English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ H ] / Hatta kal

Hatta kal translate Spanish

753 parallel translation
Hatta kalırım bile!
Hasta me quedaré. Bien.
Hatta kalın.
Espere un momento.
Hatta kal lütfen.
No cortes.
Tamam, bekle bir dakika, hatta kal.
Está bien, un momento, espera.
Tamam, hatta kalın.
Sí, espere un momento.
Bir dakika hatta kalır mısın.
Espera un momento.
Hatta kalır mısınız?
No se retire.
İkisine de! Hatta kalın lütfen.
Un momento, por favor.
Hatta kalır mısın?
No cuelgues.
Bir saniye hatta kalır mısınız?
No cuelgue, por favor.
Hatta kalın.
No se retire.
Hatta kalın lütfen.
Por favor, no cuelgue.
Hatta kalın lütfen.
No cuelgue, por favor.
Alo, hatta kal.
Espere.
Sen de hatta kal ve dediklerini not et.
No cuelgue y escriba en taquigrafía todo lo que digamos.
Bir dakika bekleyin, hatta kalın.
Espere. No cuelgue.
Hatta kal.
Voy a buscarle.
Lütfen hatta kalır mısın, Şef?
Espere, Jefe. contrabandista, jugador y ladrón... quiere contarme un cuento para ir a dormir. Dave el Dandy...
Hatta kalın.
Mantenlo.
Hatta kalın.
No cuelgue.
Hatta kalın.
- La habitación 813. Un momento.
Bu hatta kal.
Mantente en esa línea.
Anlaşıldı. Hatta kal.
Entendido.
Hatta kalın.
Esperen.
Alo 55-02. Onu kavşaktaki yola sokmaya çalışıyorum. Hatta kalın.
Aquí 5502, no me pierdan de vista, voy a alcanzarle en las curvas.
Lütfen hatta kalın.
Por favor, permanezca al aparato.
Buraya gelirken hiç bir şeyin yoktu, hatta kalıcı bir işin bile.
Llegaste aquí sin nada... ni siquiera un trabajo fijo.
Beni bekleyin ve hatta kalın.
Espéreme y siga en contacto.
Hatta kal.
Quédate junto al teléfono.
Hatta kal.
Quedo a la escucha.
Hatta kalın.
Siga a la escucha.
Lütfen bekleyin, hatta kalın.
Espera, no cuelgues.
Hatta kalın lütfen.
Espere un momento.
Peki, hatta kalın.
Está bien, no corte...
Grant Kalesiyle hatta kalın.
Siga en contacto con Fort Grant.
Burada ne kadar kalacağını, ne zaman döneceğini, hatta hayatta kalıp kalmayacağını bile bilmiyorsun.
No sabes por cuánto tiempo estarás aquí, no sabes cuando regresarás, ni por cuánto tiempo estarás vivo.
- İyi geceler, hatta hoşça kalın.
- Buenas noches. Hasta pronto. - Buenas noches.
Yunanlar, Romalılar, Mağripliler ve hatta gizemli Keltler. Bu taşları arabanı aşağı attığın uçurumun oradan çıkardık Stephen. Bu bir Fenikeli kalıntısı.
Griegos, romanos, árabes y hasta los misteriosos celtas... que subieron estas piedras hasta el acantilado... por el que rodó tu coche, Stephen.
Skandallarınızı yeniden canlandıracaksınız... hatta... Hatta zorunda kalırsanız dans bile edeceksiniz.
Usted los interpretará, los bailará, si quiere.
Artık Hava Kuvvetleri'nde kalıp tekrar yıldızlara erişmek isteyip istemediğimden hatta evlenip Webster ailesine katılmak isteyip istemediğimden hiç emin değilim.
No sé si quiero continuar en la Fuerza Aérea buscando una estrella... casarme en la familia Webster y ser engullido por todo aquello.
Hatta kalın.
Manténganse en formación.
Bir yolcu treni beklemek, hatta uçmak zorunda kalırım.
Tendré que esperar un tren normal o volar.
Sen mahkûmlarından, senin yapıştırdığın değer yargılarıyla senin uyumlu olma anlayışınla, senin davranış kalıbınla ve hatta senin ahlak anlayışınla ipin uçundaki kuklalar gibi dans etmelerini istiyorsun.
Quiere que los presos salgan bailando como marionetas, con valores sellados y estampados por usted, con su sentido de la conformidad, su sentido del comportamiento, incluso su sentido de la moralidad.
Bütün işleri kendi başına yapmaya karar verdi, kendi basım harflerini hazırlayıp, kalıba dökecek, ve hatta kendi kağıdını yapacaktı.
Entonces, para intentar resolver la situación, decide hacerlo todo... personalmente. Los caracteres de imprenta, las letras, sabe usted... son de plomo. Él mismo junta sus propios caracteres.
Hatta yemek yemem. Sağlıksız odanda kal. hep birlikte tutunmuş.
Si no os alimentáis,... los dos perderéis la salud.
Dinleyin. 10 yıl içinde Ay'da kalıcı üsler kurulacak hatta Mars'ta bile.
Escuche. En diez años habrá bases en la Luna... y tal vez en Marte.
Giacobbe, eğer burada kalırsan, tıpkı abi kardeş gibi yaşarız, hatta istersen sonsuza kadar.
Giacobbe, viviremos como dos hermanos, y puedes estar aquí por ahora, y para siempre si quieres.
Ve sıklıkla fark etmek zorunda kalırız kararlarımız ve yorumlarımız ve hatta umutlarımız bile, yanlış çıkmış olabilir.
Y con frecuencia debemos admitir... que pudimos habernos equivocado en nuestros juicios... interpretaciones e incluso en nuestras esperanzas.
- Hatta geriye biraz kalıyor.
- Pon los de 1 aquí. - Bueno, van tres.
Evet, öyleyse ikinci hatta 5 ya da 6 kişi kalın.
Entonces, quedaremos cinco o seis en la segunda línea.
Hatta bu doktor, bahsi geçen gece Melksham'daki küçük bir otelde kalıyordu.
La noche de autos se alojó en un pequeño hotel de Meltsham.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]