English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Pek

Pek translate Spanish

104,702 parallel translation
Öyle söylüyorsun ama pek de akıllıca değil.
Sí, si tú lo dices, pero no es lo inteligente.
Ekstra boğazları nasıl doyuracağımızdan pek emin değilim.
No estoy seguro de cómo exactamente vamos a poder alimentar cualquier boca de más.
Pek bir şey söylemedi, hiç söylemez zaten.
No es que dijera gran cosa, nunca lo hace.
Şu an yukarıda çok önemli bir müşterim var ve pek iyi bir zamanda sormadın bunu.
Ahora mismo, tengo esperando a un cliente muy importante y no es el momento apropiado.
Sanırım pek iyi çekmiyor.
Hola, perdón, creo que la señal no es buena.
Bence bu... Pek iyi bir fikir değil.
No... no creo que sea buena idea.
Kendisinden pek hoşlanmam da.
Solo que... no me cae bien.
- Pek bir şey yok.
No mucho.
Sam pek burada olmadığı için pek yapmadığımı hissediyorum.
Me da la sensación de que no lo hago mucho porque Sam siempre está fuera.
Kendimi pek iyi hissetmiyorum.
No me encuentro muy bien.
Şimdi sorun şu ki Dylan pek iyi bir adam değildi.
Verás, el problema, Dylan, es que no era un hombre muy agradable.
- Cinayeti itiraf etmişsin. - Dava için pek iyi değil bu.
- Has confesado un asesinato, eso no es lo mejor para nuestro caso.
Bir avukat tutmak zorunda kaldım ve pek ucuza da gelmedi.
Ah, he tenido que contratar a una abogada y no ha sido barata, así que..
Umarım varlığım size pek...
Bueno, espero que mi presencia aquí no sea demasiado...
Şahsen ben pek ummazdım.
Personalmente, yo no contaría con ello.
Pek tanımıyordum kendisini.
No la conocía demasiado.
İhtiyarın performansı pek iyi değil.
El anciano no tiene el mejor historial.
Pek sayılmaz.
Realmente no.
Pek akıllıca değil.
No es recomendable.
Onlar hakkında kimsenin pek bilgisi yok. Bizde onlara Siyah Ceketliler diyoruz.
Nadie sabe mucho sobre ellos, así que les llamamos "Blackjacks".
Çocuk tam bir saatli bomba, Ve yaşlı adam onun gibilerle uğraşma konusunda pek iyi değil.
El chico es una bomba de relojería y el viejo no tiene el mejor historial tratando con gente como él.
Şimdiye kadar pek çok kişi bu davadan seni alabilirdi.
Muchos habrían querido que ya te hubiera sacado del caso.
- Pek te küçük değiller.
- Difícilmente son menores.
Onun için pek umut varmış gibi görünmüyor.
Y no parece haber muchas esperanzas para él.
Açıkçası Pablo Escobar havalarındaki bu Dale Carnegie katakullisi ne iş? Sana pek yakışmıyor.
Y para serte franco, esta estratagema de mezclar a Dale Carnegie y Pablo Escobar es indigna de ti.
- Dostumuz ve ortağımız olan Mr. Rosenberg doğal olarak konferansının yarıda kesilmesini pek hoş karşılamadı. Bir telafi bekliyor.
- Nuestro popular y simpático señor Rosenberg seguramente quiere recuperar las pérdidas de su congreso es decir, que se le reembolsen.
Çünkü adam bir uzmandı ve ben de o tür işlerden pek anlamam.
Porque él es experto. Yo no tengo idea de nada de eso.
İyi anlıyor. Konuşma, pek yok.
Entiendo aceptable.
KGB GENEL MERKEZİ LUBYANKA Birinci Genel Direktörlük'ten buraya gelen pek kişi olmaz.
No solemos recibir gente del Servicio Secreto.
Geceleri pek uyuyamıyorum.
No duermo muy bien.
Böyle kolay vazgeçerek Kuzeydeki Kral olduğunu düşünmek pek akla yatmıyor.
Parece improbable que te convirtieras en el Rey en el Norte al rendirte tan fácil.
Zaten tek bir görüşmeden sonra pek mantıklı bir istek değil.
Luego de un solo encuentro no es algo sensato para solicitar.
Terimlere pek hâkim değilim.
No sé bien el término.
Aslında Casterly Kayası'nın artık pek bir değeri yok.
La verdad es que Roca Casterly ya no vale mucho.
- Pek iç açıcı da değil.
No es una muy agradable.
Ayrılığınız pek uzun sürmedi.
No se fue mucho tiempo.
Ben şahsen pek önemsemiyorum.
Yo no le daría tanta importancia.
Üstat Luwin'in arşivleri pek özenli değil.
Los archivos del maestre Luwin son muy exhaustivos.
Pek kendimde değildim.
No me siento como siempre.
Bunun kafa pek çalışmıyor gibi.
Este no parece muy astuto.
Pek konuşmazdı.
No decía mucho.
Pek iyi değildim.
No era muy buena.
- Ona pek benzemiyorsun.
- No te pareces mucho a él.
Burada ikimiz de pek mutluluk bulamayacağız.
Tú y yo no encontraremos mucha felicidad mientras estemos aquí.
Yüzler oyunu bana soru soran son kişi için pek iyi bitmedi.
El juego de rostros no resultó bien para la última persona que hizo preguntas.
Havaalanına giderken yolculuk pek iyi değildi ama.
El viaje hasta el aeropuerto no tanto.
Görüyorum ki pek kendinde değilsin.
Veo que no te sientes muy bien.
Buradaki kadınların çoğu ile pek ilgilenilmiyor.
La mayoría de las mujeres aquí, apenas las cuidan.
Neden kıç deliğini sorduğunu pek anlayamadım.
No sé muy bien por qué me preguntas por su ano.
Pek sayılmaz.
Apenas.
- Pek anlayamadım.
- No realmente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]