Sorum şu translate Spanish
581 parallel translation
Şimdi, sorum şu :
Mi pregunta es :
Ve sorum şu bu takviyeyi içmeyi kabul mü edersin Ya da burnundan midene doğru bir tüple mi halledelim.
La cuestión es si te acuerdas beber esta comida o te lo metemos en tu estomago a través de un tubo por la nariz.
Benim sorum şu, askerleri nasıl geçeceğiz.
Lo que quiero saber es cómo vamos a conseguir pasar esos soldados.
Öyleyse sorum şu, ölüm döşeğine yattığımda, nasıl bir insan olacağım?
Sea lo que sea, lo haces solo. Me planteo qué tipo de persona seré en mi lecho de muerte.
İlk sorum şu :
Ahora, la primera pregunta Es?
İlk sorum şu.
La primera :
Sorum şu : İşimiz bitti mi?
La pregunta es, ¿ hemos acabado?
- Sorum şu :
Bien, mi pregunta es esta.
Sorum şu : Sammy ne için koşar?
- ¿ Qué hace correr a Sammy?
Dr. Johannson, size sorum şu.
Dr. Johannson, tengo una pregunta para Ud.
Sanırım sorum şu, ne kadar ciddisin?
creo que lo que pregunto es, que tan en serio estas tu?
Şimdi, sorum şu ki bayım bunu gerçekten kullanacak mı, ne dersiniz?
Ahora, la pregunta es : Sera capaz de usarla?
Sorum şu : Zamanı gelince, kurtarılmak isteyecek misin?
Y la pregunta es... cuando llegue la hora :
Sorum şu :...
La pregunta es la siguiente :
Sorum şu...
Mi pregunta es :
Pekâlâ ilk sorum şu olacak.
Mi primera pregunta es, obviamente...
Sorum şu, ücreti nasıl ödüyorsun?
Lo que no sé es cómo puedes pagarlo.
- Evet, sorum şu ki 18 yıldır burada yaşıyorsa, neden şey konuşamıyor... İngilizce.
Mi pregunta es, si hace 18 años que vive aquí, por qué no habla... lnglés.
Sorum şu...
Una pregunta :
Sorum şu :
Mi pregunta es :
"İlk sorum şu olurdu."
"Te diré cuál es mi primera pregunta..."
Sorum şu ; ona büyük salatayı verenin ben olmama rağmen onu satınalanın sen olduğu izlenimine nereden kapıldı?
Me pregunto por qué ella cree que tú compraste la ensalada si fui yo quien se la dio.
Sana tek sorum şu emirleri yerine getirebilecek misin?
Mi única pregunta es... ¿ Puede cumplir sus órdenes?
Sorum şu, ne zaman emin olabileceğiz?
Ahora te pregunto yo, ¿ cuándo lo sabremos?
Sorum şu :
La pregunta es :
Peki esas sorum şu. Bu fosilleri oraya, kimler, niçin koyuyorlar?
Ahora la pregunta es, ¿ quién puso esos fósiles ahí y por qué?
Sorum şu... Umarım psikologlar gibi konuşmuyorumdur, ama...
Espero no parecerme demasiado a un psiquiatra, pero...
Bu tanığa birkaç sorum vardı Sayın Yargıç ama tüm asilerle yeniden savaşmaktansa -
Tenía unas preguntas que quería hacerle al testigo, Su Señoría... pero con tal de no volver a luchar contra la rebelión...
Sorum yok, Sayın Yargıç.
No, su señoría.
Neye mal olduğunu biliyor musun? Tek bir sorum var :
¿ Sabéis cual era su valor?
Ekselansları bir sorum daha var.
Su Excelencia, una pregunta más.
Toplum yapınız, yaşadığınız yerler Biliminiz. Yüzlerce, binlerce sorum var.
Su estructura social, su forma de vivir,... su ciencia. 100 preguntas, 1000 preguntas.
Bayan Osgood, amacınız tümüyle duygusal ve kadınsı zeminde sempati toplamak olabilir mi acaba? Sorum şu, efendim.
Pues sí.
- Şu konuşma hakkında bir sorum var.
En cuanto a la venta, Sr. Bookman.
Sorum şu :
- La escucho.
Ben Birleşik Devletler senatörü John Yerkes lselin, Ve size çok ciddi bir sorum var, Öyle ki ulusumuzun güvenliği vereceğiniz cevaba bağlı olabilir.
Soy el senador de EE UU John Yerkes Iselin, y tengo una pregunta tan importante que la seguridad de nuestro país puede depender de su respuesta.
Tek bir sorum var, silahını nasıl taşıyor?
Sólo hay una pregunta. ¿ Cómo porta su arma?
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
No tengo más preguntas, Su Señoría.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
No más preguntas, Su Señoría.
Bir sorum olacak. Yolda gelirken herhangi bir yerde doktoru gördünüz mü?
Quería preguntarle si vio al doctor en su recorrido.
Sekreteriniz sizinle yapacağım bir röportaj için randevu vermişti. Fransa'daki işverenler üzerine olan araştırmamız için birkaç sorum olacaktı.
Su secretaria me había citado para hoy... porque quería hacerle unas preguntas... para una encuesta sobre los empresarios franceses...
Ah şu cüppeler... Bir sorum daha var.
Estas túnicas... tengo otra pregunta.
- Başka sorum yok Sayın Yargıç.
- No más preguntas, su señoría.
Başka sorum yok Sayın Yargıç.
No más preguntas, su señoría.
Başka sorum yok Sayın Yargıç.
No hay más preguntas, su señoría.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
No hay más preguntas, Su Señoría.
- Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
- No hay más preguntas, Su Señoría.
Doktor benim sorum şu :
Doc, mi pregunta es :
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
Ya no hay más preguntas, Su Señoría.
Sayın Yargıç, başka sorum yok.
Su Señoría, no tengo más preguntas.
Şu an için sorum yok.
No tengo preguntas por ahora.