English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Onların

Onların translate Spanish

82,537 parallel translation
Biz onların iyiliğini istiyoruz.
Solo queremos lo mejor para ellas.
Onlara yaklaşamazsın. Peşinden sürüklediğin belalarla onların hayatını mahvedemezsin.
Nunca te acercarás lo suficiente como para que tu daño y tu caos las toque, ni por un segundo.
O iki kadın da benim için çalışırken hayatımı cehenneme çevirmişti çünkü benim onların yanında çalıştığımı düşünüyorlardı.
Esas mujeres me hacían la vida imposible porque se creían que trabajaba para ellas.
Ama yine de onların insafına kaldık. En azından ben.
Y siempre hemos estado a su merced por lo menos yo.
Onların güven meselesi üzerinde mesai harcamaları gerekse bile.
Aunque ellos necesitan trabajar en sus problemas de confianza.
Onların oraya girmesine sağlayan Chuck hatta.
Joder, si a la mitad les dio trabajo.
Onların dileklerini doğru bir şekilde yansıtan vasiyetleri olması için çalışırken bunu da uygun bir fiyata yaptı çünkü Jimmy McGill insanları hep umursadı.
Se tomó el tiempo para asegurarse de que tuvieran testamentos que reflejaran con precisión sus deseos a un precio que pudieran pagar. Porque Jimmy McGill se preocupa por la gente.
Onların ihtiyaçlarını düşünmemen.
Que esté pensando en sus necesidades.
Onların vebali üstünde.
Es culpa tuya.
Onların milyarderleri nerede?
¿ Dónde están sus multimillonarios?
Onların yanıldığını her zaman kanıtlamak zorundayım. Ama Charlotte'ta bunu yapamam. Çünkü bana izin vermeyecek.
Siempre tendré que demostrar que se equivocan y no puedo hacerlo en esta película porque ella no me deja.
Onların yerini almak için eğitiliyorlar.
Están siendo entrenados para reemplazarlos.
Onların serbest bırakılması ulusal güvenliği tehlikeye atacak.
Su divulgación comprometería la seguridad nacional.
Onların sunucularına sızması kolay değil.
Sus servidores son impenetrables.
Ancak bu hafta sonu sana ihanet ettiklerinde onların gerçek yüzlerini gördün, değil mi?
Pero te han traicionado este fin de semana, viste sus verdaderas intenciones, ¿ no?
Sence onların arasına ne girdi?
¿ Qué crees que pasó entre ellos?
Onların kullanacağı birer nesneyiz.
Somos objetos de abuso.
Onların yaşam alanını yok ediyoruz, tüm köyü radikalizme sürüklüyoruz.
Si destruimos su medio de vida, se volverán más inflexibles.
Onların ellerinde... spor malzemelerinden daha iyi silahlar olduğunu varsaymak zorundayız.
Bien, chicos. Es posible que estén muy bien armados, ¿ de acuerdo?
Yüzbaşı, bir adamla konuşmak onların geleneklerine ters.
Capitán, va en contra de sus costumbres hablar con un hombre. Me importa un carajo. Su esposo era traficante.
Evet ama onların doğru düzgün davranması gerekiyor.
Ellos son los que deberían resolver sus cosas.
İşleri berbat edenler yetişkinlerse neden onların dediği olmak zorunda?
Si los adultos son los que arruinan las cosas, ¿ por qué pueden decirnos cómo tiene que ser?
Bizim dünyamızla onlarınki arasındaki yolları biliyorsun. Güçlüsün ve sadıksın.
Bueno, te sabes toos los caminos entre nuestro mundo y el d'ellos, eres fuerte y eres leal.
Onların yaptıkları şey bu.
Eso es lo que hacen.
Evet, çünkü sen onların çocuğusun.
- Sí, pero eres su hijo.
Onların suçladığı adam masum olabilir.
El hombre acusado podría ser inocente.
Onların bu davranışlarının, senin sadakatin hakkında bazı sorular doğuracağını eminim anlıyorsundur.
Doy por sentado que entiende que su comportamiento podría generar preguntas sobre su propia lealtad.
... Geçen ay onların solisti Haddenham Yolundaki Red Lion'ın önünden bir araba çalmıştı.
El mes pasado su cantante robó un coche de afuera del Red Lion en el camino de Haddenham.
- onların esrarla bağlantısı bulamadım, Sadece menajere resmi olmayan bir uyarı verdim.
- No pude vincularlos a la marihuana, así que solamente le di al manager una advertencia informal.
- Tanrının kitabında onların başka bir adı var.
¿ Lo tiene? Bueno, ¿ cuál es, entonces?
Mantar, belki. Ama bu, Bu onların ötesinde. Can sıkıcı.
Setas, tal vez, pero eso es todo, eso es lo más lejos que llegan.
'He Loves You'onların ilk 45'liği.
"Él te ama", su primer 45.
Bugünkü davranışların onları, çıkarlarımı ve kartelin çıkarlarını tehlikeye attı.
Sus actos de hoy les han puesto en peligro a ellos, a mis intereses y los del cártel.
Belki de onlar parayı istiyordur. Hayatlarını iyileştirmek için.
Digo, a lo mejor ellas quieren el dinero usted sabe, para mejorar sus vidas.
- Sinatra'nın notları. Bir molotof kokteylinin içine sok onları.
Las notas de Sinatra que te invito a meter en un cóctel Molotov.
Bilmiyorum, annem onları itibarsızlaştırdığını düşünüyor.
Mi madre dice que son degradantes.
Sadece onları duymuyor ya da görmüyorsunuz diye bunların gerçek olmadığı anlamına gelmez.
Solo porque no puedas verlos o escucharlos no significa que no sean reales.
Jason Blossom'un kaybolduğu sabah Sweetwater Nehrinde olduğunu ve Archie'nin de orada olduğunu onların orada beraber olduklarını bilmiyor. "
podrían haber estado allí juntos ".
Onlar bir motorsiklet çetesi. Kasabanın güney kısmında takılırlar.
Son esta banda de moteros que se mueven mucho por la zona sur del pueblo.
Onlar en iyi arkadaşların değil mi?
¿ No son tus mejores amigas?
Onları o kadar iyi tanımıyorum. Adamın nerede olduğunu hiç bilmiyorum.
Y ya te digo que no sé dónde está él.
Onlar ne yaptığını biliyor ya.
- Ya, la ley. Sí, saben lo que hacen.
Lütfen, sadece onları bu işe karıştırmayın.
Pero, por favor, no los involucren a ellos.
Onları duymuş olmalısın.
Podrías haber oído hablar de ellos.
Onları açık artırmada satarsın.
Pueden subastarlos. Para las Viudas y Huérfanos de la policía.
İşte onlar, bayanlar ve baylar Kız kardeşlerinize sahip çıkın!
¡ Encierren a sus hijas!
Woolworths'dan onların ilk plağını onun için gidip almıştın.
Si tú lo dices.
- Onları hiç denedin mi? - İngiliz kahvaltısının bir parçası olarak.
- Solo como parte de un desayuno inglés.
O grubun plağının televizyonda çalınmasını yasaklamak için onları tehdit etmişti. Bunu Spender yapmış olabilir mi?
Ella amenazó con que el disco del grupo estaría prohibido en la televisión.
Onların albümünün adında var.
Está ahí, en el título de su nuevo álbum.
Ne yaşadıysa orada onları bulacaksın.
Lo que llevas contigo es lo que encuentras allí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]