English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Babamın

Babamın translate French

26,175 parallel translation
Sana babamın adını vereceğim.
Je vais t'appeler comme mon père...
Sen babamın tırnağı olamazsın.
Tu n'arrives pas à la cheville de mon père.
Özgür kalmak babamın tek arzusuydu.
Être libre était tout ce dont mon père rêvait.
Annemden ve babamdan çok uzaktaydım. Babamın bana öğrettiklerine karşı korkunç bir günah olurdu bu.
Tellement loin de Papa et Maman, mais ç aurait été contraire à tout ce que Papa m'avait enseigné.
Barry, Zoom ve yandaşları babamın ölmesinin sebebi.
Barry, Zoom et ses partisans sont les raisons de la mort de mon père.
Son görüşmemizden beri, babamın bana ve Prenses Margaret'a amcam tahttan çekildiğinde söylediği şeyleri düşünüyorum.
Depuis notre dernière rencontre, j'ai beaucoup réfléchi à une chose que mon père nous avait dite, à la princesse Margaret et moi, au moment de l'abdication.
Babamın ne yaptığına bak.
Regarde ce qu'il fait.
Her şey babamın istediği gibi olamaz.
Il ne peut pas tout diriger.
Babamın tembihlerini çok iyi hatırlıyorum ben.
Je me souviens de l'entraînement de papa.
Benim sana inancım yüksek ama babamın sana olan inancının yanında hiç sayılır.
La foi que j'ai en toi n'est rien comparée à la foi que papa a en toi.
Babamın en sevdiğiydi.
C'était la boisson de mon père.
Babamın kim olduğunu biliyorsun.
Tu sais qui est mon père.
- Pawley mi? Fort Worth şerifi Pawley, babamın eski bir aile dostu olur.
Le shérif de Fort Worth.
Bu babamın burada çektiği bir resim.
C'est une photo qu'il a prise juste là.
Şimdi babamın durumunu anlatacağım.
À mon tour, je présenterai le cas de mon père.
Ama babamın bunu nasıl yaptığını bilmek istiyorum.
Mais j'aimerais savoir comment père fait.
Babamın bizi göremeyeceği bir yerdeyiz.
Là où mon père ne peut pas nous voir.
Babamın durumu iyiye giderse Malta'ya dönebilir miyiz diye sorabilirim.
Si l'état de papa continue de s'améliorer, je pensais lui demander de rentrer à Malte.
Babamın falcı kılığına girdiğini hayal edemiyorum.
Je n'imagine pas papa déguisé en voyante.
Pazarları babamın restoranında yardım ediyorum.
J'aide mes parents les dimanches. Tu te rappelles?
Eski sevgilim olabilirsin ama babamın restoranını kötülemeye hakkın yok.
Être mon ex n'est pas une raison pour nuire au resto de mon père.
Babamın sıcak sarılması gibi annemin giyisilerinin güzel kokusu gibi.
Ça avait le côté chaleureux des câlins de papa, le parfum de tes vêtements.
Babamın bir Pitbull olmasından şüpheliyim.
Ca m'étonnerait que Pitbull soit mon père.
Ve tutuklanmamamdaki tek sebep, annem ve babamın polis olmasıydı.
La seule raison pour laquelle j'ai pas été arrêté, c'est parce que mes parents sont flics.
Babamın müteahhit olduğunu biliyorsun değil mi?
Tu sais que mon père est entrepreneur, n'est-ce pas? Oui.
Hem zaten büyükannemin, babamın annesi olmadığını nasıl anladınız?
Et puis... Comment vous savez que ma mamie n'est pas la maman de mon papa?
Sarbjit babamın Katili.
Sarbjit a tué mon pére!
Bu babamın eve geleceği anlamına mı geliyor?
Donc Papa va rentrer à la maison?
Benim yüzümden babamın acı çekmesine göz yumamam.
Je ne peux pas laisser mon père souffrir à cause de moi.
Babamın emirleri netti.
Les ordres de mon père étaient clairs.
Babamın dikkatini dağıt.
Je reviens dans 30 minutes, max.
Babam emekli olacağını açıklayınca herkes toplanıp adına bir burs fonu yarattı.
Quand Papa a annoncé qu'il partait à la retraite, toute la communauté a participé, et a crée une bourse en son nom.
Babam insanlarımızın dine inanmasının tek nedeninin dayak olduğunu söylerdi.
Mon père dit que la seule identité de notre peuple, provient de ce qui bat en nous.
Böyle çaldığını duysaydı babam seni dövmek isterdi.
Mon père voudrait te battre s'il t'entendait jouer comme ça.
Bir babam asla olmadı ama ben her zaman bebeğimin yanında olacağım.
Je n'ai jamais eu de papa, mais je serai auprès de mon bébé tout le temps.
Babam adını korumak için gece gündüz kırbaçlanmaya katlandı.
Mon père s'est fait fouetté pour protéger son nom.
Ancak babamı onurlandırdın.
Mais tu as fait honneur à mon père.
Babam böyle bana öğretmedi.
Ce n'est pas l'usage que mon père m'enseigna.
Dün babam öldü ve sen eve bile gelmedin.
Mon père est mort hier et tu n'es même pas venu.
Sana babamın adını vereceğim.
Je vais te baptiser comme mon père.
Belki sınavın ırzına geçersem, annem ve babam ertelememe bir şey demez.
Si je déchire tout aux exams, peut-être que mes parents seront OK pour que je vois plus tard.
# Babamız da oturmuş o arabanın şoför koltuğuna
Et notre père est au volant de cette voiture.
Yani soruşturma açmalısınız, olay yeri kurgulanmış mı boğuşma izi var mı bakın, çünkü babam öldürüldü.
Vous devez enquêter, voir si le lieu a été mis en scène, voir s'il n'y a aucun signe de lutte, car je vous dis mon père a été tué.
Babam yazdığın yazıyı gösterdi.
Mon père m'a montré votre article.
Bazılarımız kariyerimizi ünümüzle oluşturduk babamızın oynamamız için verdiği bir dergiyle değil.
Certains ont une carrière à préserver. Ils n'ont pas de papa qui leur offre des magazines.
Babam derdi ki... doğru diye birşey yoktur.
Mon père disait qu'il n'y a pas une telle chose comme la vérité.
Annem ve babam Ty'ın Ana ve ikizlere çarpan arabayı kullandığını düşünüyorlar bu da demek oluyor ki A.J. bir suçluya yardım ediyor.
Maman et mon père pensent que Ty était le conducteur de la voiture qui a percuté Ana et les jumeaux... ce qui veut dire... que AJ aide un criminel.
Poonam, aklını mı kaçırdın? - O bizim babamız.
Poonam, qu'est ce que tu fais?
- Deli misin sen? - Babamız değil!
- Ce n'est pas notre pére!
Yarın baban özgürlüğüne kavuşuyor... " senin huzurunda yarın babam özgürlüğüne kavuşuyor!
Papa revient demain! Papa revient demain!
Babamızın özgür kalması karşılığında salıverilmesini istemiyoruz..
La liberté de mon pére ne peut pas venir à ce prix.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]