English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Ya bakın

Ya bakın translate Spanish

3,789 parallel translation
Rastlantıya bakın, kocası müşterimdir!
Sí. ¡ Qué casualidad, el marido es cliente mío!
Bana bakıyorlar ve tek gördükleri şey TV'deki o kaçık kadın ya da oğulları ve kocalarını rehin tutan adamın karısı oluyor.
Me miran, y todo lo que ven es esa señora loca de la TV o la esposa del hombre que sostiene a sus hijos y los maridos como rehenes.
Onu ikna etmeye bakın yoksa bir ceset daha olur.
Ya sea que usted le hable hacia abajo, o hay otro cuerpo.
Hey, annen ya da hasta bakıcın değilim ancak hastalığa dirençsiz kalıp ölürsen babanın bir dahaki maaş çekimi göndermeyeceğine eminim, tamam mı?
Oye, no soy tu madre, no soy tu enfermera, pero si mueres por la exposición aquí fuera, estoy bastante segura que tu padre no me enviará el próximo cheque, ¿ bien?
Bak, Ya ben ikinizin sabahlıklarını ayarlarsam?
Mirad, ¿ qué tal si añado un par de albornoces con vuestro nombre bordado a conjunto?
Bakım kayıtlarını NTSB'ye verdim bile.
Yo.. ya le di los registros a la NTSB.
Yılbaşı keyfimi kaçırmak için düzenlediğin bu berbat planı küçümsediğimi göstermek için "şunun tipe bakın ya" işareti yapıyorum.
Muestro mi desprecio por tu cruel plan de meterme la alegría navideña por la garganta haciendo un gesto que dice : "¡ Escuchen a este tipo!"
Bakın, kızarıklıklar çıkmış bile.
Ya tiene sarpullido.
Bakıcı kadın doğru söylüyordur.
Estamos seguros ya que su criada la ha identificado.
Senin için iyi, Ralphie, Hatırla bardağın dolu tarafına bak. Bir tarafın halen yaş.
Muy bien, Ralphie, reconocer tu problema ya es curativo.
Bakın üzgünüm ama birçok başka kuruma yardım ediyorum. Ve bunun yanı sıra o kadar paramda yok, ama eğer yetimhaneyi dava etmeye karar verirseniz. Yapabilirim.
Lo siento, pero ya estoy comprometido con otras organizaciones benéficas, y además, no tengo acceso a esa cantidad, pero si decidís demandar al orfanato, contad conmigo.
Şimdi bak ya o Moe'yu şovdan atarsın veya onu dava ederiz!
¡ Escuchad, o echáis a Moe del programa o le demandamos!
Öyle ki herhangi bir kadının gözlerinin içine bakıp "Doğumun nasıl bir şey olduğunu biliyorum" diyebilirim.
Tanto, que lleno de confianza, puedo decirle a cualquier mujer : "Ya sé qué se siente al parir un hijo".
Kadınların göğüslerine ve arkalarına bakıyordum. Anlarsın ya bir şeyler hissetmek için.
Y me quedo mirando los pechos de las mujeres y el trasero, ya sabes, intentando sentir algo.
Bu da yazara hâlâ bakıcılık yapacağınız anlamına geliyor.
Si es que tú y Jess ya acabaron de cuidar al escritor.
Öyle mi, bak sen. Benim için telaşlanmışsın.
Oh, esta bien, ya veo. ¿ Estas preocupado por mi.
- Kulağa nasıl geldiğini biliyorum. - Şuna bakın.
- Ya sé que suena...
Aradığın şeye aklınla bak sanki onu çoktan bulmuşsun gibi.
Mira con tu mente lo que buscas como si ya lo hubieras encontrado.
Söylemeye çalıştığı şuydu, " Bak dostum, artık çizgiyi aştın.
Estaba tratando de decir : " Mira, ya atravesaste el umbral.
Bir yayıncıya bakıcılık yapacaksın.
Estarás cuidando a un locutor.
Çocukların tenis maçıyla ilgili. Şuna bakın.
Ya sabes, ¿ los niños jugando al tenis?
Bak Nicole, sizin kampüs adres defteri gibi bir şeyiniz var mı? Ya da onun nerede yaşadığını bilebilecek tanıdığın herhangi biri var mı?
Nicole, ¿ hay algún directorio de la universidad o conoces a alguien que pueda saber dónde vive?
Şuna bakın!
¡ Ya está aquí! ¡ Lo ves!
Bakın, birkaçınız daha önce Makau'ya gitmiştir biliyorum.
Escuchen, sé que algunas de ustedes ya han estado en Macau.
Bu da demek oluyor ki ya bakım planınız onların kaçış rotalarıyla tamamen uyuşuyor.
Ahora, eso significa que la rutina de mantenimiento, siempre coincide con su ruta de escape...
Bu ülkede çok mutlu olacaksın. Göreceksin bak.
Serás muy feliz en este país, ya lo verás.
- Ya bak, birinden senin için çöpçatanlık yapmasını istemek önemli bir şeydir.
Es mucho pedirle a alguien que te busque compañía para casarse.
