Konuşur translate Spanish
3,568 parallel translation
Kıçından konuşur.
Él habla con su culo.
Bu konuyu konuşur muyuz acaba?
No creo que podamos hablar sobre esto.
- Bizim kızla sen konuşur musun?
¿ Puedes hablar con ella?
Benim için konuşur musun onlarla?
Oye, oye, ¿ quieres hablar con ellos por mí?
Polisle konuşur konuşmaz beni çağırmalıydınız.
Deberías haberme llamado en cuanto hablaste con la policía.
Hayatını biriyle paylaştığın zaman onunla konuşur, onunla düşünüp tanışır kararlarını onunla beraber verirsin. Ona karşı sadık olursun.
Cuando estás compartiendo tu vida con una persona, hablas con ellos, piensas con ellos, tomas decisiones con ellos, eres leal a ellos.
Konuşur muyuz?
¿ Podremos hablar?
Benimle konuşur, ne yapacağımı açıklamaya çalışırdı.
Me hablaba, quizá me ayudaba explicándome qué hacer.
Benimle konuşur.
Hablará conmigo.
Megan Stevens ile konuşur konuşmaz gelirim.
Volveré en cuanto hable con Megan Stevens.
Onun minimum miktarını getirirsen seninle konuşur.
Si pudieras pagar su mínimo se sentaría contigo.
Davranışlar, kelimelerden daha sesli konuşur.
Bueno, los hechos dicen más que las palabras.
Ama eğer gelmezsen, insanlar konuşur ve senin için isteyeceğim son şey insanların, "Kocası gitmiş, zavallı kız" diye düşünmeleri.
Pero si no estás ahí, la gente hablará, y lo último que quiero para ti es que te conozcan como la pobre chica a la que su marido abandonó.
Bilirsiniz, hareketler kelimelerden daha yüksek sesle konuşur.
Ya sabe, los actos dicen más que las palabras.
Peder böyle konuşur mu hiç?
¿ Es así como habla un sacerdote?
Kocanız Korece okur veya konuşur muydu?
¿ Su esposo leía o hablaba coreano?
Onunla konuşur musun?
¿ Habla usted en su nombre?
Onunla konuşur konuşmaz sadece iki hafta içinde gönderilirsin.
Después de que se lo digas te botará en dos semanas.
Bağırarak konuşur musun?
¿ Podrías alzar un poquito la voz?
Anne, burada çalışmaya başladığından beri kamyon şoförü gibi konuşur oldun.
Ma, pareces un camionero desde que empezaste a trabajar aquí.
Christina'da çok konuşur.
Christina también es muy ruidosa.
Bu işi batırırsak yarın herkes bizi konuşur.
Si arruinamos esto, toda esa gente hablará de ello mañana.
Penelope, benimle konuşur musun?
Penélope, ¿ puedes simplemente hablarme?
Başına silah dayanan herkes Meryl Streep gibi konuşur.
Todos parecen Meryl Streep con una pistola en la cabeza.
Halk konuşur, hükümet dinler.
La gente habla y el gobierno escucha.
İnsanlar benimle rahat konuşur.
La gente se abre conmigo.
Evet, karılar hep konuşur.
Sí, las putas lo cuentan todo.
Bütün tanklar konuşur.
Todos los tanques hablan.
Bazen insanlar, yabancı biriyle daha rahat konuşur.
A veces la gente se siente más cómoda hablando con extraños.
O hâlde bunu yiyince sızıp kalır mısın, yoksa Tanrı'yla konuşur musun?
Entonces, ¿ no puedes tener visiones o hablar con Dios si comes uno de esos?
Ve kendini bırak sadece konuş benimle konuştuğun gibi çok bilmiş çocukla konuşur gibi.
Después olvídalo y solamente habla, como si estuvieras hablando conmigo el chico de la boca inteligente.
Ona yaptıklarımızdan sonra bizimle konuşur mu sizce?
¿ Creen que hablará con nosotros luego de lo que le hicimos?
Bizimle konuşur.
Hablará con nosotros.
Ama benimle bir daha konuşur mu, onu bilmiyorum.
Yo no estoy segura de que ella querrá hablar conmigo otra vez.
Ama neredeyse LAPD'deki herkes gizli iş konularını sevgilileriyle konuşur. Evet.
Pero casi todos en la Policía discute asuntos confidenciales... con sus compañeros de vida.
Ölü olandan konuşur gibi bir halim mi var?
¿ Parece cómo si estuviera hablando sobre un muerto?
Her şey hakkında konuşur hiçbir şeye fazla şaşırmaz. Ama oral seksin onun için bu kadar belki de öyleydi bilmiyorum ama onun için bu kadar uzak bir şey olması çok şaşırtıcı.
Él hablaría de cualquier cosa, y nada lo impresiona, pero es increíble pensar que el sexo oral era algo que- - tal vez lo era, no sé- - pero es increíble pensar que... que eso era algo que era tan
Sürekli bu konuyu konuşur dururdu. "Sarah'ın kızıl saçları olması ne kadar da tuhaf."
Ella seguía y seguía acerca de cuán extraño es que Sarah tenga el cabello rojo.
Yüksek sesle konuşur musunuz?
¿ Puede hablar más alto?
Onunla pek konuşur musun?
¿ Hablas mucho con él?
Martha'ya en iyi kekimizi götürür, durumuzu açıklarız. Ve belki de... Bizimle konuşur.
Podemos llevarle a Martha nuestra mejor tarta, explicarle nuestra situación, y tal vez... ella nos corresponda.
Ve belki de... Bizimle konuşur.
Quizás ella hable con nosotros.
Onunla sık konuşur muydun?
¿ Hablabas con él a menudo?
- Kanıtla. Teknik ekiple konuşur konuşmaz sizi arayacağım.
Te llamaré tan pronto como hable con los técnicos de Operaciones.
Beni yakalarlarsa konuşur muyum sanıyorsun?
¿ Crees que si me atrapasen, yo hablaría?
Sen konuşur, koşuşturur ve eve sokak hayvanları getirirsin...
hablas y das vueltas y traes vagabundos...
Onunla konuşur musun lütfen?
¿ Podrías por favor... hablar con ella?
- Bugün onunla konuşur musunuz?
¿ Hablarás con él hoy?
Daha açık konuşur musun?
Lo siento, ¿ otra vez?
Biraz yavaş konuşur musunuz?
¿ Podría hablar un poco más despacio?
- Barmenle herkes konuşur.
Todo el mundo habla con el camarero.
konuşuruz 96
konuşurum 24
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuyorum 38
konuşurum 24
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuş benimle 497
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16