O kadar ki translate Spanish
26,049 parallel translation
Roger o kadar çok bahsediyor ki herkes biliyordur.
Hasta el cartero debe saberlo, Roger habla mucho de ello.
İçinde o kadar yoğun bir nefret var ki kendi oğlunun hayatını yok ediyorsun.
Hay tanta ira dentro de ti que usted destruir la vida de su propio hijo.
Benim yoluma o kadar çok ölü gönderdin ki.
Has enviado tanta gente encantadora a mi reino.
Geldiğin için o kadar sevindim ki anlatamam Sarah ama bu gizemli M.K. peşinde olduklarını nereden biliyordu?
Bueno, estoy increíblemente feliz de que hayas vuelto, Sarah, ¿ pero cómo sabía esta misteriosa M.K. que venían a por ti?
Onu o kadar özledim ki.
Es solo que la extraño mucho.
- O kadar iyi biri ki!
Es una tía de puta madre, ¿ vale?
- Kafamız o kadar büyük ki güneşi kapatabiliriz.
Y cabezas tan grandes que bloquean el sol. Perfecto.
Tüm yolculuk boyunca tartışmakla o kadar meşguldünüz ki birbirinize ihtiyacınız olduğunu fark bile etmediniz.
Habéis estado discutiendo todo este tiempo y no os dais cuenta de que os necesitáis los unos a los otros.
Bu kampüsteki çoğu öğrenci o kadar çok içiyor ki bira oyunları üzerine okuyoruz deseler kimse şaşırmaz.
Vale, ¿ sabes que la mayoría de los estudiantes en este campus, beben tanto que podrían ser expertos en el birra-pong?
Hiç öğrenmemeyi dilediğim o kadar çok şey var ki.
Hay muchas cosas que ojalá nunca hubiera averiguado...
Ama Judy'nin turtaları o kadar leziz ki doyamıyorum asla hadi suçla beni...
Pero los pasteles de Judy son muy sabrosos Y no puedo parar de comerlos Así que la culpa es...
Hayat o kadar zor ki kendi yatağına çıkamadın mı?
¿ La vida es tan terrible que no puedes subir a tu propia litera?
Bir saat boyunca o kadar bağlanmıştık ki.
Durante esa hora, tuvimos una conexión perfecta.
Eve taşındığıma o kadar sevindim ki.
Me alegro de haber vuelto a casa.
Yukarıda o kadar çok gey seksi dönüyor ki.
Ya sabes, tienen un montón de sexo gay ahí arriba.
O kadar ilgileniyorsun ki.
Te preocupas demasiado.
O kadar iyi gidiyordun ki.
Lo estabas haciendo genial.
Ama sen de benim kadar iyi biliyorsun ki o mükemmel değildi.
Pero sabes tan bien como yo que era cualquier cosa menos perfecta.
Aramızdaki fikir buluşması o kadar kuvvetli ki...
Ese encuentro de mente que tenemos, es tan poderoso...
Hepiniz bana o kadar çok şey verdiniz ki.
Y todos me han dado... tanto, ¿ sabes?
Kafamda o kadar ses var ki.
Sí, hay demasiado ruido en mi cabeza.
Diyorum ki prototip taraftarı olmalıyız, o kadar.
lo que propongo es que contruyamos un prototipo y ahi termina eso.
Siz var ya o kadar tatlısınız ki!
¡ Chicos! ¡ Qué monos!
O kadar sağduyulu ve doğrucu olacaklar ki öteki grup onları sonunda sinir bozucu bulacak! Yapacağın tek şey onları birbirlerine düşürmek. Füzyon patlaması yaratan fisyon tepkimesi gibi!
ellas seguro diran ser tan altruistas y eventualmente otro grupo de personas hallará a esas personas totalmente hipocritas solo les colocaremos unos contra otros es como la reacion de fision que desencadena un explosion!
Şeytan diyor ki bu kadar sorun çıkardığı için gidip o kokarcaya haddini bildir.
Estoy considerando ir y darle su merecido a ese zorrillo por empezar esto.
Koklanacak o kadar çok şey var ki.
Hay tanto que oler.
Neyse ki burası o kadar da ürkütücü değil.
Lo bueno es que este lugar no da nada de miedo.
