Üzgünmüş translate Spanish
107 parallel translation
Denizaltı gemimizi batırdığı içinse üzgünmüş.
Lamenta que el submarino hundiera nuestro barco.
- Bayan Aptal Sarışın üzgünmüş.
- ¿ Ahora he de perdonarte?
- Görüşmeniz bölündüğü için üzgünmüş.
- Pero que le pareció una pena la interrupción.
Kardeşler, üzgünmüş.
Hermanos, lo siente.
Beşinci alayı merkezimize soktuğu için üzgünmüş.
Siente haber traído a la quinta legión.
Üzgün olduğunu yazmış, çok üzgünmüş.
Que lo lamenta. Que lo lamenta mucho.
Dedi ki çok üzgünmüş ve umarım onu affedebilirsinmiş.
Dijo que lo siente mucho, y que espera que lo perdones.
- Oh, üzgünmüş.
- Se siente mal.
Kıçımın kenarı üzgünmüş!
¡ Lo siente! ¡ Lo sientes, mi abuela!
Ayrıca, "bana o kadar da üzgünmüş gibi gelmiyor"...
También, "she doesn't seem all that sad to me"...
Seninle buluşamayacağı için üzgünmüş. Uçağa yetişecekmiş.
Dice que lo siente, que no podrá venir porque tuvo que viajar más temprano.
Yani, Cora ve diğer her şey için çok üzgünmüş ancak başvurunu reddetmek zorunda kalmış.
Siente mucho lo de Cora, pero ha tenido que rechazarla.
Son anlarında dedi ki, yardım gerekirse seni aramalıymışım, seninle birlikte iken değişemediği için, gerçekten üzgünmüş.
¿ Sabe? Al final, cuando estaba enfermo... cuando me dijo que la llamara si necesitaba ayuda... dijo que lamentaba no haber cambiado cuando usted vivía con él.
Yani, "üzgünüm" diye telefonuma mesaj bırakman hiç hoş değildi... Çünkü karım sordu, "Ne için üzgünmüş?"
Fue de muy mal gusto dejar ese mensaje de "Lo siento" en mi contestador porque mi esposa me preguntó :
Çok üzgünmüş.
Lo lamenta.
Dediğine göre çok üzgünmüş.
Según ella él está muy perturbado.
Annen seni sevdiğini söylüyor. Hokey konusunda da üzgünmüş.
Su madre dice que lo quiere y que siente lo del hockey.
Dedi çok üzgünmüş ama tek yol da buymuş.
Dice que lo siente, pero que era la única solución.
Kedisi ölmüş, üzgünmüş.
Su gato murió. Estaba triste.
Neden üzgünmüş ki?
Porque ser infeliz?
Sana hiç üzgünmüş gibi gözüküyor mu?
¿ Te parece que luce triste?
Sıra bendeymiş ve üzgünmüş ama bunu kendi için yapmalıymış.
Dijo que era mi turno, que lo lamentaba pero debía hacerlo... por ella.
Annem de onu, konuşmayarak cezalandırırdı, sen de öyle yaptın sanki babam derdi ki, üzgünmüş gibi yapıp, sessizliğin keyfini çıkarıyor
Lo castigaba con el silencio. Sabes lo que me decía? "Finge que estas triste y aprovecha el silencio".
Sizi hayal kırıklığına uğrattığı için üzgünmüş.
Ella siente mucho haber sido una decepción para usted.
Kızdığı için üzgünmüş ve öyle bittiği için.
Lamenta haberse enfadado y que todo terminara así.
Çocuğunu asla göremeyeceği için üzgünmüş.
Estaba apenado porque nunca vería a su hijo.
- Çok üzgünmüş.
- Lo siente mucho.
Söylediğine göre son konuştuğunda, buradan gidiyormuş ve çok üzgünmüş.
Dijo que la última vez que habló con ella, acababa de salir de aquí. Y que estaba furiosa.
"kemancının ailesi çok üzgünmüş."
La familia del violinista estaba muy triste.
Amsterdam gibi, daha iyi yanı, Amsterdam'da Anne Frank evine gidip üzgünmüş gibi davranman gerekiyor.
Es como Amsterdam solo que mejor porque no tienes que visitar la casa de Ana Franck y hacerte el triste y todo eso.
" Fakat prenses, dev ejderha onu kuleye hapsettiği için üzgünmüş.
" Sólo la princesa estaba triste, porque el dragón... la tenía prisionera en una torre.
Beni arayıp sormadığı için üzgünmüş.
Se lamenta por no llamarme.
Görünüşe göre Clegg bizimle çalışmaktan memnunmuş ve kaybettiğimiz zamanı ve masrafları karşılayamadığı için üzgünmüş.
Aparentemente, Clegg realmente disfrutó trabajar para ustedes, y él siente no poder reembolsarnos para nuestro tiempo y nuestros gastos.
Çok üzgünmüş gibi davranıyor ki insanlar ona acıyıp büyük hediyeler alsınlar.
Actúa deprimido para que le compren regalos más grandes.
Aman ne kadar üzgünmüş bu böyle.
Está triste, pobrecita!
Yaşadığı için üzgün değilmiş. Jake'in böyle bir yalancı olması nedeniyle üzgünmüş!
Ella no lamentaba estar viva sino que Jake fuera tan mentiroso.
- Yani gerçekten üzgünmüş.
- Está muy apenado.
Baban Frankie yüzünden çok üzgünmüş.
Habia algo malo con ella, Emma tu padre estaba muy molesto por lo que paso con Frankie.
- Ne için üzgünmüş?
¿ Por qué tiene que disculparse?
Neden üzgünmüş?
¿ Porque lo siente?
Buck Baker sabah erken saatte Şerifi aramış, çok üzgünmüş.
Buck Baker llamó al comisario esta mañana, estaba muy molesto.
200 bin içerdeyim ama Ben üzgünmüş!
¡ Perdí $ 200.000, pero Ben me pide perdón!
Ben üzgünmüş!
¡ Me pidió perdón!
Çok üzgünmüş fakat ameliyat tek seçenekmiş.
Realmente lo siente, pero, eh, pero la cirugía no era una opción.
- Evet, Jim üzgünmüş.
- Uy, sí, Jim lo siente.
O- - Yani hiç de üzgünmüş gibi görünmüyordu.
El sólo no parecía estar tan triste.
Tabii ben de mecburen çok üzgünmüş gibi davrandım.
Y por supuesto que tuve que actuar como si estuviera enojado.
Bir şey daha, üzgünmüş. 20 yıldır teklifini almadığı için.
Oh, y otra cosa que dijo fue que estaba arrepentida de no haber aceptado esa oferta hace 20 años.
Çok üzgünmüş.
Está nerviosa.
Sana vurduğu için üzgünmüş.
Él lamenta haberte golpeado.
Geç kaldığı için üzgünmüş.
Dice que siente llegar tarde.
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94