Çok uzun değil translate Spanish
555 parallel translation
Çok uzun değil.
No mucho.
Paul, Whitey'den çok uzun değil yani ona ateş ederken ya avizeden sarkıyordu ya da sandalyeye çıkmıştı.
Paul es sólo un poco más alto que Whitey así que debió estar colgado de la araña al dispararle o parado en una silla.
Çok uzun değil, hem de emniyette olurum.
Durante ese tiempo... Estaré protegido.
Kış çok uzun değil mi?
El invierno es muy largo, ¿ verdad?
Çok uzun değil.
No, no mucho.
- Çok uzun değil mi?
- ¿ Que no estamos tan lejos?
- Ne kadar kaldın? - Çok uzun değil.
- ¿ Cuánto tiempo te quedaste?
Tabii, çok uzun değil.
Claro, no es muy largo.
- Hayır, çok uzun değil.
- No, no por mucho más.
Çok uzun değil.
No, poco.
Deniz eri Mills hizmetinizde, efendim hiçbir çalışma saati çok uzun değil, hiçbir iş çok zor değildir, efendim.
Marinero Mills para servirle. No hay tarea larga, no hay trabajo duro.
Ama sence de çok uzun değil mi?
Pero es un poco largo, no crees?
Genelde, çok uzun değil.
No mucho, habitualmente.
Beş dakika çok uzun değil.
Cinco minutos no es mucho tiempo.
- Çok uzun değil.
- No mucho.
Çok uzun değil.
No es muy alto.
İkinci sahne olmayacak, hem çok uzun hem de çok iyi değil.
Omita el segundo acto. Es demasiado largo y no muy bueno.
Çok uzun zamandır bizimlesin, değil mi?
¿ Cuántos años lleva aquí?
Çok uzun yoldan geldiniz, değil mi, Teck?
Has recorrido un largo camino ¿ verdad Teck?
Çok uzun bir zaman değil bay Gordon.
No mucho. Señor Gordon.
Wilma, sen ve ben uzun zamandır birbirimize çok yakın olduk, öyle değil mi?
Wilma, hace mucho tiempo que tú y yo tenemos una relación íntima, ¿ verdad?
Ayrıca orası çok kalabalık değil ve daha uzun sohbetler yapma imkanımız olur.
Además, el 1 no está tan lleno y podríamos tener largas conversaciones.
Çok uzun zaman önce gibi geliyor, öyle değil mi?
Parece que hubiera pasado mucho tiempo.
Bu gidişle çok uzun sürmeyecek, öyle değil mi?
A ese paso no van a durar mucho, ¿ verdad?
Oh, cok uzun değil umarım kaptan Bascow
No mucho. Eso espero. ¿ Capitán Barstow?
- Uzun zamandır mı bekliyorsunuz? - Çok değil.
¿ Os he hecho esperar?
Bu emrivakiyi çok uzun zaman önce yaptınız, değil mi?
Tú te libraste hace mucho, ¿ eh?
Ama çok uzun süreliğine değil.
Por poco tiempo.
- Çok da uzun bir mesafe değil.
- Bueno, no estamos tan lejos.
Çok uzun zaman önce değil, Delancey Caddesindeydim ben.
No hace mucho estaba en la calle Delancey.
Bunu bulmak için çok uzun bir yol katettin, değil mi doktor?
Ha tenido que venir lejos para encontrarla.
- Namlusu çok uzun degil mi?
- ¿ El cañón no es muy largo?
Ee, gösteri dünyasında çok uzun süre kalamadın, değil mi?
Tu no llevas mucho tiempo en el mundo del espectáculo.. ¿ No?
Sevgili Sensho ve sen, Roku çok uzun zamandır birlikteyiz, değil mi?
Bueno, viejo Sensho y tú, Roku Hemos estado juntos por un largo, largo tiempo, cierto?
Ucunda o kadar şey varken çok uzun bir süre değil.
Eso no es mucho tiempo cuando hay tanto en juego.
Eskiden Dünya böyleymiş. Çok uzun bir süre önce de değil.
Así eran las cosas en la Tierra no hace mucho tiempo.
Çok uzun sürmedi, değil mi, bayım?
No me demoré mucho, ¿ no, señor?
İki ay çok uzun bir süre değil.
Dos meses no es para siempre.
Onu görmeyeli çok uzun zaman oldu. Gözlerim de eskisi gibi değil.
Hace tanto que no lo veía, y mis ojos ya no son lo que eran.
Evet. Çok uzun zaman oldu değil mi?
... después de mucho tiempo, ¿ verdad?
Burası çok uzun zamandır senin evin değil, asi. Neredeyse 3 yıl oluyor.
Hace casi tres años que esta casa no es tuya, rebelde.
Çok uzun bir gece oldu, değil mi?
Ha sido un largo día, ¿ no?
Çok uzun süre kapalı kaldığından suyu kaynamış, değil mi?
Es salvaje. Y ha estado encerrado mucho tiempo, ¿ no?
Missouri'den buraya çok uzun bir yoldasın, değil mi?
Estás un poco lejos de Missouri ¿ no?
Müzeyi dağıtmak onlar için çok uzun sürmedi, değil mi?
Bien, no pasó mucho tiempo para desmantelar el museo, ¿ no?
Çok uzun kalmayı isteyeceğim türden bir kasaba değil.
Éste no es la clase de pueblo donde me quedaría mucho tiempo.
Doktor dünyanın sonu değil ya, diyor. Pek çok kadının meme ameliyatından sonra uzun ve mutlu bir hayat sürdürdüklerini söylüyor.
El médico dice que no es el fin del mundo que muchas mujeres viven felices así.
- Çok uzun değil.
Muy corta.
Çok uzun bir süre değil ama...
No por mucho tiempo, pero...
Çok uzun bir yürüme mesafesi değil bir Cumhuriyet askeri için.
¡ No mucho para un soldado de la República!
Öyleyse, lütfen bir uzun don. Çok komikti, değil mi? Hepinize çok özel iyi akşamlar.
Esta escuela se enorgullece por su gran historial... de éxitos escolares y deportivos...
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun bir süre 23
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
uzun değil 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
uzun değil 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56