Elbet translate Spanish
1,403 parallel translation
Bak, eğer buradaysa, elbet ortaya çıkar.
Mira, si está aquí, saldrá.
Orada olacağım elbet.
Claro que ire.
Sen hariç elbet.
Excepto a ti, claro.
Yarayı görünce elbet yutar.
- La cicatriz hará el resto.
Elbet denemeye değerdi.
Valía la pena intentarlo.
- Hak ettiğimde elbet bir rütbe kazanırım. Ve şimdi hak etmedim.
Seré alférez de la Guardia cuando toque, y ahora no toca.
Elbet Şükrân Günü olacak...
Habrá un Día de Aleluyas
- Birini bulursun elbet.
- Encontrarás a alguien...
Yıldızlar elbet vardı ama cambazlar, köpek sirki pire sirki de vardı. Dünyayı tanıdım onun yanında!
Tuvimos a grandes estrellas, pero también acróbatas, perros de circo, pulgas entrenadas. ¡ Qué gente conocí!
Elbet gerçeği öğreneceğiz.
Averiguaremos la verdad.
Ne var, Helen? Elbet bir gün öğrenecek.
Algún día aprenderá, Helen.
Gider elbet ama böyle bir kararı vermek senin değil Bay Singhania'nın işi!
No es eso, es sólo que tu trabajo no es tomar esas decisiones es el de Singhania!
Adam birçok yerde ipucu arıyordu, sonu katile çıkacaktı elbet, buna değiyordu.
Tío, los sitios a los que vamos para seguir una pista. Pero si apunta al asesino, realmente merece la pena.
Övünürün elbet.
Sí, yo grité.
E bu kadar da olmazki canım, hakettüler elbet
Ellos se lo buscaron, lo merecían, realmente...
- İktidarsızım elbet.
- Soy impotente, por supuesto.
- Dini haykırışlar ve elle yapılan itme ve dürtüklemeler eşliğinde yüce makamlardan yardım istenerek yürütülen ağrısını dindirme seferberliğini devamlı uzatarak. Hastanın sağlıksız ruhu da elbet bundan etkilenecektir.
Un campaña de alivio prolongada, puntuada con gritos pentecostales y masajes manuales y artilugios invocando autoridades arcanas, el alama insana del protagonista confiada a sustraer sus síntomas.
Her harika şarkı elbet son bulur, öyle değil mi?
Tendremos una gran canción en breve, verdad?
Elbet evden çıkıyordur.
Ella tiene que salir de la casa alguna vez.
Elbet bir gün ortaya çıkacak. Sharks'tan birkaç kişinin bunu bilmesi gerek.
Un par de los Sharks tienen que saberlo.
"Kurucu babalar" ın bir bildiği vardır elbet.
Los "Padres Fundadores" tenían algo de razón.
Şayet tutuklarsanız elbet.
Si lo arrestan.
... bunların hesabını elbet verecekler.
Pagarán por ello, bajo las leyes de un país que es civilizado... y democrático.
'İsterseniz paranoyak deyin ama biriyle konuşmak istediğinizde elbet bir yol bulursunuz.'
Llámame paranoica, pero cuando alguien desea ver a alguien siempre se encuentra alguna manera. ¡ Hola!
Pekala, elbet daha sonra güreşiriz. Şimdi, çık dışarı bakalım.
Bien, queda el brazo mas tarde.
Bu kadar büyük bir makinayla ilgilenen mühendisler elbet vardır. Ve şayet bir şey bozulursa...
Me imagino que una máquina tan grande necesitará ingenieros que la operen y cuando algo se rompe...
Elbet bir gun o serefsizle bulusacaklar.
Tarde o temprano, se toparán con el infeliz.
Diğerlerine de kendi seçtikleri dünyayı yaratmaları için izin vermelisiniz, varolmaları için de elbet..
mientras permites que el mundo, como otros, lo escogen como sea, y que tambien exista.
Eğer orada oturup bir saat meditasyon yapmak sana keyif veriyorsa, yap... yap elbet... eğer salamlı sandviçten zevk alıyorsanız yiyin.
y si solo experimentas alegría sentado ahí y meditando durante una hora, por dios, hazlo. Si experimentas alegría comiendo un sandwich de salami, entonces hazlo.
Her yerde elbet sevişebilirsin.
Prácticamente puedes hacer el amor en cualquier lado.
Buradan kaçacak olursak, senin baban elbet...
Si huimos, tu padre nos...
Elbet...
Sólo...
Elbet çıkar.
Se conoce.
"Kazadır, olacak elbet."
"Los accidentes sucederán".
"Tanrının hepimizin gizli hayatlarını yargılayacağı gün elbet gelecek."
"Ciertamente vendrá el día en que Dios nos juzgará por nuestras vidas secretas".
Eğer Tanrı'nın yolundan sapıp başka ilahlara tapmaya başlarsak, Tanrı bunu elbet bilecektir.
Si le damos la espalda a Dios, y comenzamos a adorar dioses paganos, Dios lo sabrá de seguro.
Eğer birileri çok iyi ararsa, elbet bir şeyler bulur, değil mi?
Si uno busca lo suficiente, encontrará algo, ¿ no es así?
Ama yumurta yapmanın da bir bedeli var elbet.
Pero producir el huevo tiene su costo.
Onu bununla takip edebiliriz. Yeni ailesi numarayı değiştirmedilerse elbet.
Podemos usarlo para localizarla, a menos que los que la adoptaron lo cambiaran.
O dalgalar elbet durulacak.
Bueno, las olas se achicaran, te lo prometo.
Aslında tekne seyahatimiz iptal oldu. Ama Caesar bir gün elbet ayrılacağımı düşünerek kendini kanıtlamaya çalışıyor.
Bueno, el viaje en bote se canceló, pero a Cesar se le ha metido la idea de que me voy a ir eventualmente de modo que pueda probar que puede - - lo que sea.
Bu konuda onunla konuştuk elbet, ama bir sonraki gece bunu tekrar yaptı, kızın köprücük kemiği neredeyse kırılıyordu.
Por supuesto hablamos con ella acerca del tema, pero lo hizo de nuevo la noche siguiente, casi le rompió la clavícula
Elbet bir gün borcumu öderim.
Lo haré por ti.
Elbet birşeyler düşünürüm.
Seguro que se me ocurrirá algo.
Elbet barışırsınız.
Estaras bien.
Bilmiyorum açıkçası. Ama elbet öğreneceğiz.
No lo sé, pero lo vamos a averiguar.
Evet, dedi ki elbet birileri yapacak, ama eğer o yaparsa, en azından güvende tutarmış.
Sí, dijo que alguien la haría, tarde o temprano y si él podía arreglárselas, podría mantenerla a salvo.
Bugün değilse bile, bilimim sayesinde elbet bir gün bu gerçekleşecek.
Si no es hoy, entonces algún día a través de mi ciencia.
Yaparsın elbet!
¡ Sí que lo hiciste!
Hainlik en kötü özellikleri değil elbet.
Pero la maldad no es lo peor.
Kocalarını elbet bulacakları gerçeğine güvenirler.
Sabe, muchas mujeres se compran su vestido perfecto cuando lo ven y después sólo confían en el hecho de que el esposo llegará.
elbette 13408
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette isterim 24
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette isterim 24