Bir yerde translate French
21,704 parallel translation
Her daim soğuk ve ıssız olan bir yerde yaşayan biri var aslında.
Il y a bien une femme qui y réside, là où il n'y a que le froid et la solitude.
Ama asıl hediye başka bir yerde.
Mais le vrai cadeau est ailleurs.
- Kulaklarının duyamayacağı bir yerde.
Vos oreilles ne pourront pas l'entendre.
Başka bir yerde mümkün olsaydı...
Si cela avait été possible autre-part...
Korkarım aklım... başka bir yerde.
J'ai peur que mon esprit reste... ailleurs...
Etrafındaki herşeyin tıpatıp aynı olduğu ama aynı zamanda tamamen farklı olduğu bir yerde yaşamak.
Vous savez exactement ce qu'il se passe autour de nous et tout est exactement pareil mais complètement différent.
Kurbanların başka bir yerde öldürülüp sonra tünele atıldıklarını söyledi.
Le légiste a dit que les victimes avaient été tués ailleurs et ensuite jetés dans ces tunnels.
Herhangi bir yerde olabilirler.
Ils pourraient être n'importe où désormais.
Sebastien'ın içinde bir yerde hâlâ bir şekilde yaşıyor olmalı.
Il existe toujours quelque part en Sebastien.
Nereye gidiyorsunuz? Biletim burada bir yerde olacaktı...
Vous allez où? J'avais un ticket avec moi.
Dışarıda bir yerde bir kökeni öldürebilecek güçlü bir silah var.
Il y a quelque part dehors une arme insaississable capable de tuer un Originel.
Yoksa bir yerde bir şeyler mi içelim?
Ou aller boire un verre quelque part?
Güvenlik sirketimiz bütün kayitlarimizi The Farm denen bir yerde yedekliyor.
Notre société de sécurité sauvegarde nos vidéos sur un disque dur stocké à La Ferme.
Kimse hastanede olmayı sevmez özellikle evinden uzakta bir yerde.
Et bien, personne n'aime être dans un hôpital. Surtout loin de la maison.
Ama Machin dışarılarda bir yerde ve kendi kana susamışlığı var.
Excepté le fait que Machin soit dans les parages et qu'il ai sa propre soif de sang.
John'ın kardeşi Darhk'ı Stonehaven diye bir yerde bulabileceğimizi söyledi.
Le frère de John dit que Darhk pourrait être dans un endroit appelé Stonehaven.
Reiter eninde sonunda ne mal olduğunu anlayacak. Sonra ikimiz kimsenin bizi rahatsız edemeyeceği bir yerde zaman geçireceğiz.
Reiter va se lasser de toi et alors toi et moi ne seront pas interrompus.
Belki de Cutter da gelinliklerle dolu bir yerde saklanıyordur.
Peut être que Cutter est terrée dans un endroit où ils stockent des robes de mariée.
HIVE hala orada bir yerde.
RUCHE est toujours dehors.
Kardeşiniz artık ulaşamayacağınız bir yerde Bay Diggle.
Votre frère est bien hors de portée, M. Diggle.
HIVE onları başka bir yerde meşgul tutuyor.
RUCHE les retient ailleurs.
Kız oralarda bir yerde.
Elle est quelque part là bas.
Güvenli bir yerde olacaktır.
Il sera dans un lieu sécurisé.
Tüm bu ölümlerden güç almayı düşünüyorsa bağlantı noktası denen bir yerde olacak.
Eh bien, s'il prépare l'exploitation de toute cette mort, il doit être dans quelque chose qu'on appelle une chambre de Nexus.
Paramızı, içkileri temiz bardaklarda getiren bir yerde harcasak?
On pourrait dépenser notre argent pour des boissons dans des verres propres?
Şimdi de burada hiçbir şeyi ateşe veremediğim bir yerde takılı kaldım...
