Ben onun translate Spanish
14,153 parallel translation
Ben onun için güneş anlamına gelen çok isim düşündüm.
Creo que su nombre significaba "sol".
Ben onun vereceği bir mal değilim.
Bueno, no soy suya para que me pueda dar.
Ben onun karısıyım.
Soy su esposa.
Greely ve ben onun ofisine giriyoruz o şaşırıyor, el sıkışıp sarılıyoruz, sen aniden içeri dalıyorsun ve işini yapıyorsun.
Greely y yo lo llevamos a su oficina, él nos da la mano y nos abraza. Apareces tú y haces tu parte.
Ama ben onun içini gördüm.
Y yo me di cuenta de su juego.
Ama ben onun için buradayım. Onu korumak için.
Pero estoy aquí por ella... para protegerla.
Ben onun "Sörf sıklığı" olduğunu sanıyordum.
Creía que se pronunciaba canto de surfero.
Ben onun kızıyım.
Soy su hija.
Şimdi döndüğü zaman emri altında olacağı bir ordu yaratıyoruz. Ve sen ve ben onun yanında hükmedeceğiz.
Ahora hemos construido un ejército para que comande a su regreso... y tú y yo gobernaremos tras él.
Ben onun kusuruna bakmamaya razıydım.
Bueno, estaba dispuesto a dejarlo pasar.
Ben onun ablasıyım onu korumam gerekirdi.
Soy su hermana mayor. Se suponía que debía protegerla.
Ben onun gibi değilim!
Bueno, ¡ no soy ella!
Ben bir pastaya sahip olup onun nasıl yenileneceği bilirim.
Yo mismo creo en tener pastel y comerlo.
Bence Charles onun hakkında ben bir şeyler öğrenirken onun da benimle ilgili detaylar bulacağını görmemi istemiş.
Creo que Charles quiere que sepa que por mucho que descubra sobre su identidad, él puede descubrir detalles sobre la mía
Ben yapamadım ve... sen onun babasını yanına aldın, ve herkesten önce ona sen söyledin.
No podía hacerlo... y te llevaste al padre a un costado... y se lo dijiste antes que nadie.
Onun işine son verin. Ben borçla ilgileneceğim.
Yo me encargaré de la deuda.
İşini geri almaya çalışmalı ve onunla düzgün bir şekilde konuşmalısın. Çünkü eğer böyle giderse benden boşanırsa, hepimizin işi bitmiş olur. Sen, ben ve onun.
y hacer lo que sea que tengas que hacer para recuperar tu trabajo y hacerlo entrar en razón, porque si él prosigue con esto, si se divorcia de mí, entonces estamos todos acabados... tú, yo y él.
Bu bir borç ve ben de onun ödenmesini bekliyorum.
Es una deuda y espero que la pague.
Onun sesini duyabilen tek kişi ben mi olduğumu sandın?
¿ Creías que era el único que podía oír su voz?
Ben onun için çöpüm.
Soy una mierda para él.
Audra ile ben beraberken, onun muhteşem bir kendisini içeri kitleme yeteneği vardı.
Antes, cuando Audra y yo estábamos juntos, tenía una increíble habilidad... para quedarse fuera de casa sin llaves.
Her gece yatağa gittiğinde, onun için yeterli olmadığını seni sevmediği için terk edip gittiğini düşünecektin. Ama ben seni seviyordum.
Yendo a dormir por la noche pensando que tu madre se había ido porque no eras suficiente para hacer que se quedara, que no eras querida, porque yo te quería.
Onun yalnız olduğu zaman. Ben çekip gitmedim.
Cuando se sentía sola... yo no me iba.
Ve ben onu affetmeyince. beni takip etmeye ve tehdit etmeye başladı. onun iyileşmesini engellediğimi söyledi.
Y cuando no lo perdoné, comenzó a acosarme y también a amenazarme, diciendo que yo estaba comprometiendo su recuperación.
Onun gibi şımarık zengin veletlerini kahvaltıda yerim ben.
Como mocosos ricos y malcriados, como el en el desayuno.
Ben onun annesi değilim.
No soy su madre.
Onun yerine ben gitmeye kalktım.
Yo traté de ir en su lugar.
- Onu öldürdüler, ben de onun yerine geçtim.
La dispararon y yo tomé su lugar.
Yoksa onun virüsü ben miyim?
¿ Soy su malware?
Müvekkilimin sahip olduğu bilgiler müvekkilinizin davasına yardımı dokunabilir. Sadece Colby, ben ve onun katılabileceği bir görüşme talep ediyoruz. Ayrıca gizli yürütülmesini istiyoruz.
Debido a que mi clienta tiene información que podría ayudar con el caso de tu cliente, queremos que la reunión sea solamente entre ella, Colby y yo, y queremos que se lleve fuera de los registros.
