Şeker adam translate Spanish
286 parallel translation
- Bu Blair çok şeker adam!
- Divertido este Blaireau, eh.
"Şeker Adam". Sakıncası var mı?
"The Candy Man" ¿ Le parece bien?
Şeker adam mı?
¿ El cantante?
- Şeker Adam'ı duydun mu?
- ¿ Has oído hablar de Candyman?
- Şeker Adam.
- Candyman.
Şeker Adam.
Candyman.
"Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam..."
"Candyman, Candyman, Candyman..."
Şeker Adam mı?
¿ Candyman?
Ona Şeker Adam'dan bahset.
Cuéntale lo que sabes de Candyman.
Onu Şeker Adam öldürmüş.
La mató Candyman.
Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam... Şeker Adam.
Candyman, Candyman, Candyman Candyman Candyman.
Şeker Adam'ın ülkesi.
El territorio de Candyman.
Şeker Adam bir kölenin oğluydu.
Candyman era hijo de un esclavo.
Şeker Adam en iyi okullara gönderildi ve saygın bir toplumda büyüdü.
Candyman fue a los mejores colegios y creció entre la alta sociedad.
Zavallı Şeker Adam.
Pobre Candyman.
Şeker Adam arılar tarafından sokularak öldürüldü.
A Candyman lo mataron las abejas a aguijonazos.
- Hiçbir şey söyleyemem, yoksa Şeker Adam beni bulur.
- No puedo decir nada o Candyman vendrá por mí.
Ve Şeker Adam'ın yerini bana gösterirsen, sana bir söz veririm.
Si me enseñas dónde está Candyman, te prometo una cosa :
- Şeker Adam burada mı?
- ¿ Ahí está Candyman?
Bunu Şeker Adam mı yapmış?
¿ Y lo hizo Candyman?
Şeker Adam'ı aradığını duydum, orospu.
Dicen que estás buscando a Candyman, zorra.
Şeker Adam beni yakalayacak.
Candyman vendrá por mí.
Şeker Adam gerçek değil.
Candyman no existe.
Şeker Adam gerçek değil mi?
¿ Candyman no existe?
Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam.
Candyman, Candyman Candyman, Candyman Candyman.
Şeker Adam orada.
Candyman está ahí dentro.
Şeker Adam orada!
¡ Candyman está ahí dentro!
Helen Lyle bu efsaneye kendini çok kaptırdı. Şeker Adam'ın kimliğine bürünerek... kurbanlarını bir kanca ile öldürdü.
Helen Lyle se vuelve tan obsesionada con el mito que asume el personaje de Candyman, matando a sus victimas con un garfio.
Cabrini başkanı onun Şeker Adam olduğuna inanıyordu.
Los habitantes de Cabrini dicen que ella era Candyman.
- Şeker Adam'a inanmak mı?
- ¿ Qué sí creo en Candyman?
Şeker Adam,
Candyman,
Koskoca adam şeker çalıyor! Hadi git geri kalanını da getir.
Un hombre de tu edad y robando azúcar.
Sizi bir şeker yığınına çevirebilirim genç adam. O yüzden dikkatli olun!
Podría transformarle en un terrón de azúcar, así que cuidado.
Amerika'da 50 milyon adam etrafta dolanıp duruyor, ama bütün kadınlar, şeker dudaklı Shapiro'nun peşinde.
y todas esas damas quieren a morritos Shapiro.
- Şeker bir adam.
- La amabilidad en persona.
Reklam için 100 bin dolar harcadık, adam bize şeker getiriyor!
¿ Verdad? 100.000 dólares en publicidad, ¿ y qué nos trae?
Ayrıca bugün top şeker de yok Öfkeli Küçük Adam.
Y hoy nada de panecillos dulces señorito enojado.
Tanıştığım en salak adam sensin herhalde. Fıstıklı şeker getirmiş.
Usted es el hombre más tonto que conozco, ¿ guirlache de cacahuete?
Ah, seni tatlı adam... seni tatlı, şeker, saf adam.
Mi querido amigo, es usted muy ingenuo. No.
At üstünde iki adam yan yana giderken, bir kurşun kayadan seker, birini öldürür, öteki yaşar - sadece tesadüf.
Dos hombres cabalgan juntos. Una bala rebota en una roca y mata a uno y no al otro. Es un accidente, no un milagro.
- Ama bu şeker hastası Willis'in nasıl dört saat yaşayabildiğini açıklamıyor. Şiddete yönelik hareketleri tetikliyor. alkolik bir adam ve koliti olan bir bebeğin de zarar görmeden nasıl yaşadığını.
Pero eso no explica, porqué el diabético Willis duró horas con Andrómeda y un alcohólico y una niña con cólicos continúan sin daño alguno.
Bu şeker gibi adamı bırakıp gitmeyecektim!
¿ Para qué se lo conté todo a ese santo?
Kocamı, o şeker gibi adamı terk ettim, düzenimi bozdum.
Yo dejo a mi esposo, a ese santo, con todas las comodidades, de un inventor genial.
Bu adam şeker hastası.
Este hombre es diabético.
Hem zaten, Kaz'ı tanısaydınız onun ; hayatı, kızları ve votka içmeyi seven neşeli ve çok şeker bir adam olduğunu anlardınız.
En todo caso, si hubiera conocido a Kaz usted entendería... él era un tipo jovial, alegre, que amaba la vida, beber vodka... las chicas.
- Bu adam pek şeker.
Este sujeto es una dulzura.
Sen o şeker dükkanını soydun adamım.
Tú habrías atracado ese quiosco de ahí.
- Dikkatli ol. Küçük kızlara şeker veren türde bir adam.
Es el típico que da caramelos.
Mickey Rourke, hayattaki güzel şeylere değer veren bir adam, şeker gibi...
Mickey Rourke, un hombre que puede apreciar las cosas más finas en la vida, como el azúcar.
Televizyonda kızlarımız, yerde bir kanun adamımız fındıklarımızda şeker ve Jeffersons'da karılarımız var.
Tenemos trolas en el caño, la ley en el suelo Tenemos azúcar en nuestras nueces Y tenemos a nuestras esposas en The Jeffersons.
Bir adam için bir dağ şeker çok fazla.
Una montaña de azúcar es demasiado para un hombre.
adamlarım 38
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam deli 37
adam kim 19
adam nerede 23
adam öldü 39
adamımız o 17
adama bak 17
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam deli 37
adam kim 19
adam nerede 23
adam öldü 39
adamımız o 17
adama bak 17
adam kaçırma 35
adamı rahat bırak 23
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39
adamı rahat bırak 23
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39