Şorun translate Spanish
164,245 parallel translation
Sorun değil.
Está bien.
Konuşma, sorun yok.
No hables.
Sorun yok.
Está bien.
Sorun yok değil mi?
¿ Estás bien?
Bu bir sorun teşkil eder.
Porque entre vuestros bebés y los míos,
Sorun yok.
Oye, está bien.
Ne kadar büyük bir sorun.
Vaya pepino.
Yeterince beklersek bu sorun kendiliğinden çözülebilir.
Si esperamos lo suficiente... este problema podría resolverse solo.
- Kyle, sorun Rose.
Kyle, es Rose.
Onda bir sorun mu var?
¿ Hay algo malo con él?
Sorun şu ki bir böceği ezmenin birden fazla yolu vardır.
El problema es que hay más de una manera de aplastar a un bicho.
Pompanızda bir sorun var.
Hay un problema con tu surtidor.
Sorun yok anne.
Está bien, mamá.
Florence, sorun çıkarmaya gelmedim, yemin ederim.
Florence, no estoy aquí para causar problemas, lo juro.
Ama "Josephine Anwhistle, tekneden onca sülüğün ortasına atıldı" dersem sorun olmaz yani?
Pero si dijera : "Josephine Anwhistle ha sido lanzada a las sanguijuelas", ¿ eso te parecería bien?
- Sorun şu ki... - Ara!
- El problema es...
Hayır sen de sorun yok.
No, ustedes están bien.
Sorun birincil olmak.
Ese es el problema con ser primaria.
Sorun, kasabadaki her cenazeyi saptayamamak.
El problema es que no podemos vigilar todos los funerales en el pueblo ;
İşte bu sorun.
Ese es el problema.
Makineyle ilgili bir sorun mu var?
Algo mal con la máquina?
Mr. Deacon, bir sorun mu var?
El Sr. Deacon, que está mal algo?
Bu sorun teşkil eder mi?
¿ Te molesta?
Sorun olmaz.
Está bien.
Sorun neymiş hekim bey?
¿ Cuál es su opinión, doctor?
Sorun değil Ron.
Está bien, Ron.
Anladım da sorun ne?
Y yo la he cogido, ¿ a dónde quieres llegar?
Sorun yok, beni hatırlıyor.
Está bien, se acuerda de mí.
Hiç sorun değil.
No hay problema.
Bir sorun ya da...
Problemas, o...
Olma, sorun değil.
No. No pasa nada.
Liv, sorun yok.
Liv... está bien.
Sorun olmaz.
No hay problema.
Tamam, sorun yok.
Bien.
Sorun sensin!
¡ Tú eres el problema aquí!
Cindy'nin telefonunda ne olduğunu öğrenmek istiyorsak bu çözülmesi oldukça kolay bir sorun.
Si queremos saber qué había en el móvil de Cindy, es un problema bastante fácil de resolver.
Sorun değil.
Bueno, está bien.
İstediğinize sorun.
Puede preguntar a cualquiera.
David, sorun yok.
David, está bien.
Sorun nedir?
¿ Qué pasa?
Bu bilimle ilgili bir sorun, diğerindeki gibi.
Es un problema de ciencia, como cualquier otro.
Nate'nin ismi çoktan kondu ; ... ama sorun olmayacaksa ben de yerimi ona vermek istiyorum.
Nate acaba de poner su nombre dentro, pero también quería darle mi sitio, si estáis de acuerdo.
5 yıllık sorun gibi geldi bana.
Suena como un problema de un niño de cinco años para mí.
Sorun değil, zaten ek destek kullanıyoruz.
Está bien. De todas formas estamos usando suplementos.
- İçeriye giremeyiz, sorun bu, enerji olmadan hangar kapısını bile açamayız.
No podemos llegar dentro. Ese es el problema. Sin energía, no podemos abrir la puerta del hangar.
Sorun da bu.
Ese es el problema.
Sorun yok, onun hanesindeyiz sonuçta.
Calmémonos todos. Está bien. Es su casa.
Yalnız hissediyor olmalısın. Sorun yok.
Debes de sentirte solo.
Hiç sorun değil.
Me gustaría bailar con mi marido.
- Sorun yok.
- No importa.
Sorun değil. Ne?
Está bien. ¿ Qué?
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun olmaz mı 17
sorun bu 79
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun olmaz mı 17
sorun bu 79