English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ada

Ada translate French

2,502 parallel translation
Ada batarsa ben de onunla batarım.
Si l'île coule, je coulerai avec.
Ada beni delirtti.
L'île m'a rendue folle.
Sonuçta ada seni ele geçirdi değil mi?
Vous avez fini par atterrir sur l'île.
Bu bir ada.
C'est une île.
Mantar da bu ada.
Le bouchon est cette île.
- Ada'da.
- Il est sur l'île.
Rakibi, Ada hapishanesi çetesinin lideri şu an ölüm tablosunda ikinci sırada bulunuyor.
Son adversaire, chef des triades de Terminal Island, est second au classement des trophées,
Büyük yatırımınız olan Terminal Ada'nın yüzde 90'ı ölü arazi.
Terminal Island, ton super investissement, est à 90 % de l'espace perdu.
Pist Terminal Ada boyunca devam edecek yarış dünyasının önerebileceği en dar ve en acı verici yollarından biri olacak.
Le circuit occupe la longueur de Terminal Island et suivra la route la plus étroite et difficile du monde des courses.
Terminal Ada Hapishanesi üç günlük en büyük katliama ev sahipliği yapıyor.
La prison de Terminal Island présente trois jours de véritable carnage automobile.
Ada Hapishanesi'nden canlı yayın, insan tarihindeki en şiddetli en rahatsız edici, en çok izlenen programı.
En direct de Terminal Island, l'émission télévisée la plus violente, la plus troublante et la plus regardée de l'histoire.
Sadece kahrolası bir ada işte.
C'est juste une île.
Ona karşı ADA'nın lisansını geçersiz kılmasını isteyen bir şikayet dosyası hazırladınız. Çünkü o size Hepatit C bulaştırmıştı.
Vous avez déposé une plainte contre lui... demandant à l'ADA de révoque sa licence parce qu'il vous a donné l'hépatite C.
Bak ne diyeceğim, bu soruya cevabından önce ADA'dan bir rapor Dan'in hiç Hepatit C olmadığını söylüyor.
Avant de répondre à cette question... voilà un rapport de l'ADA disant que Dan n'a jamais eu d'hépatite C.
Red Command ADA'nın elebaşlarını öldürdü.
Le Commando Rouge a tué le chef les plus importants de l'Accord antidumping.
# Ada beni çağırıyor
Mon coeur m'appel vers mon île,
# Ada kalbinizin derinliklerindedir
L'île reste dans ton coeur,
Ada da gelecekteki operasyonlar için kullanılmayacaktı.
D'ailleurs, l'île ne servit à aucune autre opération.
- Bütün ada bir mezarlık zaten.
Toute l'île est un cimetière.
Ama Pelileu mücadelesi iki aydan daha uzun sürerek 2.Dünya Savaşı'nın en ölümcül ada istilası hâline geldi.
Mais le combat à Peleliu dura plus de deux mois et devint aussi mortel que n'importe quelle invasion de cette guerre.
Kimse bir ada gibi tek basina olamaz derler.
On dit qu'aucun homme n'est une île.
Ve bu ada volkanik.
Et cette île... est volcanique.
Herkes Fransızca vızıldayıp duruyordu. Ama yeterince yüksek sesle ve yavaş konuşursan, Onların ada ıvır zıvırlarını,
Tout le monde couine en français, mais j'ai découvert qu'en parlant fort et lentement, on peut leur faire comprendre qu'on ne veut pas de leur camelote.
- Ada ruhu desen hak getire...
Non, allez.
Aman tanrım, orası bir çeşit... -... fahişelerle dolu ada falan mı?
Une île remplie de prostitués pour femmes?
- Ama bu vak'ada değil.
C'est pas le cas.
Bu vak'ada... 23,4 mPa'lık bir gerilme söz konusu. Bunun anlamı, en az 350 beygir gücünde bir araç aradığımız.
Dans ce cas... 410 kg de pression par centimètre carré, ce qui veut dire qu'on recherche un véhicule d'au moins 350 chevaux.
İki tane özel ada.
