O kadar iyi translate Spanish
6,840 parallel translation
Ve, hey, ne kadar çok, o kadar iyi.
Y, oye, cuantas más mejor.
Beni o kadar iyi tanısaydın hiç havamda olmadığımı da bilirdin.
Si me conocieses tan bien, sabrías que no estoy de humor.
Ya o kadar iyi değilsem?
¿ Y si ni siquiera soy buena?
- Bu konuda henüz o kadar iyi değilim.
Todavía no soy buena en eso.
Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi.
Cuanto menos sepas, mejor.
Bunu ne kadar çabuk kabul ederseniz o kadar iyi olursunuz.
Y creo que cuanto antes lo acepten, mejor será para ustedes.
O kadar iyi değil.
Sí que pasa.
Ona ne kadar öğretirsen, o kadar iyi olacak.
Cuanto más le enseñes, mejor será.
Ne kadar çılgınca, o kadar iyi.
Mientras más loco mejor.
- Ne kadar az şey bilirse o kadar iyi.
Cuanto menos sepa, mejor. Hagámoslo.
- Ne kadar çabuk o kadar iyi, tamam mı?
Cuanto antes mejor, ¿ vale? - Gracias. - De verdad contamos contigo.
Onu o kadar iyi tanımıyordum ama yine de üzüyor.
No la conocí tan bien. Pero igual duele.
Ne kadar erken farkına varırsan o kadar iyi.
Cuanto antes te des cuenta de eso mejor.
O kadar iyi bir yalancı değilsin.
No eres muy bueno mintiendo.
Doğru. Görünüşe göre o kadar iyi düzeltmemişler.
Bueno, obviamente no te lo arreglaron lo bastante bien.
Nasıl bir örneksin Işinizde o kadar iyi iş çıkardınız ki.
como eres un ejemplo, has estado haciendo muy bien tú trabajo.
- Ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyi.
- Cuanto menos sepa, mejor.
O kadar iyi demek ha?
Es así de bueno, ¿ no?
Ne kadar çok, o kadar iyi.
Entre más, mejor.
Noel'e dört gün kaldı, bu yüzden ne kadar hızlı o kadar iyi.
La Navidad está a sólo cuatro días de distancia, por lo que entre más rápido, mejor.
Ne kadar rezil olursa o kadar iyi.
Mientras más sucio, mejor.
- Bizi beraber ne kadar az kişi görürse o kadar iyi.
Cuanta menos gente nos vea juntos, mejor.
Sırrı buharda, o kadar iyi ki havaya çok çabuk yayılıyor ve rüzgarın onu savurmasına izin vermiyor.
El secreto es un vapor, tan fino que se expande rápido y que ni siquiera el viento puede dispersarlo.
Sana haberim var, o kadar iyi ki beni öpeceksin.
Tengo unas noticias tan buenas que querrás besarme.
Ne kadar erken o kadar iyi.
Cuanto antes, mejor.
Antrenmanın o kadar iyi mi yoksa o kadar kötü mü geçti?
¿ El entrenamiento fue bien, o mal?
Ve ne kadar kalırlarsa o kadar iyi değil mi?
Y, oiga, cuanto más tiempo se queden, mejor que mejor, ¿ me equivoco?
Ne kadar çabuk alışıyorsun, o kadar iyi.
Mientras más pronto te hagas a la idea, mejor.
O kadar parayı koyacak bir cüzdan mesela. Kendi eşyamı kendim alabilirim canım benim. Artık iyi bir işim var.
Cariño, puedo comprarme mis cosas, ahora tengo un buen trabajo.
Dalgalar ve meltemler, adalar ve denizler... ~... yağmur ve güneşin dağları... ~... her şey o kadar iyi, her şey o kadar adildi... ~... öylesine yitip giden bendim. ~
# Neblina y brisa # # Islas y mares # # Montañas de lluvia y sol #
- Kimse o gemiyi senin kadar iyi bilmiyor.
Nadie conoce esa nave más que tú.
Sadece iyi o kadar.
¿ Eso es real? Creo que sólo es así de bueno.
