English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dışarı

Dışarı translate Spanish

111,278 parallel translation
Dışarı mı?
¿ Ha salido? - Sí.
Yani gecenin bir körü dışarı çıktı nereye gittiğini de ne zaman döneceğini de söylemedi öyle mi?
Entonces, ¿ salió en mitad de la noche sin decir dónde, por qué o cuándo volvería? Sí.
Kim onu dışarı bırakmış?
¿ Quién le ha dejado salir?
Dışarıdaki adamlara ne yaptığını bilmiyorum. Ama kesinlikle çok merak ediyorum.
No sé qué les has hecho a los hombres de ahí fuera... pero sin duda siento curiosidad.
Dışarı çık.
¡ Loco hijo de- - - Fuera.
Dışarı mı?
¿ Sales?
Ama dışarıda bir vampirler ordusu var beni öldürmek isteyen ve oğlum dediğim adam beni burada çürümeye terketti.
Pero fuera de estas paredes hay legiones de vampiros que me quieren muerto, y el hombre al que llamé mi hijo me ha dejado aquí para pudrirme.
Herkes dışarıda.
Todos están afuera.
O da dışarıda şu anda.
Está ahí fuera ahora mismo.
Kuşlar için dışarı bırak.
Deje afuera para pájaros.
Dışarı, Polonyalı çöp ekmeğin yanına koy.
Deje afuera con pan polaco basura.
Echo, çık dışarı.
Echo, déjanos...
Dışarıda başka bir Weather Dağı varsa Dünyalılar mutlaka biliyordur.
Si hay otro Mount Weather por ahí, los terrícolas sabrán de su existencia.
Telefon etmek için dışarı çıktım.
Salí para atender una llamada.
Dışarıdaki araba senin mi?
¿ El de ahí fuera es tuyo?
- Tamam, dışarısı soğuk anladık.
Bien, hace frío afuera.
Dışarıdaki beton yangından dolayı baya sıcak hala.
El concreto se mantiene cálido por el incendio.
Senatör hedefi dışarı çıkaracak.
La senadora estará trasladando al objetivo.
- Dışarıda, Darkhold'u arıyor sanırım.
Ahí fuera, buscando el Darkhold seguramente.
Bu sabah, Kaplumbağa adamın oynamak için dışarı çıkmasına memnunum.
Me alegra que el hombre tortuga haya salido a jugar esta mañana.
Biraz dışarı çıkmam gerekiyor.
Tengo que salir un momento.
Dışarı.
Fuera.
Biliyor musun, dışarıda Nainsan avlarken evde olduğumuzdan daha çok zaman harcıyoruz.
¿ Sabes que hemos pasado más noches fuera, cazando inhumanos, que en casa?
- Çık dışarı.
- Me has mentido.
Çık dışarı.
- Por favor, por favor.
Dışarıda, bazı insanların, Nainsanları tek boynuzlu atlar gibi büyülü ve kahraman yaratıklar olarak görmelerini sağlayan çok fazla yanlış bilgi vardı.
Había tantas mentiras sobre los inhumanos en el mundo que algunos los veían como unas criaturas heroicas y mágicas, como unicornios.
Efendim, dışarısı kötü durumda.
Señor, las cosas van mal fuera.
- Yo-Yo dışarıda bizimle birlikte.
- Yo-Yo está con nosotros fuera.
Dışarıdaki otobüsle başlayabilirsin.
Puedes empezar con el autobús de fuera.
Diğerleri dışarıda.
Los demás están fuera.
- Dışarı.
- Marchaos.
Dışarı da insanlar var.
Hay gente fuera.
Dışarıda bir şey var.
Hay algo ahí fuera.
- Herkes dışarı... hemen.
- Todo el mundo fuera. Ahora.
Bu Aida'nın intikamı olmalı çünkü onun sıska kıçını camdan dışarı fırlatmıştım.
Esta debe ser la venganza de Aida por haber tirado su patético culo por aquella ventana.
Dışarısı tam bir kaos.
Es una locura afuera.
Dışarıda birçok farklı Freida Pinto var anlıyor musun?
Hay muchas Freida Pintos allí afuera.
Sanki kendiniz yazmışsınız gibi her satırını özümseyin. Eğer tuvalete falan gitmeniz gerekiyorsa hemen şimdi gitseniz iyi olur. Çünkü önümüzdeki iki hafta boyunca bu odadan dışarı adım atmayacağız.
Aférrense a ella como si fuera suya, si alguno necesita ir al baño, sugiero que vaya ahora, porque no saldremos de aquí por las próximas dos semanas.
Dışarıda bir saat... yağmurda, çiçeklerle ve lanet olası taze havayla.
Una hora en el exterior, con la lluvia las flores y el maldito aire fresco.
Dışarıda seller akıyor.
Está lloviendo a cántaros.
Dışarıda tek başınıza dolaşmamalısınız.
No debería estar sola.
Ne zaman dışarı çıksam RJ bana "Anne, ben sana yetmiyor muyum?" der gibi bakıyor.
Cada vez que salgo, RJ pone cara de "mamá, ¿ no te alcanza conmigo?".
- Sensiz hep dışarı çıkardık.
- Salíamos sin decirte.
Hayır. Ama bir keresinde bir manavı bir marul uğruna ağlatmıştı. Ve bu dışarıdaki kişiliğiydi.
No, pero hizo llorar a un verdulero por una planta de lechuga y así era en público.
Pekala şimdi dışarı çık.
Muy bien, vete de aquí.
Çünkü dışarı çıktığımda içeri girdiğimde olduğum insandan farklı biri olduğumu kurula anlatabilecek yeterlilikte senden başka kimsem yok.
Porque eres el único que conozco que está calificado para decirles que yo era un hombre diferente cuando salí que cuando entré.
Dışarı çık, bir muhabir bul ve hikayeyi sen kontrol et demek.
Significa que vayas, busques un periodista y tomes control de la historia.
Dışarı çıkıp kutlamaya ne dersin?
¿ Qué te parece si salimos esta noche a celebrar?
Peki, dışarıda çok geçe kadar kalma.
Pues no llegues muy tarde.
Dışarıda hava soğuk.
Hace frío afuera.
Herkes dışarı.
Eh, todo el mundo fuera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]