Deux îles privées.
Meksika sahilinin uzağındaki ada demek istiyorsun sanırım.
- Une île au large du Mexique?
Oranın kendisi bir ada. - Evet.
- Ce pays tout entier est une île.
Tıpkı bizim yaşadığımız kumsallarla çevrili Florida'daki gibi olmasına rağmen,... hepiniz Meksika'nın kumsalları olduğundan dolayı oranın ada olduğu konusunda hem fikir misiniz?
Même si on vit en Floride, un état entouré de plages, vous êtes tous d'accord pour dire que comme il y a des plages au Mexique, c'est une île?
Çünkü burada sen yokken, bende tıpkı bir adanın olması gerektiği gibi, etrafı aptallar deniziyle çevrilmiş bir ada gibi oluyorum. Çok aptalsınız.
Sans toi, moi aussi je suis une île, entourée par un océan de débiles, ce qui est précisément une île.
Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki Hawaii Büyük Ada, Mars'ta ne olduğunun anahtarını tutuyor.
La grande île d'Hawaï, au milieu de l'océan Pacifique, détient la clé de ce qui est arrivé à Mars.
Bu Mauna Kea, Hawaii Büyük Ada'yı süsleyen 5 volkandan biri.
Voici le Mauna Kea, un des cinq volcans qui a formé la Grande île de Hawaï.
ADA sizden çok daha iyi bir satıcı. Hoşçakalın!
Les Arsenaux d'Aubervilliers sont de meilleurs clients.
ADA'da aynı makineden bulunuyor.
- Aux Arsenaux, ils ont la même machine.
Ah, şu kazak... Bu akşam ADA'da meydana gelen kaza büyük zarara yol açtı.
Oh, ce pull... *... cet après-midi aux Arsenaux d'Aubervilliers... *... faisant d'importants dégâts matériels.
İntikam için ADA'yı havaya uçurdular, Sonrada senin peşinden geldiler!
Ils ont posé une bombe aux Arsenaux avant de venir s'en prendre à toi!
ADA'nın kapatılması an meselesi.
* On attend d'un jour à l'autre la fermeture des Arsenaux d'Aubervilliers.
Timbal'dan flaş haber olarak gelen raporlara göre Muson rüzgârları iki saat önce bu küçük ada ulusunu vurmuş bulunuyor.
Nous avons des nouvelles urgentes de Timbal, où des pluies torrentielles ont frappé cette petite île, il y a deux heures.
Ama ada modundan çıkıp iş moduna girmeliyim.
Adieu les îles, retour au travail.
Biri ona ada devriyelerini geçmesinde yardım etmiş.
On l'a aidée à éviter les patrouilles et s'enfuir de cette île.
Eskiden beni neredeyse her hafta sonu Coney Adası'na götürürdü bir anda ada çok uzak gelmeye başladı.
Avant, il m'emmenait au parc d'attractions, genre un week-end sur deux... D'un coup, c'est devenu trop loin.
Bu vak'ada ise kafa derisi yüzüp kesik izlerini incelemeseydik kaç tane darbe vurulduğunu ve hangi alet kullanıldığını bilemezdik.
Ici, on saura le nombre de coups et le type d'arme utilisé une fois la chair nettoyée et les marques analysées.
- 10 yıl önceki bir vak'ada katilimiz porfiri hastasıydı. Hatırladınız mı?
On a eu une affaire il y a 10 ans où le tueur avait la porphyrie.
Endonezya'da insan avlayabileceğin bir ada olduğunu biliyor muydun?
Saviez-vous qu'une île indonésienne autorise la chasse à l'homme?
Terminal Ada'dan Canlı Yayın.
DÉCONSEILLÉ AUX MOINS DE 16 ANS
Pekala, işte ada.
Voici l'île.
Avustralya başka bir ada oluyor.
Il aurait été souhaitable que l'équipe et le matériel se retrouvent sur la même île.
New York neredeyse betondan bir ada.
New York est une île de béton.
Bir ada da tek başıma olmalıyım.
D'accord?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]