Bir ara translate French
8,893 parallel translation
Biliyor musun, bir ara ben de ambulans şoförü olmuştum.
Vous savez, j'ai été ambulancière, autrefois.
Bir ara vardı... Artık yok.
J'en avais un, mais plus maintenant.
- Bir ara gideriz ama.
Une prochaine fois peut-être.
Nabzım bir ara yavaşladı böyle.
Mon coeur a retenti.
- Bir ara izlemeye gelelim.
- Il faut qu'on aille te voir
Bu sabah, bir ara sokakta, bilinçsiz halde bulunmuş.
Il a été retrouvé ce matin, inconscient dans une ruelle.
Eğer bir ara falan vermek istersen, New York'a gel.
Écoute, si tu veux te reposer, viens à New York.
Bir ara hasır işi yaptım ama bana göre değildi.
J'ai vendu des pailles, mais ce n'était pas mon truc.
Bir ara...
Il y avait...
Bir de şey... Çok zahmet olmazsa geldiği zaman bizimle bir çay içer misiniz bir ara?
Et seriez-vous disposée... si cela ne vous dérange pas trop... à prendre le thé de temps en temps avec nous, quand elle est là?
Bir ara ziyaretine gelirim belki.
Peut-être que je devrais vous rendre visite?
O hâlde bir ara sana tekrar eşlik etmeme izin verirsin umarım.
Alors j'espère que vous me permettrez de vous inviter à nouveau.
" Bir ara hasret giderelim.
J'espère te revoir bientôt.
Sabah çıktım, üç teslimat yaptım, benzin aldım, arabayı yıkattım sandviç için durdum, buğday ekmeğine biftek aldım altı teslimat daha yaptım, öyle bir ara şeker almaya uğradım sonra da eve geldim.
Je suis parti ce matin, j'ai fait trois livraisons, fait le plein, lavé la voiture, je me suis arrêté pour manger- - sandwich de pain toasté au boeuf rôti- - j'ai fait encore six livraisons, un arrêt inattendu pour une mini barre chocolatée, et je suis rentré.
- Seni de öyle. Belki bir ara biz...
Peut-être qu'un jour on pourra...
Belki bir ara konuşuruz.
On en parlera une autre fois.
Bir ara kahve falan için dertleşiriz. Ya da öyle bir şeyler.
Discutons devant un café un de ces quatre.
Bir ara ver amına koyayım ya.
Arrête tes conneries.
Bir ara beni görmeye gel Red.
Venez me voir, Red.
Bir ara takılmak ister misin?
Ça te dirait de me revoir?
Öyleyse bir ara ziyaretinize gelirim.
Je viendrai te voir bientôt.
Bir ara her yeri duman kapladı, o da hemen kamerayı sakladı
On voyait rien avec la fumée, il a caché l'appareil.
- Sayın Yargıç anlık bir ara lütfen!
Votre honneur, une brève suspension d'audience.
Sağ ol. Bir ara tekrar dans etmeliyiz.
Il faudrait danser encore.
Frank West'le olan manyak faydalı sohbetimize bir ara verelim.
Faisons une pause Ce chat instructive avec Frank West.
Böyle bir ara, sırtı böyle kıvrıldı, sanki ilahi bir güç onun göğsünü cennete doğru çekiyormuş gibi.
A un moment, elle a soudainement arqué son dos, comme si une sorte de force tirait sa poitrine vers le ciel.
Ya da... Bir ara seni kahve içmeye götürebilirim.
Ou je pourrais t'inviter à prendre un café un jour.
Gece bir ara, o kampın duvarlarına varacağız.
À un moment ce soir, on sera devant les murs de son camp,
Gece bir ara, o kampin duvarlarina varacagiz.
Dans la soirée, on sera devant les murs de son camp,
Bir ara size yemek yapmak istiyorum.
J'adorerai le cuisiner pour toi.
Carl bir ara uğradı ama eve gönderdim.
Carl est venu te voir. Et je lui ai dit de rentrer.
Sağ ol, bakarım bir ara.
Peut-être plus tard.
Penise bir ara vermem lazım artık.
J'ai besoin d'une pause de pénis.
Yarın bir ara işte.
Demain matin.
Ara sıra ama bir sürü imza işi var.
Parfois, mais il faut beaucoup de signatures.
Her 2 saatte bir de beni ara.
Appelez-moi toutes les deux heures.
Bu karaciğer kanseriyle bir yıldır mücadele ediyorum ve biraz ara verdiğimde bu onun bunun çocuğu vücudumun her tarafını ziyaret ediyor.
Je me suis battu toute une année contre le cancer de mes poumons et quand il commençait à me donner un répit, ce salaud décide de faire du tourisme dans tout mon corps.
- Bir ihtiyacın olursa ara.
Si tu as besoin, tu m'appelles
- Bir şey olursa ara beni, tamam mı?
- Appelle si tu veux.
Ara sokağa bir masayla sandalye koymanızı istiyorum tamam mı?
Je veux que vous préparez une table et une chaise dans la ruelle, d'accord?
Hareketli bir işletmeyiz de. Neden ara sokağımızda teftişe değer bir sorun var mı diye bakmıyorsunuz?
Nous sommes un commerce animé, donc pourquoi vous n'iriez pas dans la ruelle et voir si il n'y a rien qui a besoin, euh, d'être inspecté.
- Ama bi'ara bir şeyler içmek ister misin?
Mais peut-être que vous voudrez bien aller boire un verre un jour?
Bir ara çıkmıştık.
Je l'aimais vraiment bien.
Bir şeye ihtiyacın olursa ara beni.
Appelle-moi si besoin.
Daha geniş bir alanı ara!
Élargis le périmètre!
Ara verirler, diri bir şekilde dönerler.
Ils viennent travailler en forme.
Bir gün ara falan mı verdin?
Qu'est-ce que tu fais? Tu fais une pause ou quoi?
Tamam, herhangi bir şey gerekirse ara.
Entendu. Appelle si tu as besoin de quoi que ce soit.
Yerel bir bar olan "Green Dragon" adındaki yere sıklıkla gittiğini ve ara sıra Braintree'deki kuzeninin mekânında görüldüğünü biliyoruz.
Nous savons qu'il fréquente une taverne local. appelé "le Dragon vert" et il est aussi souvent vu à la résidence de son cousin à Braintree.
Ben bir saat ara veriyorum.
J'aurais les autres dans 1h.
Bir saat ara vermek mi?
Les autres de quoi?
bir araba 43
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
aralık 45
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88