English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bir buçuk

Bir buçuk translate Spanish

3,388 parallel translation
Bilmiyorum. Oraya varmak metroyla bir buçuk saat sürüyor.
No estoy segura, toma una hora y media llegar allí en metro.
Bir buçuk yıl.
Año y medio.
Başroldeki kadın, aradığı aşkın başından beri yanında olduğunu anlayana kadar yağmur altındaki sahil evleriyle geçen bir buçuk saat.
Hora y media de casas de veraneo bajo la lluvia hasta que la mujer se da cuenta que el amor estaba ahí todo el tiempo.
O zaman hazırlıklı ol adamım, Cunku ben bir buçuk kilo verdim Sally Field'in yolunda tam gaz ilerliyorum.
Bueno cuidese amigo, porque yo perdi tres y voy a atacar sin piedad.
Eger oyleyse, sinirlenmeye başlayabilirsiniz Cunku gordugunuz kisi Yarim değil, bir degil, Tam bir buçuk kilo verdi.
Bien, que comience el odio porque esta chica no ha perdido ni una, ni dos, perdio tres libras.
Geçen hafta bir buçuk kilo verdi
Perdió tres libras la semana pasada y todo lo que yo perdí fueron mis galletas.
Bir buçuk milyonu aşkın çocuk için yüzlerce yeni okul hizmete açıldı. Ve yoksullukla boğuşan yüzbinlerce sivil ilk defa çağdaş sağlık yardımı aldı.
Mas de 1.500.000 de niños asisten a cientos de nuevas escuelas, y por primera vez cientos de miles de civiles azotados por la pobreza reciben cuidados medicos modernos.
Bir buçuk şişe bağbozumu şarap içti. Tadına bayıldı.
Se bebió botella y media de vino añejo y el sabor le encantó.
Bir buçuk yılda bütün saçları ağardı.
En 18 meses su pelo se ha vuelto blanco.
Bir buçuk yıldan sonra popülaritenin doruğundayken, dağıldılar.
Luego de un año y medio... - Sentimos mostrar este lado de nosotras. -... se separaron en su mejor momento.
Evet, bir buçuk yıldır bu durumdayım.
Sí. Ha sido algo así durante casi medio año.
Bir buçuk hafta ağzından nefes alacak.
Respirará por la boca como por semana y media.
Düzgün bir yolun var ve diğer tarafta belki bir buçuk metrelik bir eğim var.
Tienes sitio para acelerar y un margen de metro y medio al otro lado.
- Bir buçuk sene kadar önce...
- Hace como año y medio...
Yarından itibaren her gün okuldan sonra bir buçuk saat cezaya kalacaksın.
... y te quedarás una hora y media después de la escuela.
Ölmeden önce bir buçuk kilometre boyunca bağırsaklarını sürüdüğünü söylüyorlar.
Dicen que arrastró sus intestinos más de un kilómetro antes de morir.
Bir saat, bir buçuk saat?
¿ Una hora, hora y media?
Dişçiye gidiyorum orospu çocuğu beni bekleme odasında bir buçuk saat bekletti.
Voy al dentista, hijo de puta me dieron en la sala de espera una hora y media.
Ve o herif kardeşini öldürmeye niyetlendiyse sonra da seni öldürmeye gelecekti ve tam olarak bir buçuk dakika kadar sonra.
Y si iba a matar a tu hermano, luego seguirías tú un minuto y medio después, para ser preciso.
Bir buçuk dönem yüksek okula gittim.
Fui a un instituto comunitario durante un semestre y medio.
Kaşlarımın yeniden çıkması bir buçuk yıl sürdü.
Me tomó un año y medio para volver a tener cejas.
Bunu doğrulayan bir hesap olayın en son sonuçlarından birisi de koltuklara karaborsada 2,000 dolar istenmesiydi. Kesin olmayan bir rekor bugün kırılmış olabilir başlamadan bir buçuk saat önce hıncahınç dolan gösterisi onun için sonuncu olacak.
una cifra que confirmaría Consecuencias inmediatas, con precios de hasta 2.000 dólares en la reventa para las entradas más cotizadas, un más que dudoso récord que Lleno absoluto una hora y media antes de su última aparición ;
Aqualike'nin ise şişesi bir buçuk dolara mâl oluyor, ve Himalayalar'dan geldiğini söylüyorlar, ama aslında Kaşmir'den geliyor, ki burası Hindistan'ın en fakir bölgesi,.. ... yani onlara iyilik yaptığını düşünüyorsun, değil mi?
El agua Aqualike cuesta $ 1.50 por botella de 12 onzas, y dicen que viene desde el Himalaya, pero en realidad viene de Cachemira, que viene siendo una de las regiones más pobres de la India, entonces sería bueno para la economía, ¿ verdad?
