Ciddi değil translate Spanish
1,488 parallel translation
Onlarda ciddi değil.
Nada serio.
Ama bu kadar ciddi değil.
Pero nunca fue tan grave.
Ciddi değil dedi.
Dijeron que no era grave.
Ciddi değil.
No es serio.
İstifa konusunda ciddi değildin, değil mi?
No hablabas en serio cuando renunciaste, ¿ Verdad?
Yani geçen yıl bunu Springfield'da söylediğin zaman ciddi değil miyidin?
Cuando lo dijiste en Springfield, ¿ no fue en serio?
Ciddi değil.
¡ No es malo!
- Hangi ameliyat ciddi değil ki?
- ¿ Hay operaciones no serias?
- Ciddi değilsin, değil mi?
¿ Es en serio? - Sí.
Ama o kadar ciddi değil.
Pero nada serio. Nada que uno piense todo el tiempo.
Ciddi değilsin değil mi.
- Pero no lo dices en serio.
Bunlar ciddi değil
¡ No es serio esta huevada!
- Kırmızı yeterince ciddi değil, değil mi?
- ¿ Te parece lo bastante sombría?
- Çok ciddi değil.
- NO es gran cosa.
Zahara'yı oynamak konusunda ciddi değildin, değil mi?
Cuando insinuaste hacer de Zahara no lo decías en serio, ¿ verdad?
Ciddi birşey değil.
Nada serio.
Ciddi misin, değil misin?
Estás fingiendo y lo sabes.
Ginny, profesör zulümle ciddi şekilde ilgileniyordu, değil mi?
Ginny, el profesor tenía un muy serio interés en la crueldad humana.
- Sen değil, bay ciddi.
Tú no, Sr. Serio
Ciddi yardıma ihtiyacı var. O artık kız arkadaşım değil. Şu anda benden nefret ediyor.
Mira, ya no es mi novia y en este momento me odia así que no me Va a escuchar.
Bu konuyu ciddi ciddi düşünüyorum biliyorsun. Ama şu an, pek de uygun zaman değil.
Sabes que lo he pensado seriamente pero éste no es el momento.
Ciddi bir şey değil.
Nada serio.
Oh, türbülanstan dolayı birkaç darbe ve çürük. Ciddi birşey değil.
Algunos golpes y moretones por las turbulencias, nada serio.
O kadar ciddi bir şey değil.
No es tan grave como parece.
O değil de Bay Burkhart'ın ciddi ciddi hapisaneye girebileceğine inanamıyorum.
Chicos, no puedo creer que el Sr. Burkhart pueda ir a prisión.
- Kesinlikle değil, nadir zamanlarda ciddi konuşurum o artık yaramazlık yapamayacak.
Not at all. En las ocasiones infrecuentes, Hablo la verdad. No subirá en la travesura más.
Ciddi bir işgal için yeterli değil.
No son suficientes para una incursión seria.
içki içmesi ciddi değil, değil mi?
- ¿ Qué...?
Bu bir oyun değil, ciddi bir yarış.
Esto no es un juego. Es algo serio.
Biraz yorgunum, ciddi bir şey değil.
Estoy cansada, es todo.
Dalai Lama Tibet dilinde açıkladı nedeniyle ciddi hastalığı için değil koşullarında görülen birkaç saat bakacak tören Başkanlığı.
El Dalái Lama explica en lengua tibetana que debido a su grave enfermedad no se ve en condiciones de hacerse cargo de las varias horas de presidencia de la ceremonia.
Ciddi bir şey değil, ama ilgilenmem gerekiyor.
Nada serio, pero tengo que atenderla.
Ciddi bir şey değil.
- ¿ Qué dijo?
öyleyse buna uluslarası terör demeyi kabul edeceğiz. daha ciddi olan savaş suçu sayılan saldırganlık değil.
Así que decidiremos llamar a esto simple terrorismo internacional, no el crimen de guerra mucho más serio de la agresión.
Yaralı, ama ciddi bir şey değil.
Esta herido, pero no es nada serio.
Bill herifin gerçekten parası var değil mi? - Herif ciddi dostum, rahat ol.
- Bill, ¿ tiene dinero?
Sen, bu adam konusunda ciddi vardır değil mi?
No te interesará en serio ese tío, ¿ verdad?
- Ciddi bir rulo, değil mi?
- Líos serios, ¿ eh?
Sen ciddi, değil mi?
Habláis en serio, ¿ no?
Ciddi bir şey değil.
No es nada serio, de verdad...
O kadar ciddi bile değil.
No es tan grave.
- Oh, ciddi bir şey değil.
- Oh, no es nada serio.
Ondan iş istemeyi ciddi ciddi düşünmüyorsun, değil mi?
¿ No estás hablando en serio de la posibilidad de pedirle trabajo?
Planladığın, şişeyi benden çaldıktan sonra, Ciddi bir fiyattan Bana geri satmaktı, değil mi?
Déjame adivinar. La idea era robar el tubo y vendérmelo de vuelta a mí a un precio exorbitante, ¿ cierto?
- Bu pazarlığa açık değil. - Tehdidinde ciddi olduğuna inanıyorum.
Esto no es negociable Creo que está siendo sincero en su amenza
- Hazmatlar ciddi bir bozunmadan önce 12 saatlik maruza dayanabilirler. Problem değil, efendim.
Según mis lecturas, los trajes pueden soportar 12hrs. de exposición... antes de sufrir una seria degradación.
Öyle ufak tefek şeyler değil. Gaz bağlantılarının yanındaki yeraltı elektrik kabloları. Çok ciddi yangın tehlikesi var.
Le pedí que arreglara la instalación eléctrica que hizo cerca de la conexión de gas porque era peligrosa.
Eğer derslerine girmediyse, mutlaka iyi bir nedeni vardır. Ama çok ciddi bir şey olsaydı, bize gelip söylerdi, değil mi?
Para no ir a las clases tendría una razón, pero si tuviera un problema serio, habría acudido a nosotros.
Ciddi birşey değil.
No es nada serio.
Kimseye bir şey olmadı, peki... ciddi olarak yaralanmış, Dr. fulcher'ın dilinin üstü koptuktan sonra, Fakat bu... 1999 da olmuş bir şey değil miydi?
Nadie ha salido herido, bueno de seriedad, desde que el Dr. Fulcher perdió la punta de la lengua en... ¿ Fue en 1999?
Bakın bu ciddi bir bomba değil.
" Miren, ésta no es un arma seria ;
ciddi değilsin 32
ciddi değildim 29
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
ciddi değildim 29
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25