English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Ben gidip

Ben gidip translate Spanish

6,421 parallel translation
Tamam, ben gidip arabadan getireyim.
Los voy a buscar al auto.
Ben gidip kestireceğim.
Tomaré una siesta.
Hayır, ben gidip tren garında yatarım.
No, dormiré en la estación.
Tamam, ben gidip arabasını getireyim. Yakında demişti.
Iré a buscar su auto, dice que está cerca.
Ben gidip Costa Rica'lı yetkililerle ve rehab merkeziyle tekrar konuşacağım, tamam mı?
Iré a revisar de nuevo lo de las autoridades de Costa Rica y el centro de rehabilitación, ¿ sí?
Ben gidip giyineceğim.
Voy a vestirme.
- Eğer ben gidip sana sigara alırsam aşağı inip beni orada bekler misin?
- Si yo... si voy a buscarle cigarrillos, ¿ bajará y esperará a que vuelva?
Ben gidip yarınki arama işini halledeyim.
Iré a organizar la búsqueda de mañana.
Ben gidip Clare'nin kardeşini görmek istiyorum.
Quiero ir a ver a la hermana de Clare.
- Ama hala orada duruyor. - Tamam, ben gidip getiririm. Hey, birinizin bu hastayı Drew'e götürebilir mi?
Pero como su médico, en realidad, No estoy permitido.
Evet, ben gidip bunu boşaltayım. Sen de Sidney'in kurtlarını dökersin.
Sí, voy a vaciar esto, y puedes ocuparte de Sidney.
- Ben gidip şarkı listesi hazırlayayım.
Voy a hacer una selección de canciones.
Ben gidip arabayı çalıştıracağım.
Voy a ir hasta el coche y ponerlo en marcha.
Ben gidip özel bir haberin idari yapımcılığını yapacağım.
Yo me voy a producir un reportaje especial.
Ama ben gidip onu Drew'ün kollarına bırakıverdim!
Y la he enviado de vuelta a los brazos de Drew.
Bak, ben gidip giyineceğim.
Vale, me voy a vestir.
Ben gidip barın ruh halini sorgulayayım.
Yo voy a investigar los ánimos en el bar.
Ben gidip Minik Castro'yu hazırlayayım.
Voy a preparar el sofá cama.
Ben gidip meslektaşların olduğu odadan sandviç alacağım.
Sí. Voy a por un emparedado a la sala de compañeros.
Henry ile ilgili bir problem varsa ben gidip kontrol edebilirim.
Si hay un problema con Henry, puedo ir a ver cómo está.
Ben gidip- -
Voy a ver si ya... ya sabéis.
Ben gidip Nadia'ya günaydın diyeyim.
Bueno, debería... Voy a darle los buenos días a Nadia.
- Ben gidip fırına bakayım. Stratejiyi her yönden çalıştım.
Déjame comprobar el Sterno.
Şimdi ben gidip...
Vale. Voy a ir... Oye. ¿ Vale?
Ben gidip ızgarayı yakıyorum.
Voy a encender el fuego.
Ben gidip ızgarayı yakayım.
Iré a encender esa parrilla.
Ben gidip biraz uzanacağım.
Creo que me voy a recostar.
Ben gidip birkaç test daha yapayım.
Voy a ir a hacer algunos test más.
Bak, sadece sakin ol, ben de gidip sana çay getireyim.
Mira, simplemente relajarse, y yo iré un poco de té.
- Ben gidip şuna bakayım.
- Voy a buscar eso.
Ben de kalaycıya gidip yeni bir tane yaptırdım.
Fui al hojalatero para que me hiciese una nueva.
Şimdi gidip ben varken başkasını bulup yatacaksın.
Ahora buscarás a alguien para engañarme.
Ben de gidip işe alıyorlar mı diye sordum.
Así que fui allá y pregunté si estaban contratando.
Ben önden gidip kontrol edeceğim.
Iré primero para verificar.
Dave ve Blake, yargıcın ofisine gidip öğrenebildiğinizi öğrenin. JJ'le ben de şerifle beraber merkeze gidip arkadaş ve aileleriyle görüşeceğiz.
Dave y Blake, id a ver al forense a ver qué os cuenta y JJ y yo iremos a la comisaría del sheriff y empezaremos a hablar con amigos y familias.
Evet biliyorum ama ben daha çok biraz kek çalıp sonra da eve gidip Gilmore Girls izleriz demeye çalışıyordum.
Sí. No, lo sé. Pero me refiero más a robar un montón de magdalenas e ir a casa y ver Las Chicas Gilmore.
- Gidip nehre attım ben onu!
¡ Es mi favorita! - La lance al rio.
Gidip mısır patlatayım ben.
Iré a preparar palomitas.
Lord Hazretleri ve ben yarın köye doğru gidip uygun yerlere bakacağız.
Su Señoría y yo iremos al pueblo mañana a visitar posibles lugares.
Ben markete gidip biraz daha çamaşır suyu alacağım. Sonra burayı bitiririm.
Iré al 7-Eleven a buscar lejía, para terminar aquí.
Ben onunla ilgileneyim sen de gidip giyin. Tamam.
Sí, Voy a lidiar con ello y tu vete a vestir.
Gerçek babama ne yaptığını söyleyecek cesaretin yoksa gidip ben anlatırım.
Si no tienes las agallas de admitir lo que le hiciste a mi verdadero padre, se lo diré a la policía.
Brooks ve ben en iyisinin taşraya gidip onu alman olduğunu düşündük.
Brooks y yo pensamos que lo mejor es que vayas allí y la rescates.
Ben bir süre Londra'ya gidip geleceğim.
Voy a tener que estar yendo y viniendo a Londres un tiempo.
Ben de gidip benzin alacağım.
Tengo que conseguir un poco de gasolina.
Um, dinle, Ben oraya hızlıca gidip ayrılmanı istiyorum
Veamos, sólo quiero llegar rápidamente a la parte de la ruptura del plan.
8 yıldır uyuşturucudan içerdeydi, yeni çıktı. Ben de gidip bir hoş geldin diyeyim dedim.
Esperaba darle un charla de bienvenida.
Ben Olay Yeri İnceleme ekibinin yanına gidip bir konuşayım. Sonra yine bakarız.
Voy a bajar al sótano a hablar con el CSI, luego nos iremos.
Gidip ben bir görüşsem mi?
¿ Quieres que lo vea?
Yanıtımız prensipte evetse ben ya da Gill ya da kim olursa gidip katılım biçimimizi belirleyebiliriz. Ortaklıktan daha fazla şey elde etmemiz gerekiyorsa, o zaman o yönde çalışırız.
Si la respuesta es sí, en principio, entonces podemos, Gill y yo, o quien sea, trabajar para dar forma a eso, para que, si pensamos que tenemos que sacar más provecho de ello, podamos hacerlo.
Ailemin ayrılmasını ben de istemiyorum ama peşinden gidip hayatım boyunca ona sinir olmak da istemiyorum.
A ver, yo tampoco quiero separar a nuestra familia, pero definitivamente no quiero irme y luego estar resentida con él el resto de mi vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]