English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Onları istemiyorum

Onları istemiyorum translate Spanish

887 parallel translation
Hayır, onları istemiyorum.
¿ Los matutinos? No, ése no es el que quiero.
- Oh, onları istemiyorum, baba.
- No las quiero, papá. - ¿ Qué son?
Onları istemiyorum, buna dayanamıyorum!
No quiero tenerlos. No los soporto.
Onları istemiyorum.
No, no los quiero. Y quédate con la música.
Hayır, hayır, onları istemiyorum.
No, no, no me gustan.
Onları istemiyorum.
No los quiero.
- Onları istemiyorum.
- No quiero que vengan.
Onları bir daha görmek istemiyorum, beni duydun mu?
No quiero volver a verlos, ¿ me oyes?
Kendi mekanınıza vardığınızda, arkadaşlarınıza söyleyin, sinekleri nasıl istemiyorsam onları da buralarda görmek istemiyorum.
Y dígale a sus amigos que los quiero ver muy lejos, porque para mí no son nada más que gusanos.
Onları bir daha görmek istemiyorum!
¡ No quiero volver a verlos!
Onları bekletmek istemiyorum.
No les quiero hacer esperar más.
- Onları görmek istemiyorum.
- ¡ No quiero verlas!
Onları böyle bir yolculuğa çıkarmak istemiyorum.
No quiero meterlos en un viaje así.
- Ölmek istemiyorum. - Getirin onları.
Tráiganlos.
Arkadaşlarımın bu işle bir ilgisi yok. Onları bulaştırmak istemiyorum.
Mis amigos no tienen nada que ver, no quiero implicarles.
Onları sadece eğlendirmek istemiyorum. Onları harekete geçirmek onları korkutmak, onları ağlatmak istiyorum.
Y no sólo quisiera hacerlos reír, quisiera conmoverlos, producirles miedo, hacerles llorar.
Onların kalbinden söküp atmak zorunda kalsam da bunu istemiyorum!
No les permitiré que vivan de fantasías!
Öyle olmak istemiyorum ama çocuklar söz konusu olunca onlar için en doğrusunu yapmak istiyorum.
No quiero ser dura, pero con los niños y todo eso. Quiero hacer lo mejor para ellos,
Onların seni burada yakalamasını istemiyorum.
No quiero que te encuentren aquí.
Ben onların beni hiç bir yerde yakalamasını istemiyorum.
No quiero que lo hagan en ningún sitio.
Onların yalnız başlarına bir şey başlatmalarını istemiyorum.
No les pido que lo hagan solos.
Onları istemiyorum! Canım yapmamalısın.
¡ No le quiero!
Onları burada istemiyorum.
No los quiero aquí.
Çünkü onları başına saracağım ve onun incinmesini istemiyorum.
Porque haré que se arrepienta. No quiero que a ella le ocurra nada.
Aileyi rezil etmek istemiyorum ama onlar babamın...
No quiero deshonrar a la familia pero ellos son... de mi padre...
- Onların beni görmesini istemiyorum.
- No quiero que ellos me vean así.
Menzile girmeden önce onları korkutmak istemiyorum.
No quiero ponerles sobre aviso hasta que estén cerca.
Onları terk etmek istemiyorum.
No deseo dejarlos.
Onları birlikte istemiyorum.
Prefiero que vengan.
Bunu onların önünde konuşmak istemiyorum. Ama bütün bunu onlara parasız vermen çok mantıklı olacaktır.
No quiero hablar de esto delante de ellos pero sería un gran gesto darles esto sin cobrarles nada.
Onların hiçbirini istemiyorum!
¡ No quiero a ninguno!
Onları görmek istemiyorum.
No quiero verlos.
Bak, ateş etmek istemiyorum ta ki onlar ateş edene kadar.
Nada de disparar.
Savaşın sonlarına yaklaştığımız şu günlerde... onların bir kurban gibi gönderilmelerini istemiyorum.
No puedo soportar que esos chiquillos, ya al final sean llevados al sacrificio.
Şey... ben... ben onları istemiyorum.
- No las quiero.
Gereksiz sesler istemiyorum, onları seçebilmeyi istiyorum...
Yo no querría oír sonidos inútiles.
- Onları burada istemiyorum.
- No las aceptaré aquí.
- Onları burada görmek istemiyorum!
- ¡ No las aceptaré aquí!
İngilizce! İngilizce! Onların duymasını istemiyorum.
En inglés para que no se enteren.
Onları korkutmak istemiyorum.
No quiero asustarlos.
Onları sevmiyorum ve işbirliği yapmak da istemiyorum.
A mí no me harán reir ni me las tocarán.
İnsanların bulunduğu bir yerde yaşamak istiyorum. Senin o samimiyetsiz, kendini beğenmiş iyilik meleği izci arkadaşlarının hiçbirini istemiyorum. ... kahveleri de korkuları da onların olsun.
Quiero estar donde se vive de verdad y no con esos evasivos Boy Scouts bienhechores y su café caliente y sus pies fríos.
Onları tanımıyorum. Tanımak da istemiyorum.
No los conozco, ni quiero.
Benim sadece oğullarım var ve onları kaybetmek istemiyorum.
Y yo sólo tengo a mis hijos y no quiero perderlos.
Onları ağlatanın gaz odaları olduğunu söylemek istemiyorum.
No por las cámaras de gas.
Onların meseleleriyle daha fazla uğraşmak istemiyorum.
Me hará el favor de decirles que no tengo ninguna intención de continuar ocupándome de sus intereses.
Onları bir daha görmek istemiyorum.
Y que no quiero volver a verles más.
Onları daha fazla görmek istemiyorum.
No quiero verlos nunca más.
Kimsenin onları o şekilde görmesini istemiyorum. Asla.
No quiero que nadie los vea como están ahora.
Gerçekten de. Gerçi dini karlardan konuşmak istemiyorum... 23 manastır olsa bile ama onlar sivil hükümetlerin.
En efecto, pero no me refería a los beneficios eclesiásticos,... aunque sean veintitrés abadías.
Onları asla bir daha görmek istemiyorum!
¡ Y que no los vea más!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]