Hiçbir zaman translate Spanish
15,185 parallel translation
Üzgünüm, hiçbir zaman!
Lo siento, no hay tiempo.
Öğüt vermekte hiçbir zaman başarılı olamadım.
Nunca fui bueno para los consejos.
Ama seni sevmediğimi hiçbir zaman söylemedim.
Pero nunca dije que no te amara.
Ama hiçbir zaman eski özgüvenimi yakalayamadım.
Pero nunca recobré la confianza que tenía de joven.
İşler ne hale gelirse gelsin hiçbir zaman inancını kaybetmedi.
Y siempre guardaba fe en lo que estaba haciendo, sin importar como las cosas parecían.
Sen hiçbir zaman Tanrı olmadın.
Nunca fuiste un dios.
Ama rock'n roll modası hiçbir zaman geçmedi.
Pero el rock and roll nunca seguiría su curso.
Sevgi kelimesinin ne anlama gelmesi gerektiğini biliyorum ama... Ben hiçbir zaman...
Sé que se supone que signifique la palabra "amor", pero... yo nunca...
Ondan hiçbir zaman hoşlanmadığımı inkar edemem evliliğine mani olmak için de oldukça büyük çaba göstermiştim.
Es verdad que siempre la he detestado y que antes de su matrimonio, hice lo imposible por impedirlo.
- Emindim ki hiçbir zaman,..
- Estaba seguro de que nunca...
Anlaşmanın kendi kısmını da hiçbir zaman yapmadı.
Y nunca cumplió su parte del trato tampoco.
"Sana hiçbir zaman zarar gelmeyecek"
"No hay daño vendrá a ti."
Hiçbir zaman. Sorulara sorularla karşılık vermeyi bırakmazsan.
Nunca, si sigues contestando preguntas con preguntas.
Tipin hiçbir zaman sorunum olmadı.
Mi problema nunca fue tu apariencia.
Sadakatim hiçbir zaman azalmadı. Ama seçtiğim eşin rengi yüzünden kral olarak size hizmet etme görevimi yerine getirmemi istemediğiniz söylendi.
Mi compromiso con ustedes nunca disminuyó pero dicen que ya no quieren que honre mi deber de servirlos como rey por el color de piel de la esposa que escogí.
Hiçbir zaman keyifsiz bir motelin çekiciliğini küşümseme.
No subestimes el encanto de un motel de mala muerte.
Hiçbir zaman.
Nunca.
Biz hiçbir zaman mahçup olmadık, öyle değil mi, Baba?
Eso es muy generoso, Nunca habiamos comido carne antes, papá, ¿ verdad?
Hayranlar, hiçbir zaman rahatsız etmez.
Los fanáticos nunca son una molestia.
- Hiçbir zaman merhaba demez zaten. Rab diyor ki... " Kadınların sade giyimle, edepli tutumla, Tanrı yolunda O'na yaraşır biçimde,
Si la recibían por exceso de peso, básicamente, la escuela les decía :
Biz hiçbir zaman ağaçların içinde yaşamadık. Biz maymun değiliz.
Quizá deberíamos escuchar lo que dice.
Ama en çok canımı sıkan şey okul çalışmalarınla ilgili bir ilerleme gerçekleştirememen. Bu notlar. Hiçbir zaman göze çarpmamışlardı, ama şimdi gerçekten kötünün de kötüsü.
Puedes mirar a una persona y saber que padece obesidad, porque esa persona, desafortunadamente, lleva la enfermedad en el cuerpo.
Annesi hiçbir zaman kendini affedemedi.
Su madre nunca fue capaz de perdonarse.
Ama sanırım hiçbir zaman senin gibi birini benim gibi biri nasıl tavladı anlayamayacağım
Pero creo que nunca voy a entender cómo alguien como yo pudo conseguir estar con alguien como tú.
Şimdi, bak, bunu tweetlememiz için birkaç ünlü var. Hiçbir zaman viral olmayacağız.
Mira, si un par de famosos lo tuitean, seremos virales enseguida.
Ondan önce, hiçbir zaman tamamen temiz olmadım.
