, aşağısı İngiltere.
Mira, ahí abajo, eso es Inglaterra.
Bunu kullanarak Dünya haritasını multispektral topografik olarak taradık okyanus kabuğunun kilometrelerce aşağısına kadar şehrimizin 3 boyutlu modeline uyacak mı diye çok eski yer şekilleriyle karşılaştırdık.
Usando eso, hicimos un escaneo multiespectral topográfico de la Tierra, a millas de profundidad a través de la corteza oceánica, buscando coincidir formaciones de rocas prehistóricas con el modelo 3-D de la ciudad.
Caddenin aşağısında içine yengeç koyan bir dükkan olduğunu okumuştum.
Leí sobre un lugar por esta calle donde les ponen cangrejo. No me importaría probarlos.
Aşağısını biraz aydınlatalım.
Pongamos algunas luces allá abajo.
Aksi takdirde aşağısı zifiri karanlık olacak.
De otra forma, estamos ciegos allá abajo.
Yani sizden istediğim, ailenizi, komşunuzu sokağın aşağısındaki pek yakından tanımadığınız adamı alıp onları en yakın otobüs, tren ya da feribot durağına götürmenizdir.
Así que quiero que cojáis a vuestra familia, a vuestro vecino, a ese tipo de la calle que no conocéis mucho, y vayáis a la estación más cercana de bus, tren o ferry.
- Aşağısı dediğin neresi?
Espera. ¿ Abajo dónde?
Yani, kayıkların nehrin aşağısına doğru gitmesini istemezsin.
Sí, no quieres que los barquitos vayan cuesta abajo.
Uçurumun aşağısında, anneleri, ona katılmaları için sesleniyor ve içgüdüleri gitmeleri için zorluyor.
En la parte inferior del acantilado su madre llama para que se unan a ella y el instinto les obliga a seguir.
Belki de nehrin aşağısı karşıya geçmek için daha iyi bir yerdir.
Más abajo. Tal vez éste es un mejor lugar para cruzar.
Tepenin aşağısında bir şey gördüm.
Al pie de la colina vi algo.
Koridorun aşağısında bir telefon olacaktı.
Oh, bueno, hay... hay un teléfono en la habitación por el pasillo.
Affedersin de... Birincisi, ikisi de uçurumun aşağısında bulundular. İkincisi, ikisi de inşaat sektöründe çalışmışlar.
Primer punto en común, los dos fueron encontrados abajo de un precipicio... segundo punto en común, los dos trabajaban en la construcción.
Metal çığlığı basıyor göğsüme okkalı bir darbe alıyorum aşağısı yukarısı yok tüy gibi hafifim.
Gritos metálicos. Algo me golpea directo en el pecho. No hay arriba o abajo.
İz yukarı doğru çıkmış ama aşağı doğru geri inmemiş.
El rastro sube, no baja.
Medikal modül bölümünde çalışan mahkumunuz üç kat aşağıda bıçaklanmış olarak ölü bulunuyor.
Tenemos a un preso de un módulo médico... tres plantas más abajo apuñalado hasta la muerte.
Aşağı tuşu, power tuşu, shift ve S.
Vale. Mantén el botón de encendido, shift, "s".
Tek çıkış yolumuz aşağı inmek mi?
¿ Bajar, cuando nuestra única salida es por arriba?
Herkes bilir ki, aşağılık işler sıralaması şöyle gider : fahişelik, hosteslik, garsonluk kasiyerlik ve Disney gösterilerinde Prenses Jasminelik.
Todo el mundo sabe que la serie de trabajos humillantes... es : prostituta, azafata, camarera... cajera y princesa Jasmine en el desfile de luces de Disney.
Varrick'e körü körüne bağlanmıştım ve beni her aşağıladığında ya da emirler yağdırdığında ya da o iğrenç ayağını temizlememi emrettiğinde sineye çektim çünkü onun dünyadaki en zeki insan olduğunu düşünüyordum, ama sizinle karşılaşınca bunun yanlış olduğunu anladım.
Me había entregado ciegamente a Varrick, con lo que dejaba pasar todas las ocasiones que me ponía en ridículo, o que me daba órdenes, o que me obligaba a limpiarle sus asquerosos pies, porque pensaba que poseía la mente más brillante del mundo entero, pero cuando la conocí a usted me di cuenta de que estaba equivocada.
