Onları duydum translate Spanish
323 parallel translation
Onları duydum.
Los oí.
Sonra onları duydum.
Entonces los oí.
Dün gece onları duydum.
Esta noche les he oído.
Sakin ol, Sam, onları duydum.
Silencio, Sam, los he oído.
Onları duydum.
Los he oído.
Onları duydum.
Las oí.
- Onları duydum.
- Los oí.
- Ama onları duydum diyorum.
- ¡ Pero te digo que les escuché!
- Onları duydum Karl.
- Acabo de oírlas, Karl.
- Babam olabilirmişsin, onları duydum.
- Oí decir que quizá mi padre eras tú.
Onları duydum teğmenim.
Los oigo ahí arriba. Sin duda están en el tejado.
Kesinlikle çatıdalar. Evet onları duydum.
Sí, ya los oigo.
Onları duydum.
I los oyo.
Onları duydum!
¡ Venid, deprisa!
Ben, geceleri onların ulumalarını duydum.
Ya los había oído aullar antes.
Onları dinledim ve ağabeyinin ona bir cinayet işlediğini itiraf ettiğini duydum.
Escuché a su hermano decirle que había cometido un asesinato.
Onları konuşurlarken duydum.
Les he oído hablar de usted.
Ama haklarında bir şeyler duydum. Bil ki... Paris raporunun gücüne dayanarak onları Konstantinopol'e gönderdim.
Debe entender... que los envié a Constantinopla debido a su informe de París.
Ürünlerinin üzerine sürülen sığır sürüleri hakkında bir şeyler duydum, ve şu anda bu vadide başı boş dolaşan bir çoğu daha var, Sadece onlar başıboş değil.
Oí sobre el ganado que pisoteó sus cultivos, y hay muchos animales sueltos en el valle, sólo que no son salvajes.
Onların Nil'in sularından içtiklerini duydum, asla bizim dışımızda kimse bunu yapamaz.
Se dice que todo el que ha bebido agua en el Nilo, ya no podrá apagar su sed en otras tierras.
Onların "Cherche-Midi" dediğini duydum.
Les oí decir "Cherche-Midi".
Onların savaş kılıçlarının gökyüzünde gezinircesine şarkı söylediklerini duydum,
He oído el canto de sus espadas mientras cabalgaban por el cielo.
Neredeyse tam öldüğü anda şöyle dediğini duydum : "Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."
Casi en el momento de su muerte le oí decir, "Padre, perdónalos pues no saben lo que hacen".
Yük vagonlarına çamaşır şuyu koyacağını ve onları banliyö trenleri olarak kullanacağını duydum.
He oido que pondrá asientos en los vagones de mercancias... y los usará para trenes de cercanías.
Onları öldürürken bile gurur duydum.
Incluso mientras los mataba, me sentí orgulloso de ellos.
Onları gördüm ve duydum.
- Sí, sí. Los vi y los oí.
Bizi tuzağa düşürdüklerinde, onlar konuşurken kendi kulaklarımla duydum.
Oí cómo lo decían con mis propios oídos cuando nos emboscaron.
Onları duydum.
Les oí.
- Oradan canlı olarak kaçabilmem, bir mucizeydi. - Ve onların nasıl bağırdıklarını duydum,
Sólo escapé por milagro y oí lo que gritaban :
Duydum onları.
Las he oído.
Cocatlan'daki kadınlar hakkında bir şeyler duydum. İki haftadır da yalnızım. Onları görmek için birazcık sabırsızlanıyorum.
He oído sobre las mujeres de Cocatlán... y ya hace dos semanas que estoy solo... así que estaba ansioso por verlas.
Onlar duymadıysa bile ben duydum.
Si ellos no lo oyeron, yo sí.
Yvonne'yi aradığımda, onların yeni evini senin yaptığını duydum...
Cuando llamé a Yvonne y supe que tú construiste su casa...
Onları da duydum ve hepsi yalan.
Yo también, pero es mentira.
Hayır, onlar hakkında ne bir şey gördüm ne de duydum.
No tengo ni idea de cuantos judíos habían infiltrado a filas partisanas.
Duydum onları. Uyumuyordum.
Yo lo oí, no dormía.
Ben onların güvenilmez olduğunu duydum.
Oí que eran poco confiables.
Bunu kaynaklarımdan duydum ve onlar çok güvenilirdir.
Me lo dijo un pajarito de confianza.
Hayır, onları daha önce duydum. Bir miktar para kaybetmekten... -... hoşlanır mısın?
¿ Quieres perder un par de dólares?
Bir keresinde yanlışlıkla, sevişirken duydum onları. Kadın adama sürekli sanki adam tanrının lütfuymuşçasına sesleniyordu.
Una vez, por error, les oí haciendo el amor y ella se comportaba de forma increíble, como si tuviera un regalo de Dios.
Onların Musso'da eğlendiklerini duydum.
Mira, mi hija tiene problemas, Ben.
Onları tamamen yok ettiğimizi duydum.
Dicen que los inmovilizamos bien.
Oğlum Peter'dan onlar hakkında çok şey duydum.
Sé bastante de ellas por mi hijo Peter.
Onların silah taşıdıklarını duydum.
Son ex policías. - Oí que portan armas.
Onlarla asla karşılaşmadım. Onların zorlu adamlar olduklarını duydum.
No los conozco, pero tienen fama de duros.
Ormanın derinliklerindeydim, Birden bire onların sesini duydum.
Estaba en el bosque cuando, de repente, los oí.
- Onları duydum, efendim.
Les pude oír, señor.
Oradalar, onları duydum!
¡ Están aquí, me han contestado!
Ben hiçbir şey duymuyorum. Ben duydum onları.
Yo no oigo nada.
- Onları konuşurlarken duydum.
- Los escuche hablando.
Onları, beni nasıl döveceklerini tartışırken duydum, o yüzden ayrıldım.
Los oí discutiendo cómo iban a pegarme, así que me fui.
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35