Nunca había estado sobrio mucho tiempo.
SORIANO'NUN EVİ Hiçbir zaman partiye karşı olmadı.
Nunca hubiera usado nada de esto contra el partido.
Hiçbir zaman söylenmiyorsun :
" Nunca se le dice :
- Hiçbir zaman da dile getirmeye çalışmadım.
Nunca intente articularlo, sin embargo.
Saroo'nun annesi, Kamla, Saroo'nun döneceğinden umudunu hiç kesmedi ve hiçbir zaman oradan ayrılmadı.
La madre de Saroo, Kamla, nunca perdió la esperanza... de que Saroo regresara, y nunca se mudó.
Kalmayı hiç düşünemezsin bile Bilmediğimiz insanlarla Ya da hiçbir zaman tekrar gitmenize izin verilmeyeceksin.
Ni se te ocurra pasar la noche con personas que no conocemos o no te dejaremos volver a ir.
Zaten hiçbir zaman başkan olmak istememiştim.
En primer lugar, yo nunca quise ser presidente.
İkimiz de senin hiçbir zaman birisinin seni korumasına ihtiyacın olmadığını biliyoruz.
Mira, ambos sabemos que tú nunca necesitaste a alguien que te proteja.
Belki de.. ona hiçbir zaman başka bir şey öğretilmedi.
Quizás... no se le enseñó a ser de otra manera.
Kafeini hiçbir zaman reddedememişimdir.
No soy de las que rechazan la cafeina
Çünkü hiçbir zaman ikizler çıkmaz.
Porque nunca son gemelas.
- Hiçbir zaman ikizler olmaz Watson!
- ¡ Nunca son gemelos, Watson!
- Ancak cesedi hiçbir zaman bulunamadı.
¿ Y aún así...? Su cuerpo nunca se encontró.
Hiçbir zaman olmasın.
Nunca de eso.
Kötü kavgalar oldu, ama hiçbir zaman takımdan kovulmadı.
Hubo una gran pelea, pero nadie lo echó del equipo.
Hiçbir zaman, övünmeyi sevmezdi.
Bueno, nunca le gusto alardear, ya lo sabes.
Biz hiçbir zaman var.
No tenemos tiempo.
Biz hiçbir zaman baskalarinin ülkesini fethedip sömürmeye kalkisan bir ülke olmadik.
Somos un país que nunca ha poseído ni ha intentado conquistar a otra nación soberana.
Büyüdüğüm evde hiçbir zaman yeterli para yoktu.
Crecí en una casa donde nunca había suficiente.
İşin aslı, Conner hiçbir zaman Style Boyz'daki kadar iyi olamadı.
Conner nunca fue tan bueno como con los Style Boyz.
Dövüşmeyi hiçbir zaman öğrenmeyecek çünkü basit bir seyis.
No aprenderá a luchar. Es mozo de cuadras.
Hiçbir kanıt yoktu fakat bir çocuğa bir şey olduğu zaman % 99 ihtimalle tanıdığı birinin tarafından olduğu çıkıyor.
No había ninguna evidencia, pero... 99 % de las ocasiones en que algo malo le sucede a un niño es responsabilidad de alguien que conocen.
Eğer bunu okuyorsan o zaman beni çok az tanıyorsun ve benimle ilgili hiçbir hatıran yok demektir.
Si estás leyendo esto... entonces apenas me conociste... y quizá no recuerdes quién soy.
Tüm bu zaman, Hiçbir fikrimiz olmadı O nerede.
Todo este tiempo, no teníamos idea de dónde estaba.
Görüyorum ki zaman dilinizin keskinliğinden hiçbir şey götürmemiş Madam.
Veo el tiempo no ha hecho nada para calmar la mordacidad de su lengua, madame.
Sonra sıçtığın her şey, başkasının sıçtığıyla karışacak. Ta ki senden geriye hiçbir şey kalmayana dek. O zaman her şey bitecek.
Y toda tu mierda se mezclará con la de los demás... hasta que ya no quede nada de ti y eso será todo.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43