Bir de işin iyi tarafına bakın beyler o kadar fazla tıklanma alacaksınız ki site içi trafiğiniz tavana vuracak.
Miren el lado bueno, caballeros... el tráfico para vuestra web estará por las nubes.
Hiçbir zaman babanızın o kadar da iyi bir kısmet olduğunu düşünmemiştim.
Nunca pensé que tu padre fuera tan partidazo.
- Felicity zeki, hoş ve güzel biri. En önemlisi de, ilk kez bir kız seninle bu kadar iyi anlaşıyor ve her zaman dediğim gibi, seni olduğun o harika kişi olarak seviyor.
Felicity es inteligente, agradable y bonita y lo más importante, es la primera chica con la que te veo, que realmente te entiende y que te aprecia por la increíble persona que siempre te digo que eres.
O bir canavar. Belki de beni düşündüğün kadar iyi tanımıyorsundur.
- Quizás no me conoces tan bien.
O modelin yatakta senin kadar iyi olması mümkün değil.
No hay manera de que ese modelo es tan bueno en la cama como tú.
Ve seni o kadar iyi tanımıyorum.
Y no te conozco muy bien.
Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi. Öyle olsun Frank.
Como digas, Frank.
Seni o kadar iyi tanıyor ki Harold.
Te conoce tan bien, Harold.
O zaman neden bu kadar iyi davranıyorsun?
Entonces, ¿ por qué eres tan buena conmigo?
son 6 aydır işsiz olan birine göre yanında o kadar para olması iyi bişey ama ikinci defada bu seni aşar danışman.
Es bueno que tu bufete haya aumentado los beneficios... más del doble en los últimos seis meses. Puedes permitírtelo, abogado.
Aslınca, Charlie ondan sonraki haftaya kadar terapi yapmaktan men edildi. O yüzden bana söylesen daha iyi.
Por cierto, Charlie está suspendido para ejercer hasta dentro de dos semanas, así que te conviene contármelo.
O kadar iyi miydi?
¿ Fue así de bueno?
Nasıl oluyor da o kadar özel eğitim almış Donanma SEAL'inden veya Komandolar arasından Los Angeles'ta yaşayan bir NCIS ajanı olan Ajan Blye bizim adamlarımızdan daha iyi bir seçim oluyor?
¿ Cómo es posible, Srta. Lange... que de todos los agentes de las fuerzas especiales... que tenemos en este país... la agente Blye, una agente NCIS que vive en Los Ángeles... fuera mejor que un SEAL de la Marina o un Ranger del ejército?
Çok kolay. Sen de Katie'e Perşembe gününü boşaltmasını söylesen iyi olur. Çünkü o zamana kadar gece vardiyasındayım.
Pero procura decirle a Katie que deje libre su agenda el jueves para una cita, porque trabajo de noche hasta entonces, y el siguiente finde estoy fuera de la ciudad.
Buradan çıkabilirsin, ne kadar iyi bir arkadaş olduğunu herkese gösterirsin, ya da işini yapan adam olursun.
Puedes enfadarte, montar un gran espectáculo sobre lo "buen" amigo que eres, o podrías ser el tío que hace su trabajo.
Dizüstü bilgisayarım ve not defterimle kafeye giderim ve takmam gereken aptal gözlüklerim vardır çünkü o kadar önemliyim ki gözlerim iyi görmeli. "
"Voy a cafeterías con mi computadora, mi cuaderno, y los estúpidos anteojos que tengo que usar porque soy muy importante y tengo que ver bien".
O kadar ölüm, zamansız mezara giren onca iyi insan.
Demasiada muerte. Demasiados hombres buenos enviados a una tumba temprana.
- Açık olmak gerekirse, birbirimizi o kadar da iyi tanımıyoruz.
- Para ser justos, no somos tan cercanos.
Hetty onun en yakın ailesi o yüzden her ne kadar iyi olursa olsun yakında buharlaşacak.
Hetty es lo más parecido que tiene a una familia... y que "esté bien" está por evaporarse.
o kadar iyi olur 16
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar param yok 29
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar param yok 29
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39