Başka bir deyişle translate French
746 parallel translation
Başka bir deyişle, o meşgul.
Il est pris ailleurs.
Başka bir deyişle, George'a çok düşkünsün.
- Je vois. En d'autres termes, tu aimes beaucoup George.
Başka bir deyişle, müstakbel Parlemento üyeniz.. .. adayınız Bay.. McCrocodile.
En d'autres termes, votre futur membre du parlement, votre candidat, Mr...
Başka bir deyişle, ne yaptığını bilen birisi olarak ben sana istediğim görünümü sağlayabilirim.
En d'autres termes, moi qui connais ces terminaisons nerveuses, je peux vous donner l'apparence que je veux.
Başka bir deyişle, senin için öyleydi. Sadece küçük bir macera.
Pour vous ce n'était donc qu'une aventure?
Başka bir deyişle Esterhazy'yi haklı çıkarıp beni suçlamak için savunma bakanlığınca verilen talimatla buraya getirildiniz.
En d'autres termes, vous aviez reçu l'ordre de me condamner. Tout comme dans cette autre affaire oû le Ministre de la Guerre avait dicté l'acquittement d'Esterhazy.
Başka bir deyişle, sizin basit gerçeğinize göre... biz her iki halde kaybediyoruz çünkü biz hayatınızı kurtararak size iyilik yaptık.
Votre simple constatation signifie donc que nous sommes condamnés pour vous avoir sauvé!
Başka bir deyişle Her an emrine amadeyim
A ta disposition Je serai constamment
Kendimden. Aslında kişisel bir sorun. - Başka bir deyişle- -
C'est-à-dire dire que c'est un problème intime,...
Başka bir deyişle, küçük kızlarınıza deneme filmi çekebilmemiz için sakin ve sessiz olmalısınız. Tamam mı?
L'audition ne se déroulera que mieux dans le calme et la tranquilité.
Yani başka bir deyişle, Almanya'nın lideri olarak kaldığı sürece yok olana dek savaşmalıyız öyle mi?
Autrement dit, tant qu'il dirige l'Allemagne, nous devons nous battre jusqu'à la mort.
Başka bir deyişle, size bir şey söyleyecek.
Il a quelque chose - à nous dire à tous.
Başka bir deyişle motora tam güç verilir.
Autrement dit plein gaz.
Kaptan Smith, başka bir deyişle, erkekler için yeterli filika yok.
Capitaine Smith, en d'autres termes, il n'y a pas assez de canots pour les hommes.
Başka bir deyişle, sorunumuz var.
Il faut les former.
Başka bir deyişle
En d'autres termes juste en attendant
Yani başka bir deyişle, ben gayet iyiyim.
Ça va aller mieux à présent
- Başka bir deyişle, hiç acıtmıyormuş.
- En d'autres mots, ça ne fait pas mal.
Şey, başka bir deyişle, gelecek hafta.
En d'autres termes, à la semaine prochaine.
Başka bir deyişle, ölümle birlikte bütün acılar geçecek.
Oui, tout va aller bien, quand tu seras morte.
Başka bir deyişle, ömrümüz boyunce arkadaştık.
En d'autres termes, nous étions de vieux amis.
- Başka bir deyişle, görevde değilsiniz değilmi?
- Bref, vous n'avez pas d'ordres?
Başka bir deyişle eğer kariyerinde ciddiysen.
Si vous prenez votre carrière au sérieux.
Bizim düşüncemiz şöyle : Kuzey yarımküredeki son kış mevsimi sırasında yağacak olan yağmur ve kar havayı temizleyebilir. Başka bir deyişle radyoaktifli elementlerin insanları etkilemeden hızla yeryüzüne düşmesine neden olabilir.
Notre avis, notre conviction profonde, est qu'au cours du dernier hiver dans l'hémisphère nord, la pluie et la neige ont balayé l'air, si l'on peut dire, réduisant la radioactivité au sol, plus rapidement qu'on ne l'aurait pensé.
Başka bir deyişle biz var olduğumuz sürece, Iwabuchi değerli kanıtlara dokunamaz.
Tant que vous êtes là, Iwabuchi ne peut donc pas détruire ces pièces à conviction.
Başka bir deyişle ; burası, artık rüya göremeyecek hale geldikten sonra rüyalarının gerçek olduğu yer.
Autrement dit, ici, vous réalisez vos rêves, le jour où vous cessez de rêver.
Walter Jameson'ın sahip olduğu bilgi tarih külliyatlarından değil bir kara büyü kitabından kaynaklanıyordu. Başka bir deyişle, bu kabus öğle vakti başlıyor.
