Elbette öyle translate Spanish
1,170 parallel translation
Elbette öyle.
Por supuesto que lo hace.
Elbette öyle.
Claro que está.
- Elbette öyle.
- Mucho gusto.
- Elbette öyle.
- Por supuesto.
- Elbette öyle.
Claro que lo tienes.
Elbette öyle olacak. Ben bütün gece tutuktum.
Por supuesto, no dije una palabra esta noche.
Elbette öyle.
Por supuesto.
- Evet, Peter. Elbette öyle.
- Bueno, claro que lo es, Peter.
Elbette öyle, çünkü Springwood'daki tek Tayvan lokantası.
Por supuesto, es la única comida tailandesa en Springwood.
Elbette öyle görünüyorum.
Claro que sí.
Elbette öyle. Önce siz, sonra Doktor Watson çalıların altından sürünerek High Gable'a geldiniz.
Así es, primero usted y luego el doctor Watson fueron arrastrándose entre los arbustos en High Gable.
Elbette öyle.
Y lo es.
Elbette öyle.
Claro que sí.
- Elbette öyle, lahanam.
- Oui, monsieur.
- Elbette öyle.
- ¡ Por supuesto que lo es!
Elbette öyle diyecek.
Claro que eso es lo que dijo.
Baban elbette öyle değil.
Seguro que tu padre no es así.
Elbette öyle, elbette öyle. Elbette öyle, elbette öyle.
Oh, por supuesto que lo es, por supuesto que lo es, por supuesto que lo es, por supuesto que lo es.
Elbette öyle.
Claro que lo soy.
Elbette öyle. Elbette.
Por supuesto que lo está, por supuesto que está doblada.
Hem de orijinal. Elbette öyle.
Claro que sí.
Elbette öyle.
¡ Claro que lo es.
- Elbette öyle.
- Claro que lo está.
Elbette öyle!
- ¡ Claro que sí!
Elbette öyle.
Por supuesto que lo es.
Elbette öyle demek istedim.
Eso es lo que quería decir.
Elbette öyle düşünürsün. Sen Carol harika diye düşünüyorsun.
Por supuesto que sí. ¿ Cree usted que Carol también se ve bien.
Elbette, öyle.
- No sé cómo no estás allí. - Desde luego.
- Elbette, öyle.
- Seguro que si.
Elbette, öyle, yaşlı dostum. Yani, demek istiyorum ki, öylesine çekici bir kadın tabii ki bir cinayete bulaşmış olamaz.
Por favor, cálmate, no es ninguna santa, pero es tan encantadora que no se involucraría en un asesinato.
- Elbette. - O zaman sen de öyle yap.
- Pues no gires sólo la cabeza... gira todo el cuerpo.
Elbette öyle bir şey düşünmüyorum.
Claro que no.
Elbette öyle olacak, doktorsunuz.
Oh, por supuesto, usted es el doctor.
- Elbette öyle.
- Claro.
Zafer partileri elbette kaybedilen maçların partilerinden daha iyidir, öyle değil mi?
Las fiestas de celebración le ganan a las de consolación.
Elbette bende öyle düşündüm.
Sí, eso pensé yo también.
- Elbette öyle efendim.
Por supuesto que lo hacías.
- Öyle olduğunu söyleme. - Elbette mutluyum.
- No digas que lo estás.
- Öyle elbette, bayılıyor sana.
- Por supuesto que lo es. - Él piensa que eres Dios.
Elbette, buna itiraz edemedim çünkü öyle değerlendirildiğinden haberdar değildim.
Claro que no pude rebatir esto porque ni siquiera me enteré.
Ve elbette, karım olarak,... eski arkadaşlarından pek çoğunu uygunsuz bulacaktı, öyle değil mi?
Y, naturalmente, siendo mi esposa, encontraría a muchas de sus amistades digamos, poco apropiadas.
Kaybederken elbette ki öyle görünür.
Puede parecerlo cuando uno pierde.
Elbette bunun, gök gürültüleri veya kötü bir düş, halüsünasyonlar, meteorlar ve her neyse öyle olduğunu söylüyoruz, ama... bu bizim üzerimize olan bir şaka.
Nos engañamos pensando que son pesadillas y alucinaciones... pero sabemos que no es así.
Öyle değil mi seni pislik nefret dolu orospu çocuğu? Elbette yaptım.
¿ No intenté matar al crio, maldito hijo de perra?
Bu kez evet demek zorundaydım. Bundan önce iş teklifleri almıştım, elbette, iş hayatım için tepilmemesi gereken fırsatlar bunlar, ama bu seferki karşı konululamayan geri çevirilemeyenlerdendi, öyle değil mi?
He tenido ofertas de trabajo antes, por supuesto, pero en mi línea de trabajo que no puede evitarse, pero esto fue de repente irresistible y sucumbimos, ¿ no?
Öyle ya. Elbette. - Allaha ısmarlık öyleyse.
Sí, por supuesto.
Elbette. Ben de bunları yutacağım öyle mi?
Claro. ¿ Y se supone que debo aceptar esto?
Elbette. Her zaman öyle yapiyorum.
Claro, es lo que hago siempre
Öyle ya da böyle, Mario kadının kuaförü, hizmetçisi ve elbette diğer her şeyi oldu.
Bueno, ¡ quién sabe! Lo contrató como chófer, secretario y todo lo demás.
Elbette ki öyle düşüneceklerdir.
Sería una situación forzada.
Elbette, şirket, bayağı iyiydi... ya da ben öyle umuyorum.
Aunque, por supuesto, la compañía era buena... Espero.
elbette öylesin 20
elbette öyledir 20
elbette öyleyim 21
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
elbette öyledir 20
elbette öyleyim 21
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500