Sorun o değil translate Spanish
1,329 parallel translation
Sorun o değil.
No es ella.
Haklısın, sorun o değil.
Tienes razón, no es eso.
Hayır, sorun o değil
No. No es eso.
Sorun o değil.
No es eso.
- Sorun o değil.
- No es eso.
Sorun o değil Catherine, sen de biliyorsun.
No es eso, Catherine, y lo sabes.
Sorun o değil. Bu pek olası görünmüyor John.
No es eso, es que es bastante inusual, John.
Hayır, sorun o değil... Burada zombiler yok, değil mi?
¿ verdad?
Sorun o değil!
- ¡ No fue así!
O değil. Sorun o değil.
Ése no es el problema.
Hayır, sorun o değil.
No, no es eso.
Bu siyah beyaz bir sorun değil.
Todo no es blanco o negro.
Sorun değil. Uzun bir süre bunun simgesi oldum. Time dergisindeki o "periler prensesi" resmim.
Por mucho tiempo estuvo presente esa foto del hada princesa en la revista Time.
Oh, tamam o zaman sorun değil. Burada yedek silgi var.
Bueno, no importa, tengo un repuesto en mi escritorio.
Sorun değil, Bayan Hutchins. O benim arkadaşım. Tamam...
Está bien Sra. Hutchins, es un amigo.
Bazılarını geri mi istiyorsun, tamam, gönderirim o zaman sorun değil.
Si quiere algunos hombres de vuelta, enviaré un par.
Asıl sorun emirlere uymak ya da görevi tamamlamak değil, değil mi?
¿ No se trata de seguir órdenes o ahh, y completar la misión?
- Öyle ya da değil, iki türlü de sorun var demektir.
- Sea o no verdad, hay problemas ahora.
Sorun değil, o sadece 6 yaşında.
No es grave. Sólo tiene 6 años.
Önemli değil. "Siktir" deseydin, asıl o zaman sorun yaşardık.
Olvídelo. Si hubiera dicho "qué cagada", sería más grave.
O bir sorun olsa bana söylersin, değil mi?
¿ Me hará saber si el tiene un problema?
Bana inanıp inanmamanız gerçekten sorun değil.
Pero en realidad no importa si me crees o no.
- Sorun yok, o kadar kötü değil.
- ¿ Qué sucedió? - Está bien. No está tan mal.
- Sorun değil, o görür.
- No importa. Él sí puede.
O sorun değil, herkes aynı şeyi düşündü.
No podía ser peor de lo que estarían pensando los demás.
Ama bu o kadar sorun değil.
No es gran cosa.
Sorun ürünlerin daha iyi veya kötü olması değil. [Harvard Çocuk Merkezi Psikiyatri Profesörü] Sorun, çocukların ürünleri almak için yönlendirilmesi.
No es cuestión de si los productos son buenos o no, es cómo manipulan a los niños para que compren el producto.
Tek yapamadığı şey uçmak, ama bu hiç sorun değil o hala benim en sevdiğim süper kahraman.
Lo único que no puede hacer es volar, pero está bien ella sigue siendo mi héroe favorito.
Sorun olan bu kaçakçı, o değil!
Es él el problema, no ella.
O zaman bir sorun yok, değil mi?
Entonces no hay problema, ¿ verdad?
Sorun şu ki, şimdi hazırım ama... o değil.
El único problema es que ahora que estoy lista... él no lo está.
Gelmek istemezsen... o da sorun değil.
Si no quieres venir... tampoco me importa.
Sorun anlamamak değil, sorun şu şimdiye kadar öngörülerin seni birçok insanın hayatına karışmaya itti nadir olarak da, et lokantası yangını gibi yüzlerce insanın hayatını etkileyen olaylara karıştın.
No es que no entienda, es que tus visiones hasta ahora te conectaron con vidas de individuos... o en eventos que afecta la vida de muchas personas. Cientos, como en un incendio, por ejemplo...
Sen bir ahmaksın ve böyle oynamak istiyorsan, sorun değil.
Eres una gilipollas, y si quieres jugarlo Así, o. k.
- O bankın tam fiyatını vermek bizim için hiç sorun değil.
No tenemos ningún problema para pagar ese banco.
Jeremy, sorun değil. Senin o şey önemli gibi duruyor.
Jeremy, por mi esta bien Lo tuyo.. parece importante.
Belki senin sorunun değil ama topluluğumuzdaki, Aids Hastanesi'ne ya da Evsiz Gençler Sığınağı'na ihtiyacı olanlar için bu bir sorun.
Mira, puede que no sea tu problema. Pero seria un gran problema para muchso miembros de tu comunidad si tuvieramos que hacer recortes en el hospicio para el sida o el albergue para adolescentes sin techo.
Sorun değil. O kadar uzun olduğunu fark etmedim.
No me he dado cuenta de que era muy grande.
O zamana kadar güçlerimi kullanmazsam eğer, bir sorun kalmaz, değil mi?
¿ Si no uso mis habilidades hasta entonces, estaremos bien?
Bu o kadar büyük bir sorun değil.
No tiene tanta importancia.
Oh o sorun değil.
¡ Oh, esta bien.
- Sorun değil, o işi hallettim.
- No hay problema, estás cubierto.
Sorun değil. O senin kopyan.
No importa, esta copia es tuya.
Yalnız bir sorun var, o benim kocam değil.
Sólo hay un problema. Ése no es mi esposo.
O tel onu sevgilisine götürmezse, sorun değil...
Si ese cable no la lleva a su amante, no importa.
Yazman sorun olmaz o zaman değil mi?
Entonces, no le importará escribir, ¿ verdad?
Sorun değil. O kadar kötü değildi.
- Está bien, no pasó nada.
Sorun o kadın, değil mi?
¿ Es ella, no?
Onu getireceğime söz vermiştim. O yüzden çalışmalarını bölmemi istersen... sorun değil, nasıl istersen.
Prometí llevarla a casa... así que si quieres que dejen la tarea... está bien.
O sorun değil. Buradan nasıl çıkılacağını ben biliyorum.
No importa, ya se como salir de aquí.
Hayatım o zamandan beri kötüleşiyor ama sorun değil.
Desde entonces mi vida ha ido en picada, pero no es problema.
sorun olmaz 185
sorun olur mu 68
sorun olmaz mı 17
sorun olmazsa 18
sorun olmaz değil mi 17
sorun olmayacak 24
o değil 411
o değildi 47
o değil mi 26
değil mi 44479
sorun olur mu 68
sorun olmaz mı 17
sorun olmazsa 18
sorun olmaz değil mi 17
sorun olmayacak 24
o değil 411
o değildi 47
o değil mi 26
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32