English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Babamındı

Babamındı translate French

327 parallel translation
Orası babamındı, ben de teslim almaya geldim.
"C'était celle de mon père et je viens en prendre possession."
Bu babamındı.
Cela appartenait à mon père.
- Babamındı.
- C'était celui de mon père.
Burası benden önce babamındı ondan önce onun babasınındı daha önce kaç Lester vardı, Tanrı bilir.
Avant moi, cet endroit appartenait à mon père, et encore avant, il appartenait à son père. Et Dieu seul sait à combien de Lester.
Ortalıkta koşturup duran mahmuzlu çizmeler babamındı.
Mes frères aussi étaient morts. Les bottes étaient celles de mon père.
Babamındı.
Il appartenait à mon père.
Sigmund, bu saat babamındı, Alev Ashalom.
Sigmund, cette montre était à mon père.
Oh, babamındı.
Oh, il appartenait à mon père.
Babamındı.
C'est à mon père.
Babamındı.
C'était celle de mon père.
Babamındı.
Elle appartenait à mon père.
Babamındı. Haçlı seferlerinden kalma.
Mon père a gagné celle-ci aux Croisades.
Bu tüfek babamındı.
C'est celui de mon père.
Burası babamındı.
C'était à mon père. Je t'en supplie.
O babamındı aptal!
C'était à mon père, ducon.
Ev babamındı, yıllardır kullanılmıyor.
La maison de mon père était vide depuis des années.
O babamındı.
C'était à papa.
Babamındı. Savaştan sonra beraberinde getirmişti.
Mon père l'a rapporté de la guerre.
Üvey babamındı.
C'était celle de mon beau-père.
Avrupa'nın en güzel kelebek koleksiyonu babamındı ve onu bana verdi.
Mon père m'a donné sa collection de papillons.
Fabienne o siktiğimin saati babamındı.
C'était la montre de mon père, bordel!
Bu çayır, büyük babamındı.
Ce pâturage était à mon grand-père.
- Hoş bir takım. - Babamındı bu.
- Il est beau, ce costume.
Evet, babamındı.
Oui, c'était celle de mon père.
Boğa güreşçiliği mesleğim babamın işi gibi saygındır.
La profession de toréador est aussi digne que celle qu'avait mon père
Babam hep derdi : kapı çalındığını duyunca o bir canidir de böylece, eğer bir hırsızsa memnun olursun.
"Quand t'entends sonner à la porte, dis-toi que c'est un assassin. Si c'est qu'un voleur, tu seras content".
Babamındı. Babam öldü.
C'était celle de mon père.
Babam öldükten hemen sonra taşındık.
On a déménagé juste après la mort de papa.
Babam çok kızgındı.
Il s'est inquiété pour toi.
Babam Haydutlar tarafından esir alındı fidye'yi ödemek için giderken ansızın önümü kestiler.
Les Huit Rois ont capturé mon père. Ils veulent des bijoux en échange. Ces brigands m'ont attaquée.
Yanlış anladığımı düşündüm. Babamı aradım, belki aramışsındır diye.
J'ai appelé mon père pour savoir si vous aviez téléphoné.
Babam öldükten sonra, bir süreliğine aile evine taşındık.
Apres la mort de Papa, on est revenu habiter la maison familiale.
Tatlım! Tatlım, umarım babamı çok sıkıcı bulmamışsındır.
Chéri, j'espère que tu n'as pas trouvé la soirée de Papa trop ennuyeuse.
Babam emekli olunca buradan taşındılar.
Ils sont partis pour la retraite de mon père.
Babam öldükten sonra - Huzur içinde yatsın. Annem cenazeye gelmedikleri için Shoebridge'lere çok kızgındı.
A la mort de papa - que Dieu ait son âme - maman en a voulu aux Shoebridge... de ne pas être venus à l'enterrement.
Annem iyi bir kadındı, tek derdi babamı mutlu etmekti.
Elle n'était pas radine, elle l'est devenue juste pour le rendre heureux.
Birinci sınıftayken babamın sağlığı için Fengshan'ın güneyine taşındık.
L'année de ma première rentrée, du fait de sa santé, la famille a déménagé à Fong-Chan.
Babam Tittenhurst'e taşındıktan sonra... beni ilk kez o zaman aramıştı.
Quand papa s'est installé à Tittenhurst, il m'a appelé pour la première fois depuis longtemps.
Babam arabanın çalındığını bildirmiş. "Oğlu izinsiz aldı" değil,
Il les avait appelés pour signaler que sa voiture avait été volée, pas que son fils l'avait prise sans sa permission, juste volée.
Babam ise : "Gerçekten turuncular içinde bir kadındı." diyordu.
Il disait : "En fait, c'était la femme en orange."
Babam, seni izleyerek bizi bulacak kadar çılgındır.
Mon père est assez fou pour te suivre.
Babam Lodz doğumluydu. bu yüzden bizde oraya taşındık.
Mon père était né à Lodz... alors on a emménagé là-bas.
Ama David'in yardımıyla anne ve babamı buldum. Tamamen rastlantı eseri. Henry'e o kadar kızgındım ki suratına yumruk atabilirdim.
J'ai retrouvé mes parents, grâce à David, presque par accident, j'étais tellement fâché contre Henry que je lui aurais cassé la figure.
Cennetteki Babamız ve Adına sığındığımız...
Notre Père qui êtes aux Cieux, Que Votre nom soit sanctifié...
Babamındı.
C'était à mon père.
- Babam taşındı.
Papa a déménagé.
Babamın ölümünden kısa süre sonra annem beni Cadiz'e göndermenin en iyisi olacağını düşündü güya deniz yolculuğu beni arındıracakmış.
Peu de temps après la mort de mon père... ma mère a décidé qu'il serait mieux de m'envoyer à Cadix... comme si un voyage en mer allait me purifier.
Elaine, babam kara listeye alındığında yıllarca çalışamadı.
Une fois sur liste noire, mon père n'a plus eu de travail.
Biz çok yakındık, babam ve ben biraz da bir kaç yıl önce annemi kaybetmiş olduğumuzdandı.
Nous étions très proches, mon père et moi. Nous avions perdu ma mère plusieurs années auparavant.
Babam ile ben, çok yakındık.
- J'étais très proche de mon père.
- Babamındı.
Un peu dangereux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]