English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bunun yanında

Bunun yanında translate Spanish

1,141 parallel translation
Gezegenleri yaşanır hale getirmek bunun yanında çocuk oyuncağı gibi kalır.
Comparado con esto, la terragénesis es un juego de niños.
Bunun yanında, fark ettim ki eğer sadece bir makineysem asla başka bir şey olamazdım.
Sin embargo, me di cuenta de que si era solo una máquina, nunca podría ser nada más.
Bunun yanında, İran Hizbullah Örgütü'nün taraftarları İsrail saldırısında öldürülen bir savaşçı için yas tutuyorlar.
Los partidarios de Hezbollah pro-iranies Lamentan la pérdida de uno de sus militantes muerto ayer durante un ataque israelí.
Bunun yanında, polis olmak adamın beynini öldürüyor.
Además, ser policía te vuelve loco.
Evet, ilk kez sevişmek bile bunun yanında daha kolay kalır.
Sí, como hacer el amor por primera vez.
Bunun yanında hiç para gelmiş mi?
¿ Hay algún dinero con esto?
Bunun yanında o lanet heriflerden bir sürü var!
Ademas, hay demasiado como ellos.
Bunun yanında eğer ben seni tanıyorsam aynı şeyi yapacağını biliyordum
cuando ibas a regresar. Además, si tú fueras yo sé que habrías hecho lo mismo
Bunun yanında, çok konuşan birisi varsa o kişi budur.
Aparte, ella es la que le dice a todos
Bunun yanında, Sergei ile 15 senedir evliydik.
Además, Estuve casada con Sergei por 15 años.
Bunun yanında, hangi otel biz orayı... casusluk işleri için kullanırken buna göz yumar.
¿ Qué hotel nos permitiría que lo usásemos para espiar?
- Çok fazla yedek var. Bunun yanında, Rourke basit bir kesilmeden fazlasını ima etti.
Insinuó algo más que un simple fallo.
Bunun yanında Lex Luthor'un tabutuna bir çivide benim çakmam iyi olur.
Si puedo hacer gritar a Luthor en su tumba, me sentiré bien.
- bunun yanında, bizim tek ipucumuz olabilir.
Además, podría ser nuestra única pista.
Bunun yanında, ailem burada ve...
Además, mis papás están aquí y- -
Bunun yanında hiçbirşey.
Eso no fue nada.
Bunun yanında, şu an şahit olduğunuz şey kendi özgür irademin hareketidir.
Sin embargo, lo que estan observando es un acto de mi propia voluntad
TV gibi, telefonun çalmasını beklersiniz. Bunun yanında delilik yavaş ve hafif kalır.
Oh, la locura, esa locura del enamoramiento.
Bundan sonra izleyecekleriniz onların şiirlerinden ve mektuplarından alınan gerçek hikayelerdir. Verlaine büyük bir şairdi. Bunun yanında Rimbaud bir dahi ve bir devrimciydi.
Lo que sigue es su historia extraída directamente de sus cartas y poemas si Verlaine fue un gran poeta Rimbaud fue un genio, un revolucionario los poemas que escribió entre los dieciseis y diecinueve años cambiaron para siempre la faz de la poesía moderna.
Ve, bunun yanında, orası çok da hoş gözükmüyor, öyle değil mi?
Y, además, no es muy bonito, verdad?
Affedersin, bunun yanında salata da gelmiyor mu?
Disculpe, ¿ no viene con una ensalada este platillo?
Affedersin, bunun yanında salata da gelmiyor mu?
Perdona. ¿ Esto no viene con una ensalada?
Bunun yanında bir şey daha istemeliyim.
Debo exigirle una cosa.
Bunun yanında eve döndüğümde... Mark, öldüğümü düşünerek vazgeçmemişse, planlarım olacak.
Además, pretendo llegar a casa antes de que Mark me dé por muerta.
Bunun yanında ona biraz zaman kazanmış olduk.
Al menos hemos ganado tiempo.
Güverte bir'den beş'e kadar. Bunun yanında, Makine Dairesi, Yemekhane ve Kargo Ambarına da koyduk.
- En las cubiertas de la 1 a la 5, y en ingeniería, el comedor y el hangar de carga.
Bunun yanında, genç güzel vücudumun dışında verebileceğim daha şeyler var.
Además, tengo algo más que ofrecerte... que un buen cuerpo joven.
Kayıt kitaplarında bunun yanında bir yıldız imi olacaktır.
No habría un asterisco junto a él en el libro de registro.
Senin adrenalin örneklerini kullanarak karaborsa bir ilaç sentezleyebilirim. Rooker'in steroitleri bunun yanında fare pisliği gibi kalacak.
