Hiç translate Spanish
409,542 parallel translation
Hiç Creamsicle margarita içtin mi?
¿ Has probado la margarita de crema?
Hiç kimseyi bağlayıp asansörde bırakmadım.
Nunca he atado a alguien y dejarlo en un elevador.
Edie Teyze'nin eski kasetlerini hiç dinlemedin mi?
¿ Nunca escuchaste los discos viejos de la tía Edie?
Partinin bu şekilde gideceğini düşünmemiştim ama hiç sorun yok.
No es así es como pensé que sería esta fiesta, pero no me molesta.
Bunu önceden hiç duymamış gibi davranıyorsun.
Actúas como si no supieras esta historia.
Hiç komik değildi.
No lo encuentro divertido.
Çok şaşırdım çünkü seni hiç işletme kütüphanesinde görmedim.
Me sorprende no haberte visto por la biblioteca de Administración.
Hiç gitmediğim içindir.
Bueno, es que no sabía que había una.
Kaçabildi çünkü cinayet silahını hiç bulamadılar o hala dışarda bir yerde. Bir yerlerde.
Se salvó porque nunca encontraron el arma homicida, por eso sigue libre... en algún lugar.
Kendimden çok birini sevebileceğimi hiç düşünmemiştim.
Nunca creí que podía amar a alguien más que a mí mismo.
Bilgin olsun kapıcınız işini hiç iyi yapmıyor.
Y para que sepas, tu portero no está haciendo un buen trabajo.
İn çabuk o ağaçtan hiç güvenli değil...
* Bueno, baja del árbol * * No es seguro *
Bunu söylemek zorunda kalacağım hiç aklıma gelmezdi.
Y nunca pensé decir esto... Aléjate de la microficha.
Çok tuhaf. Oraya hiç çeyreklik atmamıştım.
Qué gracioso, porque no puse ninguna moneda en el fondo.
Bu hiç benlik bir şey değil.
No. Yo no soy así.
Hiç bu kadar hızlı reddedildiğini görmemiştim.
Ese es el rechazo más rápido que he recibido.
Dinleyin, daha şimdi oğluma paranın sorumluluğu hakkında çok yüklendim bu yüzden bunun olması için hiç ideal bir zaman değil.
Bien, escuche, acabo de portarme muy dura con mi hijo por ser irresponsable con su dinero, así que este no es el momento ideal para que esto suceda.
Hiç paran yok.
Tú no tienes dinero.
Ne olduğunu hiç ama hiç bilmiyorum.
Literalmente no tengo idea qué es.
Bu çok garip gençken hiç korkmuyorsun ama yetişkin olduğunda her an korkuyorsun.
Sabes, es gracioso, porque cuando eres joven, nunca tienes miedo, pero cuando te conviertes en adulto, tienes miedo todo el tiempo.
10 sene önceydi, hiç kullanılmadı ve etrafını biçmek zorunda kaldım.
Eso estuvo puesto por 10 años... nunca se usó, y tenía que podar alrededor de él.
- Hiç.
- Nada.
Sue, hiç hoşuna gitmeyecek.
Sue, no le va a gustar.
Bu video babamın hiç hoşuna gitmeyecek.
Papá odiará el video.
Hiç, hiç.
Nada, nada.
Axl alınma ama garajda işler hiç iyi gitmemişti.
No te ofendas, Axl, pero las cosas no salieron tan bien en la cochera.
Hiç çekemedin.
No lo moviste nada.
Bu hiç adil değil.
No es justo.
Teşekkür ederim dedim, üzgünüm dedim dondurma dedim ve hiç tepki vermiyorsun.
Dije "gracias", dije "lo siento", dije "helado", y nada funciona.
Daha önce hiç çalışmadığım gibi ders çalışıyorum.
He estado estudiando como nunca antes.
Çünkü daha önce hiç ders çalışmadım.
Porque nunca antes había estudiado.
Daha önce aynı günde hiç üç tane iyi şey başımıza gelmemişti.
Nunca nos han pasado tres cosas buenas el mismo día.
Hayatım boyunca bunu hiç söylememiştim.
Nunca he dicho esto antes en mi vida...
Axl. Ünlü bir astronot olan babandan hiç haber var mı?
Axl, ¿ alguna noticia de tu papá, el famoso astronauta?
Şansımız hiç bitmeyecek mi?
¿ Nunca terminará nuestra suerte?
Axl çok çaresizdi ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı.
Axl estaba tan desesperado, que hizo algo que no había hecho nunca.
Hayatım boyunca bir sınav için hiç bu kadar sıkı çalışmadım.
Nunca estudié tanto para un examen en toda mi vida.
Daha fazla gururlandığımı hiç hatırlamıyorum.
No creo haber estado más orgullosa nunca.
Seni hiç anlamıyorum Frankie.
No te entiendo para nada, Frankie.
Market alışverişi hiç benim işim olmadı.
Nunca ha sido mi trabajo comprar víveres.
Hiç konuşmuyor. Nasıl döneceksin?
Nunca habla. ¿ Cómo regresarás?
- Hiç hile yapmam. Hiç!
- Nunca engaño. ¡ Nunca!
Hayır değiller. Hiç kimse beş kapı Golf GTI istemiyordu.
No, no lo son, nadie quiso jamás un Golf GTI 5 puertas
- Bu hiç iyi değil.
- Eso no mejora...
En büyük üç araba gibi Hiç düşünülmemiş ve icat edilmiş.
Como los tres autos más importantes jamás concebidos e inventados
- Hiç düzgün sürüklenemedim.
Nunca he sido capaz de derrapar apropiadamente
Hiç düzgün sürüklenmeyi başaramadım.
Nunca he sido capaz de derrapar apropiadamente
Hiç kolu yok...
El no tiene brazos, en absoluto
- Bu hiç hoş olmadı, dostum.
- No está bien, tío.
Craig'in hiç kız arkadaşı olmuş muydu?
¿ Alguna vez ha tenido novia Craig?
Benim çocuklarım bunu hiç anlayamadı.
Mis chicos nunca han entendido eso.
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şeye 82
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şeye 82
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177