Bir avukat translate Spanish
7,991 parallel translation
Asla Louis'in istifasını kabul etmemeliydim. çünkü o sadece para basma makinesi ve harika bir avukat değil, aynı zamanda beni kişisel olarak birden çok kez beladan kurtardı ve benim adımın yanında görmek isteyeceğim tek kişi dostum Louis Litt
Nunca debí haber aceptado la renuncia de Louis, porque no solo es una máquina de generar ganancias... y un excelente abogado, personalmente me ha sacado de más de un aprieto, y no hay nadie más con el que preferiría compartir mi nombre en la pared... que con mi amigo Louis Litt.
Hatta erkek arkadaşın bir sahtekar olmasına rağmen senin asla olamayacağın kadar iyi bir avukat.
De hecho, tu novio podrá ser un impostor, pero es mejor abogado de lo que tú podrás ser.
Benim nasıl bir avukat olacağım hakkında hiçbir fikrin yok.
No sabes qué clase de abogada seré.
Senin nasıl bir avukat olacağını çok iyi biliyorum.
Sí, sé exactamente el tipo de abogada que serás.
Gerçek bir avukat olmadığımı biliyorum ama bana da ortakmış gibi geldi.
Sé que no soy un abogado real, pero eso me suena a que sí lo es.
Ben gerçek bir avukatım.
Soy un abogado real.
Bunu yap ve sonra bir gün benden iyilik iste fakat o zamana kadar anlayacaksın ki sana şu anda asıl iyiliği yapan benim, çünkü Katrina Bennett inanılmaz bir avukat.
Haces esto, y querrás algo de mi algún día. Pero para entonces vas a entender... que ahora mismo soy yo la que te está haciendo un favor, porque Katrina Bennett es una abogada asombrosa.
Şimdi sana bir avukat nasıl yemek yapar göstereyim.
Ahora déjame mostrarte cómo cocina un abogado.
Şerif, bunu yanlış anlama ama ama bence bir avukatı arasam iyi olur.
Sheriff, no se tome eso del lado que no debe... pero creo que debo llamar a un abogado.
Çok sağlam bir avukatın var Wynn ve bu işten çok iyi anlarım...
Tienes un abogado muy bueno, Wynn.
-... çünkü ben de çok sağlam bir avukatım.
Y lo sé porque yo soy un abogado muy bueno.
Annem bir avukat ordusuna para ödüyor diğer bir deyişle, yasal vasim kalacak ve paramı kontrol edecek.
Mi madre tiene un equipo entero de abogados a los que tiene pagados lo que significa que sigue siendo la albacea y sigue controlando mi dinero.
- İyi bir avukat bulsan iyi olur.
Te vendría bien un buen abogado. Espera.
O bir avukat, avukatları tanıyordu ve sistemin nasıl çalıştığını biliyordu,... ama uyuşturucu suçunda herhangi bir Afrika Amerikalının peşine düşersen...
Es abogado, conocía abogados, y sabía cómo engañar el sistema, pero acusan a cualquier Afroamericano - con cargos por drogas...
Strauss'un savunma ekibinde Juliana Barnes adlı bir avukat stajyeri.
Es una pasante de su equipo de defensa llamada Juliana Barnes.
Demek koca bir avukat ordusunu yendiniz.
David y Goliat, ¿ tengo razón?
Jamie Nelson'ın geçmiş performanslarına şöyle bir bakacak olursak çok akıllı ve yetenekli bir avukat olduğunu görebiliriz.
Un vistazo al... historial de juicios de Jamie Nelson les dirá... que es una abogada muy inteligente y capacitada.
Bir avukat tutma ve görevlendirme hakkına sahipsin.
Tienes derecho a contratar y dar instrucciones a un abogado sin demora.
Bir avukatın yoksa, tarafına bir tane tayin edilecektir.
Si no tienes un abogado, podemos remitirte uno.
Bir avukat onun sadece bu hikayeleri yazmaya zorlandığını iddia eder.
Un abogado alegará que fue coaccionado para escribir estas historias.
Sanırım artık bir avukat istiyorum.
Creo que ahora quiero un abogado.
Bir avukat.
Un abogado.
Ben basit bir avukatım, eğitimli ve ölçülü.
Soy simplemente una abogada, por entrenamiento y por temperamento.
Bay Street'de yaşayan ve her şeyi dava eden bir avukat.
Es uno de esos fiscales de Bay Street a los que encierran en una caja.
Ama güçlü bir avukat, parası gizlice ödenmiş bir seyahat ve haber merkezine açılan telefon.
Pero una abogada de altos vuelos, un viaje secreto pagado en metálico, y una llamada al departamento de noticias.
Şimdi bir avukat gibi konuştunuz.
Bueno, ahora sí parece un abogado hablando.
- Bir avukat gibi mi?
¿ Un abogado?
O bir avukat olacak.
Ella será abogada.
Sana iyi bir avukat lazım, Toby ve iyi bir psikiyatrist.
Necesitas un buen abogado, Toby... y un mejor psiquiatra.
Bu yüzden, bana iyi bir avukat bul, Dot.
Entoces, Dot, solo consígueme un buen abogado.