Utilizando tus muestras de adrenalina podré sintetizar una droga que hará que los esteroides de Rooker parezcan pis de rata.
Buna örnek olarak da tekstil fabrikanız gösteriliyor. Bunun yanında, banka kurma izninizin de şaibeli olduğu yolunda iddialar var. - Kim yolladı seni buraya?
También hay alegaciones que cuestionan las licencias de sus banqueros.
Bana, öğretebileceğim bir şeyler olduğunu söylüyorsunuz. Bunun yanında beynimi incelemek için sonumu getirmek istiyorsunuz.
Pero me mataría para estudiar mi cerebro.
O sigarayı yakma bunun yanında sakın.
Pero no encienda un cigarro cerca, ¿ entendido?
Ve bunun yanında biliyor musunuz... Orada bu insanlarla tekrar yüzleşmem ve kendimi iyi hissetmem lazım.
Además, debo volver a reunirme con esa gente y sentirme bien conmigo misma.
Bunun yanında, bütün bu kızgın insanlara ne söylemem gerekiyor acaba?
¿ Qué espera que le diga a este grupo de gente irritada y hambrienta?
Bunun yanında, çekici olduğunu pek söyleyemem.
No es muy atractivo.
Ebola virüsü bunun yanında basit bir cilt tahrişi gibi kalacak.
Hace que el Ebola parezca una erosión cutánea.
Bunun yanında, alabilirim dedim, İçeceğim demedim.
Y dije que me gustaría, no que la tomaría.
Çünkü aptalsın, bunun yanında sınırı geçmeye kalkmayacağım.
Porque eres un tonto. Además, no correré el riesgo de cruzar esa frontera.
Hem bunun yanında o evin her tarafında alarmlar vardır.
- Fitch. No. Además, su casa tiene alarma tipo wazoo.
Ve bunun yanında. Gerçeği tek açıklayabilecek kişi benim.
Y además soy la única que puede intentar y explicar la verdad.
Bunun, küçük hırsızların yanında konuşulacak şeyler olduğunu sanmıyorum.
No creo que sea apropiado hablar de esto delante de los ladroncitos.
Bunun yanında sürekli azalan bir metabolizma hızı var.
Además de un metabolismo cada vez más lento.
Robert'ın bu konseptiyle beraber, kendi kuşe kapaklı çizgi roman dergisi yapma ve gerçekten basılması Haigh Caddesi'nin vitrinlerinde görme şehrin dört bir yanında insanların onun hakkında konuştuğunu duyma başka sanatçıların da gelip bunun parçası olmayı istemeleri fantezisi gerçek olmuştu.
Desde este concepto de Robert, esta fantasía al hacer comic... con cubierta satinada e impreso... para verse en todos los escaparates de Haight Street, por la ciudad... oyendo a la gente hablar de ello... con otros artistas queriendo tomar parte.
Bunun olduğuna inanamıyorum Orada olmam lazımdı... büyük Dean Portman'ın da eksikliği yanında 1-0 izlanda üstünlüğü var.
No puedo creer que este pasando esto! Yo deberia estar afuera! ... faltandog Dean Portman, va uno a cero, iceland.
Wing Chun'un bana yaptığının yanında bunun bir değeri yok.
eso no es nada, comparado con lo que la señorita Wing chun hizo por mí.
Bunun karşılığında hortlaklığın nimetlerinden yararlanacak, günün birinde belki vampir olacaktı, tabii ufak yan etkileriyle birlikte.
A cambio, disfrutaría de todos los privilegios de ser un lacayo, quizá incluso llegue a ser vampiro, aunque con algunos efectos ínfimos.
Bunun yanı sıra, bilgisayar simülasyonlarında Em parazitlerini halletmeye çalışıyoruz.
Hemos llevado a cabo simulaciones por ordenador para saber si las perturbaciones EM siguen algún patrón.
"Temel İçgüdü" bunun yanında çocuk oyuncağı kalır.
Eso es cosa de niños comparado con esto.
Aslında, inanıyorum. Bunun yanı sıra, cinayet nedenini bulana kadar, işim bitmiyor.
- Sí, pero no habré hecho mi trabajo hasta que determine el móvil.
Bazıları vücudu tarafından emildi. Ve bunun yanı sıra üç farklı organ daha oluştu, ve ne işe yaradıkları hakkında herhangi bir fikrim yok.
Unos se han atrofiado y le han salido otros tres que no sirven para nada.
Bunun gibi zor zamanlarda, yanıbışında güçlü arkadaşların olması iyi.
En tiempos difíciles como estos, es bueno tener amigos poderosos a mano.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]