English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Ne yapacaksın ki

Ne yapacaksın ki translate Spanish

475 parallel translation
Ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué quieres con ese tipo?
Poliste ne yapacaksın ki?
¿ Para qué quieres a la policía?
İhtiyacın yoksa ne yapacaksın ki?
¿ Por qué si no los necesitas?
- Ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué va a hacer?
- Onun parasını ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué nos importa su dinero?
Ne yapacaksın ki? Orada biraz eğlenmeyi düşün. .. yani biraz konuşmaya bak..
Entretenla mientras puedas, y habla, no dejes de hablar.
Ne yapacaksın ki?
¿ Hacer qué?
- Ne yapacaksın ki?
- ¿ Haciendo qué?
O kâğıtla ne yapacaksın ki?
¿ Cómo obtuvo esa carta?
Sen ne yapacaksın ki, kendine ait bir bölüm mü istiyorsun?
¿ Qué pretendes, un capítulo para ti solo?
İyi de Anthony, burada ne yapacaksın ki onunla?
Pero ¿ qué vas a hacer con eso aquí, Anthony?
Sen ne yapacaksın ki parayı?
¿ Para qué lo necesitas?
Burada ne yapacaksın ki?
¿ Qué va a hacer aquí?
Bundan başka bir şey yok değil mi senin için? Zaten yeterince oğlun var. Daha fazlasını ne yapacaksın ki?
- Eso era lo único de lo creía que ya tenías bastantes.
Orada ne yapacaksın ki?
¿ Para hacer qué?
Ne yapacaksın ki?
¿ Qué más vas a hacer?
Ne yapacaksın ki 10 dolarla?
¿ Que harias tu con 10 dolares?
O muhteşem güzellik, senin gibi aptal topal ihtiyar bir salakla evlenecek! Ne yapacaksın ki onunla?
Quiero ver qué es qué es lo que eres capaz de hacer con ella.
- Onunla ne yapacaksın ki?
¿ Qué demonios hará con él?
O zaman ne yapmam gerektiğini söyle. - Daha ne yapacaksın ki?
Entonces me dices lo que debo hacer.
Ne yapacaksın ki Tonto?
Ahora dime, que vas a hacer, Tonto? Quieres meterte en mi território?
İşi ne yapacaksın ki?
¿ Para que quieres un trabajo?
- Hem eve gidip ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué vas a hacer en casa?
- Ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué vas a hacer al respecto?
Clark, çekiçle ne yapacaksın ki?
¿ Para qué quieres un martillo?
Ne yapacaksın ki onu?
¿ Para qué lo necesitas?
Ne yapacaksın ki? Kendi bebek partisinde hamile bir kadını canını mı sıkacaksın?
¿ Discutirás con una embarazada el día de su fiesta?
Ne yapacaksın ki? Kendi bebek partisinde hamile bir kadını canını mı sıkacaksın?
ṡDiscutirás con una embarazada el día de su fiesta?
Tüfekle ne yapacaksın ki şimdi?
¿ Para qué quieres un rifle ahora?
" Bununla ilgili, ne yapacaksın ki?
"¿ Y qué vas a hacer?".
- Ne yapacaksın? - Bunu, ki en sonunda... -... kendi mavi alevinin dumanını görebilecek.
Que al fin pueda ver el humo de su propio fuego cuando al hogar regrese.
- Diyorum ki, haberi sürdürmek için ne yapacaksın?
- ¿ Qué usarás como continuación? - ¿ Qué continuación?
- Ne yapacaksın ki?
- ¿ Qué vas a hacer?
Fakat ben sanıyorum ki ne yapmak zorundaysan, onu yapacaksın.
Pero supongo que tienes que cumplir con tu deber.
Diyelim ki ilk seferinde harika oldu... Ve yine birebir aynı şekilde olmasını istedin. O zaman ne yapacaksın?
Supón que sacas algo grande un vez... y quieres repetirlo igual luego ¿ Qué haces entonces?
Pekala, diyelim ki öldüreni biliyorum, ne yapacaksınız.
Supongamos que le digo que sé quién le mato. ¿ Qué haría?
Golf sopası alıp, ne yapacaksın ki?
¡ Devuélvelos!
- Ne yapacaksınız ki?
- ¿ Pero para qué?
Adını da değiştirmeyeceksin, sinema yıldızı da olmayacaksın sadece ben sana ne diyorsam onu yapacaksın ve ben de sana diyorum ki : Ben Aldo Vanucci'yim ve bununla gurur duyuyorum ve bunu tüm dünyaya da haykıracağım.
Ni cambiarás de nombre, ni serás estrella de cine harás lo que yo te diga, y te digo esto yo soy Aldo Vanucci y estoy orgulloso y lo gritaré ante el mundo.
Peki, bu konuda ne yapacaksın? Niye burada dikilip duruyorum ki?
Entonces, que?
Onunla ne yapacaksın ki?
Está bien, ¿ pero que vas a hacer con eso?
Bunlarla ne yapacaksınız ki?
¿ Para qué quiere todo esto?
O kadar kaba bir kızsın ki şu andan itibaren ne söylersem yapacaksın.
Eres una niña extraordinariamente descortés... Aquí se va a hacer exactamente lo que digo
Ne diye yapacaksınız ki?
Entrevistar, ¿ para qué?
Pao buna izin vermez. neden kızıyorsun ki? O deliyi ne yapacaksın!
Pao no lo permitirá, ¿ por qué enojarse?
Ne yazık ki canlı kümes hayvanlarıyla yolculuk yapacaksınız.
Pero tendrá una incomodidad. Viajará con un cargamento de gallinas.
Ne yapacaksın ki?
¿ Qué vas a hacer?
Ve bu da demek oluyor ki ne söylersem, ne zaman söylersem, nasıl söylersem, onu yapacaksın.
Significa que va a hacer lo que le diga y cuando se lo diga.
Yatağı ne yapacaksınız ki!
No las necesitan.
Evet bu kötü bir sistem, ama ne yapacaksınız ki?
Sí, es un sistema pésimo, ¿ pero qué va a hacer uno?
Bay Poirot, biliyorum ki elinizden geleni yapacaksınız ama lütfen Philip'e göz kulak olun. Her ne olursa olsun.
Sr. Poirot, ya sé que hará todo lo que esté en su mano pero por favor se lo pido, no pierda de vista a Philip pase lo que pase.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]