English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Benimle kalın

Benimle kalın translate Spanish

473 parallel translation
Burada benimle kalın, ben size bakarım.
Quédese conmigo, le cuidaré.
Yalnızca kısa bir süreliğine benimle kalın ve eğer tanrılar isterse size bir erkek evlat vereyim.
Solo que estés un tiempo a mi lado y si los dioses lo quieren, poder darte un hijo.
Benimle kalın.
Ven conmigo.
Ne olursa olsun Sör Henry, benimle kalın.
Pase lo que pase, Sir Henry, debe permanecer junto a mí.
Marta ve Short benimle kalın.
Marta y Short, quédense conmigo.
Benimle kalın, arkadaşlar, Paris hakkında konuşuyorduk..
Quedaos aquí, amigos míos. Quiero seguir hablando de París.
Siz üçünüz, ve siz üçünüz, benimle kalın.
Uds. Tres y Uds. Tres, quédense conmigo.
O halde benimle kalın.
Quédese en la mía.
Paul, Sandra... Kano, siz benimle kalın.
Paul, Sandra Kano.
Benimle kalın! Bana yardım edin.
Sálveme.
Eğer bu konuda uyuyamayacak kadar heyecanlıysanız. Benimle kalın. Ben de sizi meşgul edecek bir şeyler bulayım.
Así que, si estáis tan emocionados que no podéis dormir, bueno, pues quedaos conmigo y ya me inventaré algo para manteneros entretenidos.
Sadece bir hafta benimle kalın.
Quédense conmigo una semana y me sentire mejor.
Benimle kalırsın...
Te quedarías conmigo...
Baba, burada kalıp biraz benimle oynamayacak mısın?
Papaíto, ¿ por qué no te quedas a jugar conmigo un rato?
Fazla ömrüm kalmadı. Benimle kalır mısın?
No viviré mucho. ¿ Se quedará conmigo?
Benimle kalırsınız.
Debe hospedarse en mi casa.
Sakın dostum Gypo'ya saygısızlık yapayım deme yoksa benimle hesaplaşmak zorunda kalırsın.
No le faltes al respeto a mi amigo Gypo o te las verás conmigo.
Sibyl, eğer sana "eve gitme, benimle kal" deseydim, ne yapardın?
Sibyl, ¿ qué harías si te dijera que no te vayas, que no me dejes?
- Başka? - Burada benimle kalır mısınız?
- ¿ Se quedaría aquí conmigo?
Hiç uyumaz mısın sen? Hey Baca, sen benimle kal, ha?
Oye, Smoke, tú quédate conmigo, ¿ eh?
Ayrıca benimle evlenirsen, özgür kalırsın.
Además, si te casas conmigo conservarás tu libertad.
Böylece evde benimle kalırsın.
Y entonces podrías quedarte en casa conmigo.
Bir yıl önce, bir sorunun olduğunda, benimle paylaşmadan o kapının önünden geçip gider miydin? Bugünse seni ben çağırmak zorunda kalıyorum!
Hace un año, ¿ habrías pasado por delante sin entrar a comentarme la situación?
Benimle kalın.
Quédate conmigo.
Haydi gel, benimle kalırsın. Bir çaresine bakarız!
Vamos, vivirás conmigo, ya nos acomodaremos.
Burada kalırsın Clay, burada benimle kalır sheriff olursun, eminim bir sorun çıkmıyacaktır, sheriff bunu kabul eder.
Ha habido una reunión y todos están de acuerdo para que te quedes. Podríamos hablar con el ayudante del sheriff y explicárselo.
Şimdi gidiyorsun. Ama gözlerim için anıların aklım için düşüncelerin kalır benimle. Ve dokunuşun, tüm benliğim için...
Ahora te vas,... y me llevaré un recuerdo de ti para mis ojos,... pensamientos de ti para mi mente... y contacto tuyo para mi toda.
"Gözlerim için anıların aklım için düşüncelerin kalır benimle. Ve dokunuşun, tüm benliğim için."
"Me llevo un recuerdo de ti para mis ojos,... pensamientos de ti para mi mente y contacto tuyo para mi toda."
Benimle görünmekten utanmadığınıza göre üçümüz bu gece dışarı çıkalım mı?
Ya que no le da vergüenza que la vean conmigo, ¿ por qué no salimos esta noche los tres :
Benimle yemeğe kalır mısınız?
¿ Cenareis conmigo en el presbiterio?
- Aylardır bir kadın görmedim. Benimle kal.
– Hace meses que no veo una mujer, quédate aquí.
Benimle kalıyordu, ama yarın onu akıl hastanesine bırakacağım.
Este año la he tenido conmigo, pero mañana volveré a llevarla al hospital.
Sonra benimle evlenmek zorunda kalırsın.
- Sí, gracias. Pues tendrás que casarte conmigo.
Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.
Permanecer velando conmigo.
Benimle oyun oynamak istiyorsan, kapının dışında kal..
Si Yani te encuentra jugando esos juegos conmigo te partira la cabeza.
Bugün benimle kalır mısın?
¿ Se quedará hoy conmigo?
Çok fazla yalnız yaşayan dağ adamları arasında yaygın bir hastalıktır,... ama böyle anlarda benimle kalırsan, bir şeyim kalmaz.
Suele ocurrir a los que pasamos mucho tiempo solos en las montañas. Pero si estás conmigo en esos momentos, me pondré bien.
Gömene kadar altın benimle kalıyor.
El oro se queda conmigo hasta que lo entierre.
Zaten kalıyorsun. Ve ben ilk horoz ötüşünü duydum. Sonra... benimle kalacak mısın?
Y yo oí el primer cuervo ¿ Entonces... te acostarás conmigo?
Burada kalın, Vogel benimle gel.
Quedaos aquí.
Benimle kalırsan, rüyalarını da tatlılaştırırım.
Si te quedas conmigo, mejoraré los sueños.
İki gün. Benimle iki gün kalır mısın?
Dos días. ¿ Te quedarás dos días conmigo?
Bana sadece iki gün benimle kalır mısın yoksa kalmaz mısın onu söyle.
Sólo dime si te quedas conmigo dos días o no.
Liliane, biraz benimle kalır mısın?
¿ Y si te quedas conmigo hoy?
Yatakta benimle iki dakika kal. O şeyi hurda demir diye satarsın.
Dos minutos en la cama conmigo y venderás ese chisme para chatarra.
Kalır mısın - Benimle yatar mısın?
¿ Te quedarás... Vendrás a acostarte a mi lado?
Acaba... benimle kalır mısınız?
Jonathan, ¿ os gustaría... quedar conmigo?
İstersen her zaman benimle kalırsın. İkimiz kamyonda yatarız.
Quiero ir con papá, para el camión.
Benimle kalır mısın?
¿ No se quedará conmigo?
Sen benimle kal. Yaranın icabına bakalım. Hasta çadırı şu tarafta.
Tú ven conmigo, nos ocuparemos de tu herida.
Benimle, kalın kafalı bir köylüymüşüm gibi konuşma.
No me habléis como si fuese un tonto campesino ignorante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]