Üzgün translate Spanish
9,918 parallel translation
Düğüne gittiğim için üzgün müydün?
Yo sí. ¿ Te molestó el hecho de que fuera a la boda?
Bunun kulağa kötü geleceğini biliyorum ama Leo'nun hasta olduğu fikriyle yaşamayı öğrendim ancak onun böyle üzgün olmasına katlanamıyorum.
Sé que esto sonará terrible, pero... He aprendido a vivir con Leo estando enfermo, pero.. no puedo vivir con él estando tan triste.
Aksine üzgün.
Ella está triste.
Dostum, daha önce Başkomiseri hiç bu kadar üzgün görmemiştim.
Ey, nunca había visto al capitán Holt tan triste.
Buraya üzgün olduğunu söylemeye gelmediğinden emin misin?
¿ Segura que no estás aquí para disculparte?
Yaptığım için üzgün değilim ama sana yalan söylediğim için üzgünüm.
No lamento haberlo hecho, pero... Lamento haberte mentido.
- Seni üzgün görmekten nefret ediyorum.
Odio verte triste.
Lütfen herkese çok üzgün olduğumu söyle.
Por favor, dile a todos que lo siento mucho.
Kevin üzgün, Holt köpürecek.
Kevin está disgustado. Holt se va a enfadar.
- Sen üzgün müsün?
- ¿ Lo sientes tú?
Onlara arkadaşları için üzgün olduğumu söyleyeceğim.
Quiero decirles que lo siento, por sus amigos.
Aslında hiç de üzgün değilim.
De hecho, no lo siento.
Her zaman üzgün hissetmek nasıl bir şey bilseniz işimde bu kadar mesafe katetmezdiniz. Öyle değil mi?
No habría llegado tan lejos en mi trabajo si fuera pidiendo perdón todo el tiempo, ¿ no creen?
Kötü bir zaman olduğunun, üzgün olduğunuzu biliyorum ama gitmenizi istemek zorundayım.
Sé que es mal momento y todos están tristes pero debo pedirles que se marchan.
Sadece biraz üzgün ve öfkeliymiş.
El solo está triste y enfadado.
Gözlerin çok üzgün bakıyordu.
Tus ojos parecían muy tristes.
El, sana ne kadar üzgün olduğumla ilgili bir düzine mektup yazdım.
Tu sabes, te escribí una docena de cartas diciendo lo mucho que lo sentía.
- Eşi bayağı üzgün.
Bueno, debería ponerse a ello. Está bastante molesta.
Ne kadar üzgün ve utanç içinde... Hayatını bağışlamam için bir sebep ver. Veremem, efendim.
Puedo decir que lo siento terriblemente y cómo estoy de avergonzado... No podría, sire.
Babam yüzünden üzgün olduğunu anlıyorum.
está disgustado por papá.
Çok üzgün olduğu belli.
Mamá, ella está triste, obviamente.
Biz insanlar üzgün olduğumuzda böyle yapıyoruz acıyı durdurmak için bir şeyler yapıyoruz.
Es lo que los humanos hacen cuando hemos estado atravesado algo triste, hacemos cosas para intentar parar el dolor.
Julie, üzgün hissetmemi engellemek için yaptığını söyledi.
Julie dijo que lo hizo para que dejara de sentirme triste.
BoJack, bu sahnede Secretariat üzgün, tamam mı?
Entonces, BoJack, en esta escena, Secretariat está triste.
Tabii. Evet, üzgün. Elbette.
Seguro, sí, triste, obvio.
Secretariat üzgün.
Secretariat está triste.
Neden üzgün değilsin?
¿ Por qué no estás triste?
Yüzünde hala üzgün, yaşamaktan bıkmış ifade mi var?
¿ Todavía tienes esa mirada ligeramente triste y cansada del mundo en la cara?
Belki üzgün olan dünyadır.
Quizá es que el mundo es triste.
Ne zaman üzgün olsan geçmişe sarıyorsun.
Siempre te pones nostálgico cuando estás triste.
Devam edemeyecek kadar üzgün müsün?
¿ Estás demasiado alterado para seguir?
"nasıl üzgün hissedilir bilmiyordum"...
"No sé cómo..." ¿ qué? Sentirme triste, sentirme...
Ailemizi mahvettiğim için ne kadar üzgün olduğumu Jo'un da bilmesini istiyorum. Ama kabul etmemiz gerek.
Entonces de verdad creo que Jo necesita saber lo mucho que lamento haber destruido a nuestra familia, pero enfrentémoslo, chicos, ¿ de acuerdo?
Şu an bu kaydı yapmak bile muhtemelen zaman kaybı. Ama Damon, Elena veya herhangi biri bu aptal şeyi bulup nasıl çalıştığını anlayabilirseniz lütfen herkese üzgün olduğumu söyleyin.
Seguro que es una pérdida de tiempo grabar cualquier cosa, pero Damon, Elena, da igual, el que lo encuentre y que se las arregle para hacer funcionar este cacharro.
Neden üzgün olayım ki?
¿ Por qué debería estar triste?
Kız üzgün.
La chica está triste.
Kız üzgün.
La niña está triste.
Onun sana yaptıkları için ne kadar üzgün olduğumu anlatmaya kelimeler yetmez.
Las palabras no pueden describir cuánto lo siento. Estoy aquí por lo que él te hizo.
Ben üzgün değilim.
Él no está satisfecho.
Asıl üzgün olması gereken kişi o.
él es el que debería sentirlo.
Hadi ama Hibino, üzgün görünüyor.
Ya, ya, Hibino-san, parece que lo siente.
İster üzgün ol ister tövbe et fark etmez, öleceksin.
¡ Hablaré! ¡ Hablaré!
Bak, yük gemisinden olanlar için üzgün olduğumu söylemek istedim.
Mira, quería decirte que siento haber perdido el carguero.
Bak, üzgün olduğunu biliyorum ama bana dönmen gerek.
Sé que estás molesta, pero me debes llamar.
Babasız bir şekilde büyüdüğün için çok üzgün.
Lamenta que hubieras tenido que crecer sin un padre.
üzgün görünüyorsun.
Pareces enojada.
Eğer ı size üzgün görmeye nefret ettiğini biliyorum.
Ya sabes que odio verte enfadada.
Bir köpeği var ve çok üzgün.
Vive en Kansas con su perro.
Korkuluk'u oynayan Ray Bolger maymunlar tarafından parçalanıyor çok üzgün ve öyle bir performans sergiliyor ki bu filme bile fazla.
Cuando, Ray Bolger, el Espantapájaros, es detrozado por los monos voladores. Y su interpretación está salida de madre, incluso para esta película.
Çok üzgün görünüyorsun.
Pareces triste.
Herkes üzgün surat yapsın.
A ver todo el mundo, poned cara triste.
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42
uzgunum 18
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42