Et là, je suis coincé au seul endroit où je ne peux rien enflammer :
Büyük çocukların bazıları nasıl bir yerde olduğumu bilmemi istiyordu.
Certains plus âgés voulaient s'assurer que je le sache.
Kilitli bir yerde.
Non, c'est tout protégé et sous clé.
Evet, zamanın akmadığı dik kayalarla dolu bir yerde hemen öğreniyorsun.
C'est ce qui arrive quand tu es coincée dans une dimension intemporelle remplies de parois rocheuses abruptes.
Ulaşamayacağın bir yerde güvendeyim.
Je suis maintenant sans risque loin loin, hors de votre portée.
- Seninle özel olarak buluşmasını iste. Prenses'in olmadığı bir yerde.
Demandez lui de vous voir en privé, loin de la princesse.
Orada olmayacağız. Ama yakın bir yerde olacağız. Olay yerindeki adamımız değişimi yaparken karavanda kayıtta olacağız.
Mais on ne sera pas loin, entrain d'enregistrer l'échange dans le van tandis que l'intermédiaire négociera la vente.
Onu asla bulamayacağınız bir yerde.
Quelque part où vous ne le trouverez jamais.
- Pekâlâ, nerede? - Güvenli bir yerde.
Alors, où est ce bracelet?
- Bence daha iyi bir yerde olmalıydı.
- Il doit y avoir un meilleur endroit.
- Teşekkürler. Çok ücra bir yerde ama.
Mais on est un peu loin des sentiers battus.
Sen de "Sanki bunu başka bir yerde gördüm." derdin.
Et vous diriez : "Il me semble que j'ai déjà vu ça."
- Herhangi bir yerde olabilirler.
- Ou partout ailleurs.
Başka bir yerde konuşabilir miyiz?
Peut-on parler autre part?
Yakın bir yerde alıştırma yapıyor.
Il a un cabinet pas loin.
Bu yerde tek bir kişi kalmayana kadar.
Chaque âme dans cette pièce jusqu'au dernier.
Deliğin olduğu yerde bir iz bile yok.
Il y a même pas de marque où était le trou.
5 yıl boyunca kilitli kaldığı yerde bir kere bile bizi suçlamadı.
Et elle ne nous a jamais impliqué pendant les cinq ans où elle a été enfermée.
Başka bir yerde olmak istemiyorum.
Je ne veux être nulle part ailleurs.
Oliver bir tür büyülü ve gizemli bir tura çıkmak için ayrıldı ve o dönene kadar benim olduğum yerde kalmamı istiyor.
Oliver part ce soir pour le "Magical Mystery Tour", il veut que je reste là à ne rien faire jusqu'à ce qu'il revienne.
Tanrım, bu yerde bir sürü beden öğretmeninin intihar anıtı var.
Il y a énormément de mémoriaux de profs de sport.
Siz de biraz olsun benim gibiyseniz, hayatınızdaki bir numaralı sorununuz her yerde mastürbasyon yapamamanızdır.
Si vous êtes comme moi, le problème n ° 1 dans votre vie c'est de ne pas pouvoir se masturber n'importe où.
Kyle halen dışarıda bir yerde.
Kyle est toujours dehors quelque part.
Fakat içinde bir yerde insanlar da var.
Mais il a également des humains quelque part en lui.
O karanlık yerde bir umut ışığıymış.
Dans les profondeurs sombres, elle était un rayon d'espoir.
Tüm o zaman boyunca kafamdaydı, o berbat yerde, sonra bir gün, tapınak duvarında onu gördüm.
J'étais dans ma tête tout le temps, à la mauvaise place, et un jour, je l'ai vu sur le mur du temple.
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gidemezsin 16
bir yolunu buluruz 32
bir yere gitmiyoruz 22
bir yudum 17
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yer biliyorum 28
bir yıl önce 51
bir yolunu buluruz 32
bir yere gitmiyoruz 22
bir yudum 17
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yer biliyorum 28
bir yıl önce 51