North Devon sahilinden bir buçuk mil uzaktasın.
Estás más o menos a una milla y media al norte de la costa de Devon.
Yani bir buçuk gün sonra bitecek.
- ¿ Así que va a estar terminado como en un día y medio?
Bir buçuk yaşında bir oğlum var. Karımdan değil ama arkadaşımdan. Biraz çılgınca tabi.
- Tuve un niño hace año y medio no con mi esposa sino con una amiga lo que también es loco pero...
- Bir buçuk saat yemek diye çıktın.
Jamie, ¡ tomaste una hora y media para almorzar! - No hice nada.
Lumpy bir buçuk yıl önce ufak bir kalp krizi geçirdi.
Lumpy tuvo un leve ataque al corazón un año y medio atrás.
- Peki, şef! Yeni bir menü oluşturmak için bir buçuk saat!
¡ Una hora y media para inventar un nuevo menú!
Bir buçuk saat.
Una hora y media.
Daha bir buçuk hafta öncesine kadar çocuk bile istemiyordun.
Usted quería semanas y media hace ni siquiera un niño.
Biz bir yıldır birlikteyiz. Sen boşanma davasını bir buçuk yıl önce açtın.
Hemos estado juntos durante un año... y ya habías solicitado el divorcio un año y medio atrás.
Bu yüzden buradayım. Bana bir buçuk saat ver.
Por eso estoy aquí.
Margaret Whittaker'ın ölmeden bir buçuk ay önce kovduğu üç bakıcı.
Son las tres que Margaret Whittaker despidió en el año y medio anterior de morir.
Yaklaşık bir buçuk dakika sonra.
Como un minuto y medio.
Akşam yemeği bir buçuk saate servis edilecek.
El almuerzo se sirve en media hora más o menos.
Kimse için çalışmıyorum ve seninle de konuşmayacağım. Amanda da seninle konuşamaz çünkü bir buçuk günlük yatıştırıcı etkisinde yani kimseyle konuşamaz. Özellikle de bir haberciyle.
No trabajo para nadie, y no voy a hablar contigo, y Amanda no puede hablar contigo, porque lleva inconsciente a causa de los sedantes un día y medio, así que no puede hablar con nadie, especialmente con un periodista, así que será mejor que te vayas.
Her şey bir buçuk yüzyıl önce başladı.
Todo empezó hace un siglo y medio.
Bir buçuk saat sonra.
Dentro de una hora y media.
- İmdat çağrısından sonra güvenlik sistemi bir buçuk saat boyunca kapandı.
Justo después del SOS, la vigilancia se apagó durante una hora y media.
Aynen öyle, Nefesini boşa harcama Hala iki buçuk metrelik bir kardan adam şişirmen lazım.
Así es, y guarda tu aire, por que aun tienes que inflar un muñeco de nieve.
Tamam güzel, yani Selena, uçakta dört buçuk saatimi... aslında hiç bir zaman ilgilenmeyeceğim aptalca bir şeyi... okuyarak harcadığımı söylüyorsun.
Bien, entonces, básicamente me estás diciendo, Selena, que pasé... cuarto horas y media en un avión leyendo una estúpida cosa... que jamás trataré.
Her iki buçuk ayda bir oğlan / kız çekimi yapmak zorundayım.
Cada dos meses y medio, tenía una escena con un hombre.
Bir buçuk aydır oradasınız.
Hace un mes y medio que estás allí.
"Üç buçuk haftalık bir yolculuktan sonra sonunda canavarın gizli mağarasına gelmiş."
Después de tres semanas y media de viaje, finalmente llegó... a la cueva secreta del monstruo.
Eğer bir milyon dolarlık kablo yenileme yaparsanız, Size önümüzdeki on yıl içinde iki buçuk milyon dolar kazandırır.
Si fuera a invertir millones una nueva instalación eléctrica, podría ahorrarle al menos dos millones y medio los próximos 10 años.
Ve bir video oyunu yapmam üç buçuk sene sürüyor. [Güler ] [ Fez 1137 gündür üretimde]
Y me toma tres años y medio hacer un videojuego. FEZ ha estado en producción por 1137 días.
Gittim, "Whoo!", kafama vurdum. Büyük bir fındık tanesi çıktı, belki 2 buçuk santim.
Fui, "Whoo!" y me golpeé la cabeza y había un tuerca grande que salió tal vez una pulgada.
" 5486 metrede, dört buçuk dakikalık bir düşüşten sonra
A los 18.000 pies, tras una caída libre de 4,5 minutos,
Her iki buçuk saatte bir öğün yemeliyim.
Son 2 horas despues de lo que yo acostumbro.
Üç buçuk kişiye karşı bir kişi.
Tres y medio contra una.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]