Temiz hava translate Spanish
1,765 parallel translation
Biraz temiz hava alabilirim.
Me hará bien un poco de aire fresco.
Pencereleri kırıyordu, evet, içeri temiz hava aldırıyordu.
Estaba rompiendo ventanas y dejando entrar aire fresco.
- Hava buz gibi. Evet ama temiz hava iyi gelir.
Sí, pero el aire se sentirá bien.
Oh, evet, temiz hava iyi geldi.
Ay, sí, el aire fresco me sentó de maravilla.
Bu 30 yıl içindeki son temiz hava alışın olabilir.
Quizá no vuelva a respirar aire fresco en 30 años.
Hiçbir zaman, koltuğuna yapışmış insanlardan olmadım. Güzel bir yürüyüş ve temiz hava herşeyi çözer.
De hecho, pienso mejor de pie, nunca he sido de las que permanecen sentadas... una buena caminata y aire fresco ordenan las cosas.
Bak, eğer kapıyı açtıklarında... dışarı çıkmazsan yeniden kilitler. Günün geri kalanında yemek ve temiz hava alamazsın.
Si no sales de la celda cuando abren la puerta, la cerrarán de nuevo y no comerás ni tomarás el fresco durante el resto del día.
Temiz hava.
Guarda eso. Aire.
Buraya gelmeden önce hiç temiz hava almamışım.
No estoy seguro de haber olido el aire fresco antes de llegar aquí.
Biraz temiz hava alacağız tamam mı?
Respiraremos aire fresco, ¿ sí?
Temiz hava almak istediler.
Querían un poco de aire fresco.
Kömür şirketleri de "temiz hava" planımızın uygulayıcısı.
Y tienen a las compañías mineras al frente de la campaña contra la contaminación.
Hiç olmazsa temiz hava alıp iştahımızı açtık.
Paciencia, respiramos aire fresco y nos abrió el apetito.
Biraz temiz hava almak ister misin?
- Sí, hace calor. Usted desea que el aire fresco?
- Temiz hava mı alıyorsun?
Sustituido en el aire fresco? - Sí.
Temiz hava iyi gelir.
Así podré tomar algo de aire fresco.
Ben de bir süreliğine amcamın evine kaçmaya karar verdim, biraz temiz hava almak için.
Entonces decidí escapar... NO SERVIMOS A EMPLEADOS DE SOUTH SHELL... a la casa de mi tío por un tiempo y respirar un poco de aire fresco.
Bu gece, genelinde temiz hava mevcut...
Cielo parcialmente despejado.
- Kötüyüm, temiz hava sanırım bana iyi gelmedi
- Estoy muerta. Cuanto menos nos entretengamos, antes llegaremos.
Peki ya temiz hava..
¿ Qué les parece el sitio?
Temiz hava almam lazım.
A tomar un poco de aire.
Kendimi aynen, "Tamam, dışarı çıkalım, biraz temiz hava alıp, destek gelmesini bekleyelim" gibi hissediyordum.
Entonces dije : Está bien, salgamos a coger un poco de aire y esperar los refuerzos.
Arka bahçeye çıktım, bir sigara yaktım, temiz hava almaya çalıştım, Ve "tout à coup"...
Así que fui al patio... prendí un cigarro... traté de coger aire... y tout a coup...
Biraz temiz hava almak için sahile inmiştim.
Fui a la playa a tomar aire fresco.
Kanepede oynaşırken yeterince temiz hava almış olmalısın.
Tomabas aire fresco en el sofá.
Hala yapabiliyorken çık ve temiz hava al.
Ve y respira el aire puro ahora que puedes.
Ben biraz temiz hava için pencereyi açmak istediğimde..., bunun neresi kötü?
Y cuando quiero abrir la ventana por un poco de aire fresco...
Adamın biri bakıp dedi ki : "Burası, ABD Kongresi Temiz Hava Yasası'nı çıkardıktan sonra olmuş."
Un tipo dijo "Aquí es cuando el Congreso de EUA pasó la Ley de Aire Limpio".
Temiz hava almak için hızlı bir yürüyüş.
Una caminata rápida para respirar aire fresco.
Temiz hava falan.
Un poco de aire fresco.
Aşağıdan temiz hava geliyor.
Viene aire fresco de ahí abajo.
İçeri gelen temiz hava sana yolu gösterir.
El aire fresco debería guiarte fuera.
Dikkat et temiz hava seni öldürmesin Fred.
Ten cuidado no te mate el aire fresco, Fred. Hasta dentro de unos días, Janice.
Haydi biraz temiz hava alalım. Bacaklarımız açılır.
Bien, puede que debamos... tomar un poco de aire fresco, estirar las piernas.
Ben şöyle bir temiz hava alıp geleyim.
Tomaré el aire, brevemente.
Temiz hava, yiyebileceğin kadar pişmiş balık ürünü.
Aire fresco, toda la almeja cocida que puedas comer.
Birkaç günlüğüne kasabaya uğradığı oluyor, malzeme tedariki, temiz hava falan.
Vino a la ciudad por unos días. Fue a buscarme algunos materiales.
temiz hava alacağım en yakın yer orası.
Es el único aire fresco que respiro.
Temiz hava, deniz kokusu.
Aire fresco y brisa marina.
Temiz hava almam gerek.
Necesito aire.
- Biraz temiz hava ister misin?
- ¿ Necesita un poco de aire fresco?
Belki temiz hava eksikliği biraz sersemletmiştir.
Tal vez la falta de aire fresco lo hizo sentir un poco mareado.
Şehri terk edelim, biraz temiz hava alalım.
Salgamos de la ciudad. Tomemos aire fresco.
Temiz hava aldım...
Respirando aire fresco.
Temiz hava almamıza yarıyor.
Nos da otra imagen.
Bugün cumartesi, biraz temiz hava Alırız diye düşünmüştüm.
Es sábado. Pensé que íbamos a tomar el aire fresco.
Oradaki hava temiz.
El aire allí dentro no esta contaminado.
Savunma Bakanlığı hâlâ, hava sahasının ve dinlenme yerinin temiz olduğunu bildiriyor.
El Dpto. de Defensa sigue dando libre el espacio aéreo sobre la residencia.
Hava nehrin ötesinde temiz olacak.
El aire estará limpio más allá del río.
Temiz hava... güzel.
Tú duerme.
Hava sahasının temiz olması gerekiyor.
Necesitamos permiso de Seguridad Nacional.
hava 135
havana 83
hava çok güzel 31
hava durumu 19
havalı 39
hava çok sıcak 61
hava çok soğuk 32
hava güzel 25
hava soğuk 86
hava buz gibi 22
havana 83
hava çok güzel 31
hava durumu 19
havalı 39
hava çok sıcak 61
hava çok soğuk 32
hava güzel 25
hava soğuk 86
hava buz gibi 22
hava sıcak 32
hava nasıl 16
havaya 16
havaalanı 23
havai 18
hava kararıyor 57
hava kuvvetleri 73
havaalanında 17
havalan 21
havaalanına 36
hava nasıl 16
havaya 16
havaalanı 23
havai 18
hava kararıyor 57
hava kuvvetleri 73
havaalanında 17
havalan 21
havaalanına 36
havadan 22
havada 23
hava soğuyor 23
hava saldırısı 41
havaalanı mı 16
havai fişekler 18
havamda değilim 69
havacı 17
havada 23
hava soğuyor 23
hava saldırısı 41
havaalanı mı 16
havai fişekler 18
havamda değilim 69
havacı 17