Beni aşağılamaya mı çalışıyorsun?
¿ Estás tratando de insultarme?
Aracın kontrolünü kaybedip, oradaki çiti söküp tepeden aşağıya üçlü bir ilerleme yapmış gibi görünüyor.
Por lo visto perdió el control del coche... atravesó aquella valla de allí y cayó dando vueltas colina abajo.
Bina plânına göre bir kat aşağıda kayıt ofisi varmış.
El plano muestra que hay una oficina de registros allí abajo.
Sırf beni görmek için aşağıya o kadar yolu geldiğine göre, başın gerçekten belada olmalı.
Y... Debes estar en muy serios problemas si bajas hasta aquí para verme.
Olan olay şuydu, Cezalandırıcı ve Wolverine gibi karakterler sırf toplumu aşağıladıkları veya her neyse onun için süper popüler değillerdi.
Lo que estaba pasando es que personajes como
Efendim göz hizasından aşağıda olmamalısınız o yüzden sizi biraz yukarda tutacağım.
Señor, debería estar al nivel de los ojos, así que le voy a sostener.
- Kahve fincanı evyeye yakın düzgünce katlanmış bir kağıt peçetenin üstünde, baş aşağı duruyordu.
La taza del café boca a bajo sobre un trozo de papel bien doblado junto al fregadero.
Aşağı inen, sonra denize batmadan duran.. .. geceyarısı güneşine bakıyorum.
Miro el sol de medianoche que baja al horizonte, pero luego se para y no entra en el mar.
Tur başına 100 vuruş yapıyor karşısındaki rakibini mükemmel vuruşlarıyla aşağı çekiyor.
Él derriba a sus oponentes con grandes golpes demoledores... y es conocido por su apodo, el "Zombie Fighter"!
Lisede Finli bir çocuk vardı. Herif, Vika dalgasına bulaşmış, cinsel aşağılanmaya maruz kalmıştı, falan... Sonra babası öldü.
Fui a la universidad con un chico finlandés que estuvo metido en Wicca y humillación sexual, y eso y, bueno, su padre murió e invirtió su herencia y luego él murió entonces su mamá se quedó con todo pero ella ya era muy rica, así que...
Çocuk zeminden 4 metre aşağıdaki bir subatanda mahsur kalmış durumda.
Está atrapado en una hondonada a 4.3 metros de profundidad bajo el piso.
O aşağılık Koreliye, o karanlıklar prensine bu kadar borçlandığına göre, sen de uçmuş olmalısın.
Y tú, un loco, le debes a ese coreano hijo de puta, príncipe de las tinieblas, esa cantidad y se cansó...
" Bana, canına susamış bu aşağılık herife,
Y quiero que me prestes... Una estúpida y suicida cantidad de dinero. "
- Sıralı 6 silindirli motorun aksine, yan yana 6 silindir vardır. Onlarda bir piston aşağı indiğinde diğeri yukarı çıkar. - Yani kendisini dengeler ve akıcı olmasını sağlar.
- A diferencia de los seis en línea, donde están los seis cilindros alineados, en uno de esos, cuando un piston está bajando, el otro está subiendo, por lo que como que se balancea y lo hace suave.
Yukarı aşağı, yukarı aşağı. Bağırış çağırış.
Cielo, tierra, cielo, tierra, cielo, tierra, gritos.
Şu ikisini beklerken, lütfen şu gözümü alan ışık için güneşliği aşağıya indirebilir misin?
¿ podrías, uh, poner la visera hacia abajo? Me estoy deslumbrando.
Aşağılanmış.
Humillado.
Üzgün hissetmiyorum, öfkeli hissetmiyorum, sadece aşağılanmış hissediyorum.
No me siento triste, no me siento enojado, me siento... humillado.
Asla aşağılanmış hissetmezsiniz.
Y nunca... nunca sentirte humillado.
Martin, fena şekilde aşağılanmış hissediyorum.
- Martin me siento muy humillado.
Aşağısını bile göremiyorsun.
Ni siquiera se puede ver el fondo...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]