Hiçbir şeyin yok translate Spanish
959 parallel translation
Hiçbir şeyin yok.
No tenéis pruebas.
Ona verebilecek hiçbir şeyin yok.
No tienes nada que ofrecer.
Bu konuda yapacak hiçbir şeyin yok.
Poco puedes hacer.
Tabii yok. Şahidin yok... şahidin yoksa, hiçbir şeyin yok!
Claro que no. ¡ No tienes un testigo... ni uno, nada!
- Başka hiçbir şeyin yok!
- ¡ No tienes nada más!
Hiçbir şeyin yok.
Estás bien.
Ama benim dünyamda korkacak hiçbir şeyin yok.
Pero en mi mundo... No tienes a qué temer.
Hiçbir şeyin yok.
Ya no tienes nada.
Geceyi geçirmek için hiçbir şeyin yok.
Nada para pasar la noche.
Kendi adına hiçbir şeyin yok. Bindiğin atın eyeri bile senin değil.
No tienes nada a tu nombre, ni la silla del caballo que montas.
- Duymayı isteyeceğim söyleyecek hiçbir şeyin yok.
- Nada de lo que digas me interesa.
Hiçbir şeyin yok.
No tienes nada.
İstediğim her şeyim var. Hiçbir şeyin yok.
- Tengo todo lo que quiero.
Arkadaşın yok. Hiçbir şeyin yok! Sen bir hiçsin!
No tienes amigos, no tienes nada, no eres nadie.
Her şey Nazi Almanyasına aitti ve ben de hiçbir şeyin yok olmaması ya da çalınmamasından sorumluydum.
Todo era propiedad del Reich y yo era la responsable de vigilarlo, para que nada fuera robado o destruido.
Hiçbir şeyin yok senin.
Tú no tienes nada.
Yiyecek hiçbir şeyin yok mu?
¿ No tienes nada que comer?
Ve şimdi benim canımı da al çünkü sevgilim olmadan hiçbir şeyin önemi yok.
Ahora toma mi vida también, porque sin mi amado, mi vida no me vale nada.
Her neyse, benim için artık hiçbir şeyin anlamı yok.
Tal vez sí. Pero ahora nada significa gran cosa para mí.
Onu bulmak dışında hiçbir şeyin önemi yok.
¿ Qué importa si no encontrarla?
Senin iyileşmen dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Sólo importa que te pongas bien.
Seni seviyorum. Başka hiçbir şeyin önemi yok.
Te quiero, nada más importa.
Martin, çok tatlısın... ama artık hiçbir şeyin önemi yok.
Martin, eres muy amable, pero ya nada importa.
Başka hiçbir şeyin önemi yok.
Nada más importa.
Ruth için sen olmadan hiçbir şeyin önemi yok Joe.
Para Ruth, nada importa si tú no estás.
Hayır, hayır. Hiçbir şeyin mahvolduğu yok.
Aquí no ocurrió nada.
Değil. Umutsuzluk uyuşturucu gibidir. Artık hiçbir şeyin önemi yok.
La verdad es que la desesperación es un narcótico que sume a la mente en la indiferencia.
Hiçbir şeyin önemi yok. Bay Brandon'ın partiyi sevmesi Bay Brandon'ın partiyi vermesi Bay Brandon'ın eğlenceli bir gece geçirmesi dışında.
Excepto que el Sr. Brandon se ha divertido y ha dado su fiesta.
Ve son analizde, yemekten önce veya.. .. yatakta dönünce bakıp onu.. .. görmedikten sonra hiçbir şeyin önemi yok.
Y, bien considerado, nada sirve de nada a menos que puedas alzar la mirada antes de cenar o dar media vuelta en la cama y verlo ahí.
Birbirimizi seviyoruz, öyle değil mi? Başka hiçbir şeyin bir anlamı yok.
La riqueza de ese hombre es lo unico que cuenta.
Reggie'nin yaptığı şeyin bizimle hiçbir alâkası yok Stephen.
Lo que hizo no tiene nada que ver con nosotros.
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
Porque siento que nada importa, excepto que deberíamos estar juntos, ahora y para siempre.
"hiçbir şeyin önemi yok."
"ahora y para siempre."
Ama yararı yok, hiçbir şeyin yararı olamaz.
Pero es inútil. De nada sirve.
Hiçbir şeyin rayından çıktığı yok sadece çok fazla şey istiyorsun.
No tiente demasiado a la suerte, no todo le sale mal, no pida demasiado.
Hiçbir şeyin üstünde eskime veya yıpranma izi yok.
Ninguna señal de antigüedad o uso.
Hiçbir şeyin teminatı yok.
No les garantizo nada.
Charles'ın dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Lo único que importa es charles.
- Hiçbir şeyin yedeği yok.
- No tenemos ya ninguna de reserva.
Artık hiçbir şeyin anlamı yok benim için.
El orgullo y la dignidad ya no significan nada para mí.
Özel bir an bekliyorum ama hiçbir şeyin olduğu yok.
Espero una ocasión especial Ahora no.
- Ve başka hiçbir şeyin önemi yok.
- Y el resto apenas te importa. - Exacto, hasta que Io compre.
Bu kız hakkında hiçbir şeyin anlamı yok.
Nada sobre esta chica tiene sentido.
Bu oda, bu bornoz hiçbir şeyin anlamı yok nazarımda.
Ni este vestido, ni este cuarto. Nada.
Vizelerimiz dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Lt llega - Cómo dice usted -
Beni kandırdın Fritz! Senaryoda yazılanla bu şeyin hiçbir alakası yok. Hiçte değil!
- "Me has engañado Fritz, esto no esta escrito es el guión" - "¡ Sí está!"
Hiçbir şeyin önemi yok.
El mundo no significa nada.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
Ahora, te has convertido en un hombre importante, y dices que el mundo no significa nada.
- Artık hiçbir şeyin önemi yok.
Nada importa ya. Sólo la verdad.
Benim suçum değil. Döndüğümden beri... hiçbir şeyin anlamı yok benim için.
Desde mi vuelta, no comprendo lo que pasa
Acaba neden senin her şeyin var, bizim ise hiçbir şeyimiz yok?
¿ Por qué crees que tienes tanto y el resto de nosotros tan poco?
hiçbir şeyin 19
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73