English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dışarıda

Dışarıda translate Spanish

32,594 parallel translation
- Ama dışarıda senin evin de var!
- ¡ Pero su hogar está allí!
Evlerimiz dışarıda.
¡ Allí están nuestros hogares!
İnsanlarımız dışarıda!
¡ Nuestra gente!
Dışarıda bekleyeceğim.
Te esperaré afuera.
2 yaşındaki çocuğun gece dışarıda işi ne?
¿ Por qué tu hijo de dos años estaría fuera de noche?
Tanrım, dışarıda zombi istilası var sanki.
Oh, Dios mío. Lo de ahí fuera es como una apocalipsis zombi.
En azından içeride durup hakim, jüri, cellatı oynamak yerine dışarıda bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Al menos está ahí fuera en el terreno de juego, en lugar de sentarse en el gallinero haciendo de juez, jurado y ejecutor.
O yapmadı ve gerçek katil hala dışarıda biryerlerde.
Bueno, él no lo hizo y el verdadero asesino sigue libre.
Bence biri Piper'a yardım etti. Ve bence hâlâ dışarıda.
Creo que alguien ayudó a Piper, y creo que sigue ahí fuera.
Nerelerdeydin? - Dışarıda.
- ¿ Dónde has estado?
Dışarıda arkadaşını öldürmüş olmaktan korkan bir çocuk var.
Hay un niño ahí abajo aterrorizado porque puede que haya matado a su amigo.
Dışarı çıkacağın adamdan bahsediyorum. Az önce dışarıda haşladığın adamdan.
No, me refiero a tu cita, el chico del que te has librado ahí fuera.
Şu anda durumu stabil. Gelişmeleri bildireceğim ama şu anda ikinizden de dışarıda beklemenizi rica edeceğim.
Está estable por ahora, les mantendré informados, pero tengo que pedirles que se queden fuera, por favor.
- Buraya yatıralım. - Dışarıda bir çocuk daha var.
- Bueno, vamos a llevarlo hasta aquí. - ¿ Es otro niño fuera.
Gel ya da dışarıda bekle ama şunu yapma lütfen.
O bien entrar o quedarse fuera, pero no se haga lo que sea que estés haciendo.
Dışarıda iyi ve düzgün bir adam var. Beni seviyor ve benimle evlenmek istiyor. Onu sevdiğim için mi evleniyorum yoksa elime neşteri alıp bu Shepherd derisine sokmak için mi bilmiyorum.
Hay un hombre bueno y decente ahí fuera, que me quiere, y espera casarse conmigo, y no puedo distinguir si me caso con él porque le quiera o porque corrí aquí a coger un bisturí y a meterme en la piel de Shepherd.
Hayır, ama dışarıda biri olduğunu bildikleri için yaptıklarına emimin. Ki uzun zamandır söyleyip duruyorum.
No, pero estoy seguro de que es porque saben que hay alguien ahí fuera, lo que he estado diciendo durante mucho tiempo.
Dışarıda birinin olduğunu söyleyip duruyorsun.
Sigues diciendo, "hay alguien ahí fuera".
- Brooke, dışarıda kalman gerekiyordu.
- ¡ Dios mío! - Brooke, se supone que tenías que quedarte fuera.
Dışarıda yaparız.
Lo haremos fuera.
Dışarıda seni bekleyeceğim.
Esperaré afuera.
Dışarıda gerçek bir ırk dengesi olana dek çeşitliliğin kutusundaki kısa çöpü sen çekeceksin.
Hasta que no haya un auténtico equilibrio racial ahí fuera, tienes que ponerte a la cola de la diversidad.
Kış geldiğinde bebekleri dışarıda uyumaya göndeririz.
En invierno, mandamos a dormir al bebé afuera, en el frío.
- Her yer temiz. Dışarıda olacağım.
Todo despejado, estaré fuera.
Dışarıda bekle.
Espera aquí fuera.
Az önce dışarıda gördüğüm çılgın şeye inanmayacaksınız.
No os vais a creer la locura que acabo de ver ahí fuera.
Kusura bakmayın ama dışarıda delinin teki var.
Mirad, lo siento, pero ahí fuera hay un loco suelto.
Anne, dışarıda yağmur yağmıyor.
Mamá, no está lloviendo afuera.
Dışarıda seni arayan çok kişi var.
Sabes, hay mucha gente ahí afuera buscándote.
Artık farklıyım hem içeride hem de dışarıda.
Soy diferente... por dentro y fuera.
Şimdi dışarıda bir yerlerde.
Pero ahora está ahí fuera. Sola.
Katili hâlâ dışarıda.
Su asesino está todavía ahí fuera.
Sakin ol, Penguin'in birkaç saatliğine dışarıda olduğunu biliyorum.
Relájate. Sé que el Pingüino ha salido durante unas horas.
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir adli tıpçı gibi görünsem de STAR Labs'teki dostlarımın da yardımıyla, gizlice suçla savaşıyorum ve benim gibi meta insanları buluyorum.
Para el resto del mundo soy un científico forense corriente, pero en secreto, con la ayuda de mis amigos de Laboratorios STAR, lucho contra el crimen y busco a otros metahumanos como yo.
- Savitar hâlâ dışarıda bir yerlerde.
Es solo que, Savitar está ahí fuera todavía.
Eminim biz konuşurken dışarıda çözülmeyi bekleyen gerçek sakatlıklar vardır.
Y estoy seguro que hay una mutilación verdadera allí afuera mientras hablamos.
Dışarıda dolaşan Tom Cruise tipli herif yüzünden terfi edememişsin.
Aprobado como socio por el viejo Tom Cruise aquí presente.
- Hayır, dışarıda.
No, está fuera.
Ama dışarıda bir katil geziyor.
Pero todavía hay un asesino ahí fuera.
Bu demektir ki babamı öldüren her kimse bu yanına kâr kalmış ve hâlâ dışarıda.
Lo que significa que quienquiera que matara a mi padre se libró de eso y sigue suelto.
Dışarıda hiç kimseyim, çocuklar.
Aquí fuera no soy nadie, chicos.
Müdür de onu dışarıda öldürmek için kabul etti.
Y el alcaide dijo que sí, pero solo como una treta para matar a Fields.
Dışarıda olmaması gereken şeyler var.
Hay cosas ahí fuera que no deberían existir.
Tamam iki tane dışarıda var içeride kaç tane var kim bilir.
Tenemos dos fuera y quién sabe cuántos dentro.
Aslında torunuma dışarıda oyun oynayacağımıza söz vermiştim.
De hecho, he prometido a mi nieta que jugaría con ella fuera.
Dışarıda bir yerlerde, gizlice yaşıyorlar.
Están ahí fuera en algún sitio, viviendo en secreto.
Dışarıda senden daha fazlası var, olmalı.
Hay más como tú ahí fuera, tiene que haberlos.
- Dışarıda biri var. - Biri ne?
- Hay alguien ahí.
Emma'nın dışarıda olduğunun farkında bile değildim.
Ni siquiera sabía que había salido.
Dışarı çağırmana daha da çok şaşırdım.
Aún me sorprendió más de que realmente me invitaras a salir.
Şimdi gidip dışarıyı arayacağım ama muhtemelen orada değil ve muhtemelen burada da değil.
Y me voy a arriesgar... y suponer que probablemente no está por ahí... y probablemente tampoco aquí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]