Ben de onun vahşi görevini yapmaya uygun değilim.
Ni yo estoy preparado para sus brutales tareas.
- O çirkin hayvanın biraz göze battığının ben de farkındayım. Hatta kötü de kokuyor. Ama en az senin kadar onun da burada olmaya hakkı var.
- Me gustaría presentar a usted que, aunque estoy de acuerdo que perro sarnoso es un poco de una monstruosidad... no huele muy bueno tampoco... pero tiene tanto derecho estar aquí como lo hace.
Sinirimi bozdu ben de onun kafatasını kırdım
Él me molesta, así que se fracturó el cráneo.
Ben artık onun ayık kalma koçu değilim eğer ayık kalmak istiyorsa kendi yapmalı, o da biliyor zaten
Yo no soy su sobria compañera más, así que si él va a mantenerse limpio, tiene que querer hacer el trabajo sí mismo- - se pone eso.
Cidden onun kardeşiyim galiba, ben de anlatmadım sonuçta.
Bueno, supongo que realmente soy su hermana, ya que tampoco te lo dije.
Ben de onun kadar gama enerjisi üretseydim ben de açlıktan ölürdüm.
Yo estaría hambriento también, con toda la energía gamma que produce.
Onun yanında sadece ben vardım!
Estaba solo con ella.
Ben küçükken büyükannem hastaydı. Onun yanına oturur dua ederdik.
Cuando mi abuela estaba enferma y yo era niña, nos sentamos junto a ella y rezamos.
Bir gürültü şikayetinde bulun, burada bir siyah ile beyaz olayı çıkarıp Prince'in dikkatini dağıt, umarım ben etrafa bakarken onun adamlarını nöbet yerlerinden uzağa çeker.
Llame en una queja de ruido, conseguir un blanco y negro aquí, distraer a Prince, esperemos sacar sus chicos lejos de su puesto mientras echo un vistazo alrededor.
O halde, Fitbit'in tarih ve zaman belirtecine inanacak olursak... - Ki ben davamı onun üzerine kurdum...
Por lo tanto, si creemos que la fecha y hora del Fitbit, en el que construí mi caso...
Ben, onun babasıyım ama şimdi sanki felç olmuş gibiyim. Onu durdurmalıydım.
Debería haberla detenido.
Bu yeri, onun eşyalarını bilen bir tek ben varım hem bir şeylerle meşgul olmalıyım.
No. Soy la única que conoce este lugar, que conoce sus cosas, y necesito seguir haciendo algo.
Hançeri alamadım, ben de onun yerine bunu aldım.
No pude traer la daga, así que traje esto en su lugar.
İhtiyacın olan kıvılcım onun içinde ama yapacağın kılıcın birden fazla işlevi var ve ben henüz ölmedim, kızım.
La chispa que necesitas está dentro... pero la espada que harás tiene más de un uso... Y aún no estoy muerta, niña.
Ben de onun şirketini hiç duymadığına inanamıyorum.
Yo no puedo creer que nunca hayas escuchado de su empresa.
Onun ne demek olduğuna bulmaya çalış, ben gidip olay yerine bakacağım.
Averigua qué significa eso. Voy a comprobar esto.
Ben de onun olayının bu olduğunu sanmıştım.
Pensé que lo hacía por gusto.
Eğer onunla olmak Hookfang'i mutlu ediyorsa, sanırım ben de onun için mutlu olmalıyım.
Si estar con ella hace feliz a Colmillo, yo también debería ser feliz por él.
Ailen bunca zaman onun ormanda başıboş dolaşmasına izin verince ben de o sürtüğün artık bir önemi kalmadığını düşünmüştüm. Sana avcılarının karıma ne yaptığını sordu.
Cuando tu familia la dejó merodear por esos bosques todos esos meses, supuse que la vagabunda era persona non grata, juego justo.
Geliyorsanız, Ross'un onun için yanlış bir seçim olduğunu bütün arkadaşlarının sıkıcı zavallılar olduğunu ve çıkması gereken asıl kişinin ben olduğumu ona hissettirin.
Si vais, hacedle entrever que Ross es la persona equivocada para ella que todos sus amigos son unos perdedores y que debería salir conmigo.
Unut onu! Evet.. ama.., fakat.. ben... Nasıl gitti? İyi miydi? Piggy ile ben evliyken, onun tahmin edilemez, garip ve kafasına göre hareket eden biri olduğunu fark ettim.
Pero... pero... pero... no puedo... Entonces, ¿ cómo te fue con eso?
ben onun karısıyım 17
ben onun annesiyim 16
ben onun babasıyım 28
ben onunla konuşurum 28
ben onunla ilgilenirim 52
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
ben onun annesiyim 16
ben onun babasıyım 28
ben onunla konuşurum 28
ben onunla ilgilenirim 52
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23