Ravi, hatun Victoria Secret mankeni gibi görünen bir avukat.
Ravi, ella es un abogado que parece modelo de Victoria Secret
Sadece bir sahtekarla yaşamıyorsun sen de tıpkı onun gibisin avukat rolü yapıyorsun, ama aslında değilsin
No solo vives con un impostor, eres como él, fingiendo ser abogada cuando no lo eres.
Bildiğim bir düzine savunma avukatı var, yılda 400 bin kazanıyor,... suçları bertaraf etmek için balıklama atlarlar.
Hay una docena de abogados defensores que conozco que ganan 400 mil dólares al año que saltarían con la oportunidad de encarcelar criminales.
Hayır, bir savunma avukatı konuşuyor,... diyor ki, savcıların hatalı davrandıklarını ilk elden gördüm.
No, eso es un abogado de defensa hablando, diciendo que he visto de primera mano lo que los fiscales hacen mal.
Siz, FBI'dan arkadaşınız ve yeğeniniz, arama emri olmadan Dr. Strauss'un evine girdiniz ve sonra o ortadan kayboldu avukatıyla konuşma fırsatı ya da ona karşı sorgulanan bir kanıt olmadığı halde haftalarca gözaltı şeklinde yaşadı.
Usted, su amigo del FBI y su sobrina entraron en casa del Dr. Strauss sin una orden y luego él desaparece, de una forma rara durante semanas sin la oportunidad de hablar con un abogado o que se revisen las pruebas contra él.
Bruce'un sikkafalı avukatı beni şeytan gibi,... çocukları umurunda olmayan ihmalkar bir pislik gibi göstermeye çalıştı.
El capullo abogado de Bruce intentando hacerme parecer un demonio, un gilipollas negligente que no se ocupa una mierda de sus hijos.
Bugünlerde sermayeniz nereden geliyor bilmiyorum ama sizin yerinizde olsaydım bu ara bir gayrimenkul avukatının mali durumumu kurcalamasını istemezdim.
No sé de dónde sacas dinero estos días, pero no me gustaría que un abogado inmobiliario rastreara mis finanzas ahora mismo si yo fuera tú.
Siz erkekler bir bilseniz. "Tom Cruise'un avukatı bunu inkar etti."
Si los hombres tan solo supieran.
Bir patent avukatını, masasında bir yığın kokainle yüzükoyun halde yatarken bulmuşlar.
Encontraron a un abogado de patentes con la cara encima... de una montaña de cocaína en su escritorio.
- Evan Ballard'ın avukatı anlaşma yapmak istiyor. - Cinayetle ilgili bir şeyler mi biliyor?
- El abogado de Evan Ballard ofrece un acuerdo. - ¿ Sabe algo del asesinato?
Büyük bir dikkatle, avukat.
Con gran precaución, abogado.
Bence bir politikacının, doktorun ya da avukatın kolunda galalara gittiğini hayal ediyordu ama sonuçta bana kaldı.
Creo que se veía a sí misma yendo a galas del brazo de algún político o médico o abogado, y sin embargo, acabó conmigo.
- Sana onun için bir avukat tuttuğun için teşekkür notu gönderdi.
¡ Sí!
Bu sırada, gizemli ve kötü şöhretli Johnny Royalle tarafından sağlanan avukat ekibi Wolfe'la insancıl bir görüşme ayarlamaya çalışıyor.
Mientras tanto, un equipo jurídico escogido y financiado por el misterioso y famoso Johnny Royalle está valorando acordar una visita humanitaria con Wolfe.
Bir tereke avukatı telefon etti Daniel'in dedesi Edward Grayson vefat etmiş.
He recibido una llamada de un abogado del estado y me ha informado de que el abuelo de Daniel, Edward Grayson, ha muerto.
Biliyorum, her zamanki ücretiniz değil ama bir saatliğine avukatım olur musunuz?
Sé que no es tu tarifa normal, pero... durante la próxima hora, ¿ serás mi abogada?
Çok iyi bir savunma avukatı önerebilirim.
Claro que puedo recomendar un excelente abogado.
Evet, ayrıca başka bir şüpheliyi daha takip ediyoruz. Lucy'nin birlikte olduğunu düşündüğümüz bir tazminat avukatı.
Sí, estamos rastreando otra persona de interés, algunos picapleitos que Lucy fue probablemente durmiendo con.
Atwater avukat için bir adres bulmuş.
Atwater tiene una dirección para ese abogado.
Bana bunları nasıl düzenlediğini anlat eyalet avukatıda sana bir iyilik olarak ömür boyu hapis cezası versin.
Dime cómo configurar esta cosa y el abogado del Estado se lo agradecerá dándole una sentencia de cadena perpetua con posibilidad.
Benden her gün haber almazsa basına yayması için avukatın birine bir paket bıraktım.
Solo dejé un paquete con un abogado, junto con instrucciones para filtrarlo a la prensa si yo no lo llamaba día de por medio.
avukat 255
avukatlar 52
avukat bey 59
avukat istiyorum 18
avukatım 69
avukat mı 20
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir alman 26
avukatlar 52
avukat bey 59
avukat istiyorum 18
avukatım 69
avukat mı 20
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40