Walter Jameson avait des connaisances qui ne pouvaient venir... d'un livre d'histoire,... sinon d'un livre de magie noire,... c'est ici que le cauchemar prend sa source
Başka bir deyişle, hiç bağırsak deşme işlemi yapılmaz ve işin doğrusu, kişi bazı durumlarda kısa bir kılıç değil sadece açılıp kapanır bir yelpaze tutar.
À peine la lame ouvre le ventre que le coup de grâce est administré.
Başka bir deyişle evrenin taşrasında yaşıyoruz.
Nous sommes à la lisière de l'univers.
Yani buradakiler, pezosuyla, yosmasıyla, kaldırım kargasıyla başka bir deyişle aynasızıyla kocaman mutlu bir aileydi.
Ainsi fonctionnait cette grande famille. : les "macs", les "poules", et les "flics", ou les poulets, si vous préférez.
Başka bir deyişle, kazdığımız temellerin altı Gravyer peyniri gibi oyuklarla dolu.
En définitive, le sol sur lequel on construit est comme un énorme gruyère, rempli de trous.
Başka bir deyişle, siyasi oyunlardan uzak bir seçimdir dedi.
Donc, ce serait une élection non politique, purement administrative.
Başka bir deyişle Murray, insanlar sorun çıkarırsa sana vurursa, sana kötü davranırsa sana küfrederse...
"En d'autres termes, quand on te crée des ennuis, " qu'on te frappe, " qu'on te maltraite,
Bir başka deyişle, bu birbirimizi bir daha görmeyeceğiz demek oluyor.
En d'autres termes, cela veut dire qu'on ne se verra plus.
Bir başka deyişle, bana 20,000 franklık ödülü teklif etmek sizi mahcup ediyor. - Evet.
Ne vous gênez pas.
Nihayet, o günden üç ay sonra annesine Concha'yı sevdiğimi ve aramızda hiçbir bağ olmamasına karşın kızının eğitim masraflarını üstlenmek istediğimi bir başka deyişle, onun hamisi olmak istediğimi söyledim.
Finalement, trois mois après, j'ai déclaré à sa mère que j'aimais Concha et que même si je ne pouvais prendre certains engagements, je souhaitais subvenir à ses besoins, prendre en charge son éducation, en d'autres termes, devenir son protecteur.
Bir başka deyişle, kocanızın ölümünden sonraki sabah bu ofisteyken verdiğiniz ifade yalandı.
La dernière fois, Mme Carlsen... après la mort de votre mari, vous m'avez donc menti.
Başka deyişle, bir deli.
Donc comme un fou.
- Bir başka deyişle onu sevmiyorsun.
- Vous, vous ne l'aimez pas.
Bir başka deyişle en ihtiyaç duyduğu zamanda ülkenize... yardım etmeyi reddediyorsunuz.
En d'autres mots, vous refusez d'aider la patrie en danger, Mr Allnut? - Hunh?
Bir başka deyişle bir çuval yalanınız var ve bu barış görüşmesi bir kandırmaca.
Autrement dit, vous n'êtes qu'un ramassis de menteurs et cette conférence une mascarade.
Bir başka deyişle, baban bakıma muhtaç.
Son état est très grave.
Bir başka deyişle, düğün olacak mı
En d'autres termes Juste parce qu'elle se demande
Bir başka deyişle, kimlik.
Autrement dit, une identité
Doğru. Başka bir deyişle, temizlik yapamam, çünkü toz solurum.
C'est pourquoi je ne peux balayer.
Bir başka deyişle, maktul hayattayken kısır değilmiş.
En d'autres termes, le défunt, juste avant sa mort, n'était pas stérile
Bir başka deyişle Bayan Manion mutluymuş.
Autrement dit, Mme Manion s'amusait bien.
Bir başka deyişle, dayanılmaz itkinin pençesinde değildi.
En d'autres termes, il n'était pas dominé par une impulsion irrésistible.
Yaraları sarmak için. Başka bir deyişle beyler,
Nous disons donc...
Ama heterogref, bir başka deyişle, bir insanın canlı doku veya organlarının başka birine nakli,.. ... bugüne kadar, her iki deneğin biyolojik açıdan tam uyumlu olması halinde mümkündü.
Mais l'hétéro-greffe, la transplantation sur un être humain de tissus vivants ou d'organes prélevés chez un autre, n'était possible jusqu'ici que lorsqu'on se trouvait en présence de deux individus présentant une parfaite identité biologique.
Yargıç 6 gün önce diyor, bir başka deyişle geçen cumartesi.
- Le médecin légiste dit que ça date de samedi dernier.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23