Açıklayamam translate French
783 parallel translation
Sizlerle 3 hafta boyunca durmaksızın konuşsam bile bu samimi çalışmamın mahvolmasının kalbimde yarattığı o acının en ufak bir parçasını bile açıklayamam...
"Même si je pouvais vous parler trois semaines durant sans interruption, pourrais-je seulement vous décrire, au moindre degré même, la peine de cœur ressentie par la mutilation de mon travail sincère." -
Açıklayamam.
Je ne peux pas vous expliquer.
Açıklayamam ki.
Je, je ne peux pas expliquer.
Açıklayamam.
Je ne peux pas expliquer.
Tam olarak açıklayamam, ama böyle bir şeyin altından kalkamam.
Je ne peux pas expliquer, mais je ne peux faire une chose pareille.
Ama niye böyle dendiğini açıklayamam.
Bien que j'ignore pourquoi on la qualifie ainsi.
Lütfen. Böyle yüzünü asarsan sana açıklayamam ki.
Je ne peux continuer à me disculper à votre oreille.
Evet, daha detaylı açıklayamam, çünkü şu anda dışarda bekliyor.
Je ne peux t'expliquer, elle m'attend devant la cabine.
- Açıklayamam.
- Je ne saurais l'expliquer.
- Sorun şu ki, açıklayamam!
- je ne peux pas t'expliquer.
Tatmin istiyorum. Bunu açıklayamam ama kendim için yapmak istiyorum.
Je veux me donner cette satisfaction, je le fais pour moi.
Bunu açıklayamam. Açıklasam bile bana inanmazsınız.
Comment vous expliquer?
Bilmiyorum. Açıklayamam. Ama senin...
Je ne sais pas, mais...
Hayır, Whit. Şimdi açıklayamam, sevgilim.
Je ne peux pas t'expliquer, mon chéri.
O halde size açıklayamam.
Il n'y a rien à expliquer.
- Hemen gitmem lazım. Açıklayamam. - Virginia, bekle bir dakika.
Je ne peux rien expliquer.
Muhtemelen açıklayamam.
J'aurais du mal à l'expliquer.
Yani açıklayamam
" Je n'ai pas tout compris
Bunu daha iyi açıklayamam.
Je ne peux pas mieux l'expliquer.
Telefonda açıklayamam ama... Bunun en yüksek öncelikli bir mesele hakkında olduğunu bilmesini sağla.
Je ne peux en dire plus, mais faites-lui comprendre que c'est extrêmement urgent.
Açıklayamam. Kendime bile açıklayamıyorum.
Je ne peux même pas me l'expliquer.
Ve niye olduğunu kendime bile açıklayamam belki de...
Et peut-être... je ne le sais pas moi-même.
Eğer bilmiyorsanız, size bunu açıklayamam.
Si vous l'ignorez, je ne puis vous l'expliquer.
- Telefonda açıklayamam.
Je ne peux pas t'en parler au téléphone, Irving.
Gerçekten açıklayamam.
Je ne saurais le dire.
Yapabilmeyi isterdim ; ama bunu açıklayamam.
J'aimerais bien mais je ne peux pas l'expliquer.
Rosina, neden benimle olamayacağını, neden artık çalışmak istemediğimi şimdi sana açıklayamam. Fakat göreceksin, bu değişecek.
Rosina, papa ne peut pas t'expliquer pourquoi il n'a plus envie de travailler, mais il changera.
Henüz hangi parçaların çalıştığını dahi açıklayamam.
Je ne sais même pas comment certains points fonctionnent.
Şu an nedenini açıklayamam ama 5300 dolara ihtiyacım var.
Je peux pas t'expliquer maintenant, mais il me faut 5300 dollars.
Bunu sana açıklayamam.
Ça ne s'explique pas, ça.
Şu an açıklayamam.
Je ne peux vous expliquer maintenant.
Bu biletlerin parasını ödedim. Buna izin mermeyecek misin Karl? Sana bunu açıklayamam.
J'ai achète des billets, mais je ne peux pas venir!
Socrates'in... bunu açıklayamam.
Socrate... C'est difficile a expliquer.
- Fitz, açıklayamam ama...
- Je ne peux pas expliquer ça...
Telefonda açıklayamam.
Je ne peux rien t'expliquer par téléphone.
Açıklayamam. Sadece, çok mutsuzum. Daha fazla bu şekilde devam edemem.
Oh, je ne peux pas t'expliquer mais je suis trop malheureuse pour continuer comme ça.
Bundan daha iyi açıklayamam Becky.
Je ne peux pas t'expliquer mieux que ça.
Böyle bir şeyi açıklayamam. Ama kadınlar ne zaman iyi ne zaman değil bilirler.
Je peux pas expliquer ce genre de choses... une femme sait toujours quand c'est bon ou pas.
Açıklayamam ama içinde bulunduğumuz tehlikenin şimdi farkına vardım.
Je ne peux pas l'expliquer, mais je viens juste de réaliser - le danger qui nous guette.
Şu anda açıklayamam.
Oh, pas le temps de t'expliquer. - Oh Barbara, tu sais ce que tu fais?
Evet, ben, bunu herhangi bir şekilde açıklayamam.
Oui, d'une façon inexplicable.
Bak, herşeyi açıklayamam, fakat bana güvenmelisin.
Écoutez, je ne peux pas vous expliquer de quoi il s'agit. - Mais vous devez me faire confiance.
Bunu üç günde açıklayamam. Anladım.
Eh bien, c'est difficile à expliquer en trois jours.
Minnettarlığımı kelimelerle açıklayamam.
Aucun mot ne peut exprimer ma gratitude.
Şu an açıklayamam ama Dortmun haklıymış, bir bombaları var.
Dortmun avait raison : ils ont une bombe.
- Açıklayamam ama...
- Je ne peux pas l'expliquer, mais...
- Şu an açıklayamam.
- Plus tard, commandant.
Bunu açıklayamam.
Elle semblait me souhaiter la bienvenue...
Açıklayamam.
C'est impossible.
Açıklayamam.
Je ne peux pas l'expliquer.
Sadece açıklayamam, bir çıkmazdayım.
Je ne peux pas vous expliquer.