Ethan atı o kadar özlemiş ki, bir robot at yapmış.
Ethan lo extraña tanto que construye un robot.
O kadar iyi bir menajerim ki anlaşmalar bozuluyor.
¿ Qué puedo hacer? Soy tan buena agente que los acuerdos se caen.
Sen o kadar zavallı bir mazoşistsin ki sana on tane iyi bir tane kötü söz söylesem sen o kötü sözü duyarsın.
Eres tan masoquista que podría decir diez cosas buenas y una mala de ti y solo oirías la mala.
Nick de onun gibi olacak diye o kadar çok korkuyordum ki...
Siempre tuve miedo de que Nick acabara como él y que yo...
O kadar iyi niyetli, aklı başında ki ne kadar çekici olduğunun farkında değil sanki.
Es muy simpática y muy sencilla... Tú no sabes lo atractiva que es.
Cildin o kadar yumuşak ki, sanki bir bebeği öldürüp cildini çalmışsın.
Tu piel es suave que parece que desollaste a un bebé para tenerla.
O da'Evet'dedi. Sonra ben onu bulup telefonumu alana kadar birçok aşağılık şey söyledi. Şu an korkum şu ki, eğer insanlar internet geçmişimi görürlerse o mesajların hepsinin benden geldiğini sanacaklar!
y cuando lo atrape, él ya habia envio textos crueles desde mi fono y me preocupa que las personas vean mi historial y piensen que fui yo!
O kadar sarhoş olacak ki farkı anlamayacak.
Bebió tanto que no lo notará. Nos vemos, Richie.
Efsaneye göre hafızası o kadar sağlammış ki asla unutmazmış.
La leyenda cuenta que su memoria es tan vasta que jamás olvida.
Her şeyi bir kenara atmana izin vermeyi o kadar çok isterdim ki ama yapamam!
Y por mucho que me gustaría dejar que lo echases todo a perder, ¡ no puedo!
Seni bir araya getirmeye o kadar daldım ki sana nasıl sesleneceğime karar vermedim.
Estaba tan sumido en atar cabos que no había decidido cómo llamarte.
Standartları o kadar yükselttiler ki bana sorsanız böyle insanların var olmadığını söylerdim.
Para aquel que se juega hasta un nivel que, Bien, si me preguntas, es prácticamente imposible de cumplir.
Hiç yapmadığımız o kadar çok şey var ki.
Muchos de nosotros nunca hacemos nada.
Her şey Boston çay partisinde başladı o kadar iyi bir şakaydı ki, tüm ülkeyi sardı.
Todo se remonta al Tea Party de Boston, una broma que molaba tanto que fundó un país.
Hatta o kadar çekiciydiniz ki daha sonra sizinle takılmak isterim.
Sí. De hecho, fuiste tan encantador, que quiero salir contigo después.
Bana o kadar sıkı sarılırdı ki ; aynen böyleydi.
Me abrazaba tan fuerte ; que era igual que esto.
O kadar soğuk ki.
Simplemente es demasiado frío.
Zihnim o kadar açık ki bir sürü kötü düşünce geliyor.
Así que, uh,
Walter, ona yapmış olduğunuz iş telifinden dolayı o kadar müteşekkir ki size ufak bir sürpriz hazırladı.
Um, Walter es muy agradecidos de lo que da oferta de trabajo, que ha preparado una pequeña sorpresa para ti.
Ona o kadar kızgınım ki tadı sabunlu şampuan gibi gelse de son butik birayı içeceğim. - Ne yapıyorsun?
Me tiene tan cabreado que me voy a beber la última cerveza artesanal, aunque sea tan densa como el champú.
Bu bok çukurunda o kadar uzun zaman kaldım ki artık dışarı çıkmaya karar verdim.
He estado atrapada en este agujero de mierda demasiado tiempo. He decidido salir.
O kadar çok saldırıya uğradık ki...
Ha sido atacado tantas veces que...
Çağdaş toplumda yaşayan kadınlar olarak o kadar ağır bir yük taşıyoruz ki.
Y qué carga tan pesada soportamos las mujeres en la sociedad contemporánea.
Şu an o kadar mutsuz ve küçük hissediyorum ki.
Y me siento tan triste y pequeña ahora mismo.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19