Olaya bak translate Spanish
647 parallel translation
Olaya bak, hala yataktaymış!
"¿ Qué dices sobre eso? ¡ Ella todavía está en la cama!"
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
Subimos hasta Tullock. ¡ Y por Dios que encontró al zorro y por Jesucristo que lo cazó!
Olaya bak.
Señorita.
Olaya bakın, beni kovuyorlar.
- Adivinen a quién desalojan.
Böyle bir yerde olan şu olaya bak.
¡ Hacer eso en un sitio como éste!
22 yıldır Noblart'ın yanında çalışıyorum ve şu olaya bak!
Hace 22 años que estoy al servicio de Noblart. ¡ Y ahora mira!
Olaya bak.
¡ Maldita sea!
Olaya bak!
¿ Qué te parece eso?
Addis Abeba'daki şu olaya bak.
Mira esta noticia de Addis Abeba.
Olaya bak.
Es curioso.
Şu andaki durumuna göre olaya bakıldığında ve bu sabah ki ifadeye dayanarak sanığın, olanlardan sorumlu olmadığı açıkça görünüyor.
En vista de la situación actual y el testimonio presentado esta mañana es evidente que la acusada no tuvo responsabilidad alguna por sus acciones.
Bazıları olaya olumlu bakıyor, bazıları olumsuz.
A algunos les parece bien, a otros no.
Ben olaya böyle bakıyorum.
Así es como yo lo veo :
Olaya bir de benim tarafımdan bakın.
Vamos a mirar el asunto desde mi punto de vista.
Bak askim, bu deli saçmasi isi çözeceksem... olaya öyle ya da böyle karismis herkesle baglantimi korumaliyim.
Porque, amor mío, tengo que estar en contacto... con los cabos sueltos de este confuso asunto si quiero encontrarle sentido.
- Arkadaşlar, bende olaya şöyle bakıyorum.
- Bueno, yo lo veo así.
- Ben de olaya böyle bakıyorum.
- Así es como lo veo yo.
Olaya şöyle bak Sadece damadı olup, gelini olmayan bir düğünden daha neşelidir.
Y si lo miras bien, es más alegre que una boda con el novio solo, sin la novia.
Olaya bir de şöyle bakın. Sen okulunu ne zaman bitiriyorsun?
Míralo racionalmente. ¿ Cuándo te graduarás y conseguirás un empleo?
- Şu anda olaya kim bakıyor.
- ¿ Quién está a cargo?
Şimdi olaya mantıklı bir bakış açısıyla bakıp Bayan McCormick'in ziyaret haklarına saygı duyarsanız.
Ahora, si sólo tomase un punto de vista más sensible... en cuanto a los derechos de visita de la Sra. McCormick.
O zaman bir de şu yönden bak olaya,
Debe darme las gracias Tendrá más oportunidades de llegar a viejo,
- Olaya yanlış bakıyorsun.
- Te equivocas, no fue así.
- Olaya çok öfkeli bakıyorsun.
- No pareces muy enfadado.
Eğer sizde televizyonun muhteşem olduğunu düşünen eleştirmenlerdenseniz olaya bir de bu taraftan bakın.
Si ustedes, como muchos críticos, creen que la televisión es horrible... lo único que puedo decirles es que deberían ponerse de este lado.
Ama Tanrı aşkına, olaya bir de bizim açımızdan bak.
Por el amor de Dios, trata de verlo desde nuestro punto de vista.
Bunca geçen zamana ve bunca olan olaya rağmen sanırım hala güzelsin, bir bakıma.
Después de tanto tiempo y tantos sucesos supongo que aún eres hermosa, en cierta manera.
Bu, bana göre, olaya biraz garip bir bakış tarzı.
Si me permite, creo que es una manera muy extraña de obrar.
- Olaya böyle mi bakıyorsun?
- ¿ Es eso lo que piensa?
- Olaya böyle mi bakıyorsun?
- ¿ Así es como lo ve?
Dosyayı kapatıyorlar. Bu Columbo olaya intihar olarak bakıyor.
Este tipo, Columbo, solo cree que es un suicidio.
- Olaya bu şekilde bakılabilir.
- Supongo que es un modo de verlo. - Cállate.
Bu, olaya ilginç bir bakış açısı Bay Quiberon.
Ésa es una manera interesante de ver las cosas, Sr. Quiberon.
Evet olaya böyle bakıyorum.
Bueno eso pienso yo.
Bu profesyonel açıdan bakılırsa bilim adamlarına verilen yetki olduğunu söylese de en azından olaya ahlaki açıdan bakmak teknolojik, taktiksel, ekonomik ya da politik açıdan bakmaktan daha genel bir tutumdur. Bir anlamda bakış açısından kaynaklı...
Como especialistas, Ios científicos... deberían hablar de ello, pero más bien desde eI punto de vista moral, que es un punto de vista mucho más amplio... que un punto de vista puramente técnico, ya sea económico o político.
- Hey, bak, bu olaya dahil olmak istemiyorum.
- Mire, no quiero meterme en líos.
Olaya bir de şöyle bakın.
Mírelo de este modo.
Olaya bak, ne yaptım ki şimdi?
- ¿ Qué he hecho ahora?
Olaya farklı bakıyorum ve buradaki pek çok kişi de aynı kanıda.
Tengo una opinión y representa a mucha gente del pueblo.
- Şu olaya bir bak. Hitler Skorzeny'ye öykünerek Churchill'i kaçırmakla ilgili çok garip bir emir veriyor.
Al Führer se le ocurre la absurda idea de que imitemos a Skorzeny secuestrando a Churchill.
Olaya bir de şöyle bak.
Míralo de esta forma.
Olaya o bir insanmış gibi bakıyorsun. İnsan değildi.
Lo estas diciendo como si fuera humano y no lo era.
Baron bu olaya farklı bakıyordu, fakat fikrini kendine saklıyordu.
El barón sí tenía sus ideas al respecto, pero no expresaba su opinión.
Peki doktor, olaya benim açımdan bakın.
Tiene que mirarlo desde mi ángulo.
Lina, Bir an olaya bir de diğer yönden bak.
Lina, date la vuelta.
- Olaya şu yönden bak.
- Mira el lado bueno.
- Devon. Evet, biliyorum, Michael. Biraz dinlenmen gerekiyordu, ama olaya bir de şu şekilde bak ;
Sí, lo sé, Michael, ya te tocan vacaciones... pero considéralo así : ¿ preferirías ir a Nuevo México o a Chicago?
McAnn'le birlikte bakıyoruz olaya.
McAnn y yo.. estamos trabajando en esto
Bak, olaya hemen girmek istemiyorum.
Mira, no me quiero meter en esto ahora.
Kanıtların sırasına bakılırsa olaya karışan üç kişi var.
Oh, no hay duda sobre la secuencia de los hechos. Los tres implicados.
Olaya olumlu bak. Her şey yoluna girecek.
Mira las cosas con optimismo.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27