Bana bak tatlım burada kalıp ağzını yüzünü dağıtmayı çok isterdim ama servisimizin tamirinin bittiğini söylemeye geldim.
Escucha, cielo, me gustaría quedarme aquí y pelear contigo, pero me acaban de decir que ya han reparado la nave.
Bak sana kocaların geldiğini söylemiştim.
Ya ves que te dije que los esposos vienen.
Bak. Çekimini yap. Lanet çekimini yaptın mı, Adam?
Mira, ahí tienes tu toma. ¿ Ya tienes tu maldita toma Adam?
Bakın bayım, bu sene kış çok uzun sürdü, ve bu gübreyi toprağa atmakta zaten geciktik, ve brokolilerin de azota ihtiyacı var, yoksa hepsi ölüp gidecek.
Mire, señor, el invierno fue extra largo este año, por lo que ya vamos tarde, poniendo esa cosa en el suelo, y el brócoli realmente lo necesita ahora, o no va a estar listo a tiempo.
Bak şimdi, yakın akadaşın olduğum için bunları sana anlatıyorum ve bu işin üstüne uyuyup daha fazla kaybetmeni istemiyorum.
Bueno, escucha te lo digo porque soy tú camarada y ya no quiero que pierdas más el sueño con estás tonterías.
Edgar Allen Poe'ya bir bakın.
Intente Edgar Allan Poe.
Hayır, bakın. Bunları daha önce de konuştuk.
No, mira, ya hemos pasado por eso.
Paranın tutulduğu odanın yakınında tam da maskeli adam yukarıya bakıp kamerayı parçalamadan önce bu görüntüde sanki biriyle konuşuyor.
Sabes, tenemos este video y está cerca del cuarto del dinero y justo antes de que el tipo con la máscara de esquí mira hacia arriba y rompe la cámara de seguridad parece que hablara con alguien.
Sonra yukarıya bakıyor sanki biri ona kameranın nerede olduğunu söylüyor.
Luego levanta la vista... Es de lo más extraño.
İsa'ya bak, Tanrı'nın oğluydu ve neler oldu.
Mira a Jesús. Era el Hijo de Dios, y mira cómo acabó.
Bakıcıya ihtiyacınız vardı, değil mi?
Usted está en busca de una niñera, ¿ verdad?
Bak, ben burada Rajadi tarafındayım Baa'nın burnunun dibinden dışarıya çıktım.
Estoy aquí, del lado Rajadi. Camine desde mi casa.
Bakın, beni istemediğinizi biliyorum.
Mirad, ya sé que no me queréis aquí.
Adam olun, doğru şeyi yaparsanız... doğru kızı bulur, doğru şekilde davranırsınız. Bir şey anlatıyorum. Bakın o zaman neler oluyor.
Si eres hombrecito y haces lo correcto, encuentras a la chica indicada y la tratas como debe ser, ya verán.
Çılgın kadının biri içeri girdi Alex ve Benito'ya bakıp öteki hayatla temasa geçti ve bu uçuşta hepimizi etkileyecek büyük bir şey olacağını söyledi.
Ha entrado una loca que dice que es vidente y se ha conectado al más allá a través de los paquetes de Alex y Benito y dice que durante este viaje va a ocurrir algo muy gordo que nos afectará a todos.
Bak, biliyorum bu tamamen doğana aykırı olacak. Ve çığlık atarak kaçmak isteyeceksin... Ama gerçeği söylemek zorundasın.
Ya se que va completamente en contra de tu naturaleza y cada fibra de tu ser grita que hagas lo contrario, pero tenes que decir la verdad
Peki ya köpek bakıcınız var mıydı?
¿ Tenía ustes un paseador de perros?
Aciz insanların bakımevi bekledikleri gibi ya da köpeğin verandanın altında kıvrıIdığı gibi.
No como algún patetico humano, esperando a que aparezca ayuda. O como uno de tus perros, aullando bajo el porche.
Bak, Aidan'ın son zamanlarda değiştiğini biliyorum ama Erin'i yemeyecek ya, tamam mı?
Y Aidan. Escucha, sé que ha sido errático últimamente, pero él no va a comer de Erin, ¿ vale?
Karşılıklı kaçamak bakışlar attığınızda, yolda rast geldiğinizde ikiniz de doğaçlama olarak birbirinize kaçamak bakışlar attığınızda ilk görüşte aşkta olduğu gibi kalbinizde azalan ya da artan bir şey oluyor mu?
Cuando intercambiaban miradas, cuando se cruzan en el camino y ambos intercambian miradas espontáneamente ¿ hay algo más o menos en su corazón?
Toplanmaya başlamışsın bakıyorum.
Ya veo que has empezado a hacer las maletas.
Bak tatlım, genç bir kız olmanın nasıl bir şey olduğunu hâlâ hatırlıyorum. İkinizin etrafta yaşlı bir aşçıya ihtiyacınız yok.
Escucha, querida, aún recuerdo mis tiempos de joven, ustedes dos no necesitan ninguna cocinera como yo.
Bakıyorum da hâlâ buradasın.
Aún aquí, ya veo.
- Tamam yeter, bakın!
Ya basta. Miren.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]