Hazır değil translate Spanish
2,436 parallel translation
- Hazır değil.
- No está preparado.
Limonata daha hazır değil.
La limonada aun no está lista.
Buna hazır değil.
- Ella no está lista.
Po, masa hazır değil.
Po, la mesa no está puesta.
Köpek balığı yakınlarda olabilir ve cihazım henüz onu uzaklaştırmak için hazır değil.
El Tiburón podría estar cerca y mi aparato no está listo para repelerlo.
Ben buna hazır değilim. O da değil, o yüzden...
No estoy preparado para eso.
Şu andaki ben bu yaşanacaklara hazır değil.
Mi yo del presente no está listo para lo que tiene que pasar.
Sadece henüz hazır değil.
Él simplemente no está listo.
Biliyorum, Polly hazır değil diye düşünüyorsun ama emin ol hazır, atlardan anlarım. Kendin söyledin, Pollock's Dream daha hızlı diye.
Sé que no cree que Polly esté listo pero le digo que lo está y yo sé de caballos.
Bunun için hazır değilim, değil mi?
No estoy preparado para esto, ¿ verdad?
İmkansız. İnsanlık böyle bir şeye hazır değil.
La humanidad no está ni remotamente preparada para esto.
Hazır değil mi?
- ¿ No lo es ya?
Kelly iyi bir doktor olacak ama ekibe katılmaya hazır değil.
Kelly será una doctora excelente, pero no está lista para el equipo.
Hunt haklı, henüz hazır değil.
Bueno, Hunt tiene razón. No está preparada.
Hiç kimse bundan sonra olacaklara hazır değil.
Nadie está listo para lo que está por venir.
Henüz hazır değil.
Ella ya se está flagelando.
Şu anda hazır değil
¡ Aún quedan ahí abajo!
"Bu örümcek hazır değil." dersin.
"Esa araña no está lista."
Yatılı çalışmaya hazır değil.
No está preparada para vivir interna.
Hâlâ hazır değil mi?
¿ Ya casi terminas?
Henüz yolculuk yapmaya hazır değil.
- Aún no está listo para viajar.
Söyledim sana, bir sonraki iş henüz hazır değil.
Te dije que lo siguiente no está listo.
Sen söyle, onu almaya hazır değil misin?
Di que no eres digno de recibirlo. No lo soy.
Çalışmaya hazır değilsiniz, değil mi, Di?
No tiene fuerzas para trabajar. ¿ No es así, Di?
Yemek henüz hazır değil.
La letrina no está lista aún.
- Ve kimse olacaklara hazır değil.
Y nadie está listo, ¿ verdad?
- Ama Simmons hazır değil.
- Pero Simmons no está listo.
Hazır değil misin?
¿ No?
Hayır, henüz ortalıkta söylenecek kadar hazır değil.
No, aún no está lista para el consumo público.
Aibileen, kızlar geliyor ama masa hazır değil.
Las chicas están llegando y Ia mesa no está preparada.
Ve elbisem de hazır değil zaten.
Además, mi vestido no está listo.
Kimse buna hazır değil.
Nadie esta listo.
Hayır. Çoğu doktor için hazır olana kadar, onları ameliyatlara sokmamak işe yarayabilir, ama bu Christina için geçerli değil.
Dejar a los residentes lejos de quirófano hasta que estén listos, es lo más adecuado para la mayoría, pero no para Cristina.
Çıkmaya hazır olanak kadar değil.
Bueno, no hasta que esté a punto de salir.
Gayet güzel hissediyorum sanki kafam kıyak ama aynı zamanda değil, rahatlamış ama her şeyi yapmaya hazır gibi.
Me siento bastante bien, en plan animado pero desanimado algo relajado pero dispuesto a hacerlo.
Söyle bakalım, dostum hazır, değil mi?
Así que amigo mio, ¿ Estás listo?
Sebze tabağım da hazır değil.
No tengo suficientes extintores o platos vegetarianos.
Uh, bu kostümlerin hazırı da var, biliyorsun değil mi?
Creo que hay tiendas para eso.
Her zaman hazır durumdadırlar, değil mi?
Siempre están listas, ¿ verdad?
Hazır başlamışken, benim zincirlerimi de kesersin, değil mi?
¿ Entonces también cortaras... mis cadenas, no es cierto?
Hazır değil misin?
¡ De prisa!
) Herkes hazır mı? Ben değil.
- ¿ Todos preparados?
- Ben de bundan bahsediyordum işte. - Hazır. Hazırsın, değil mi?
Me dijo que si Sánchez ganaba esta noche hubiera tenido la pelea por el título.
Evet, tam olarak benim hatam değil, fakat söylemek her zaman hoşuma gider hepsini iki kez denemeye hazırım.
Sí, no es realmente lo mío, pero como siempre digo, Estoy dispuesto a probar cualquier cosa dos veces.
Bu şansın rol değil de, gerçekten de içinden geldiğini ve bir iyi niyet gösterisi olduğuna inanmak istiyorum. Asya ve Avrupa'daki uyuşturucu ticaretini bitirecek diskleri vermeye hazırım.
Quiero que tu creas que este cambio de corazón no es un acto... y como muestra de buena fe, te entregaré a ti los discos que acabaran con el tráfico de drogas en Europa y Asia.
- Sorun değil. Hazırız. - Kuzey tarafı tutuldu.
Lado norte bloqueado.
Henüz hazır değil.
Aún no está listo.
Pazarlıkçı da parayı çoktan hazır etti, değil mi?
Y el negociador tiene el dinero en la mano, ¿ no?
İtalyanlar her an patlamaya hazır olurlarmış, tıpkı Vezüv Yanardağı gibi ya da Etna diyelim ne de olsa Vezüv, Pompei'den beri aktif değil sanırım.
Son famosos por su imprevisibilidad. Algo así como el monte Vesubio, o quizá el Etna, ya que el Vesubio no entra en erupción desde lo que sucedió en Pompeya.
Hazır değil.
No está completa.
İçimizden biri, katilin kim olduğunu biliyor olsa... ve faili gümüş bir tepside size sunmaya hazır olsa... belli bir dokunulmazlığa hak kazanır, değil mi? Hayır.
Si uno de nosotros supiera quién fue el asesino y estuviera dispuesto a entregárselos en bandeja de plata tendría derecho a algún tipo de inmunidad, ¿ verdad?
hazır değilim 49
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25