Bu olmayacak translate French
4,605 parallel translation
- Aynı kalmamızı istedim ama sanırım bu olmayacak.
Je voulais qu'on reste comme avant, mais je ne pense pas que ça puisse arriver.
Artık bu olmayacak.
Terminé.
- Bu olmayacak.
- Ca n'arrivera pas.
Bu olmayacak.
Ça n'arrivera pas.
Babam lokanta işini devralmamı istiyor ama bu olmayacak.
Mon père veut que je reprenne le restaurant, mais ça n'arrivera pas.
- Bir an önce onunla konuşmalıyız. - Hayır, bu olmayacak.
- Il faut lui parler de suite.
Sue bu olmayacak.
Sue... Ca n'arrivera pas.
Bu olmayacak.
Je ne dirai pas ça.
Ve bu olmayacak, bu sefer değil. Tamam.
Tu essayes de rentrer dans ma tête, et ça va n'arrivera pas cette fois.
Hayır. Şükran Günümüz bu olmayacak.
Non, notre Thanksgiving ne s'arrête pas là.
Onun yaptığının seni kıracağını düşünüyorsun, fakat.... bu olmayacak.
Tu penses que ce qu'il a fait va te briser, mais... ça ne le fera pas.
, Bu kelimeleri hatırlıyorum Eğer olmayacak çünkü bir şey elde bizim anlaşma ötesinde.
Rappelle-toi ces mots, parce que tu n'obtiendras rien en plus que notre accord.
Bu hiç yardımcı olmayacak.
Ça ne va pas nous aider.
Bu hiç kolay olmayacak.
Cela ne sera pas facile.
Bu işin sonu iyi olmayacak.
Ça va mal se terminer.
Bu pek kolay olmayacak.
Ce ne sera pas simple.
Baelfire bu grubun bir parçası olmayacak.
Baelfire n'en fera pas partie.
Bu çok tatlı ama sana hiçbir şey olmayacak. Ben buradayken olmaz.
C'est vraiment gentil, mais rien ne va t'arriver, pas tant que je suis là.
Bu sayede at arabalarini geçirmek sorun olmayacak.
Laisse, on verra ça plus tard.
Tamam, sen de ben de biliyoruz ki bu Abby için yeterli olmayacak.
Ok, toi et moi savons parfaitement que ça ne sera pas assez pour Abby.
Ama bu iş olmayacak.
Ça n'arrivera pas.
Bu kendimizi korumak için bir araya geldiğimiz ilk zaman değil ve sonuncusu da olmayacak.
C'est pas la première fois qu'on est toutes réunies pour se protéger, et ça ne sera pas la dernière.
Bu ilk değil ve son da olmayacak.
Ce n'est pas la première fois et ça ne sera pas la dernière.
Bu asla olmayacak.
Ça n'arrivera pas.
Ama bu asla olmayacak.
Mais ça n'arrivera jamais...
Jeremy... Bu yol seni her nereye götürecekse, çok uzak olmayacak. Bunun kişisel olmadığını bil isterim.
Jeremy... cette route ne vous emmènera pas loin, sachez qu'il n'y a rien de personnel.
Bu kolay olmayacak, Louis.
Ce ne sera pas facile.
Bu asla onların kararı olmayacak.
Ça ne sera jamais leur décision.
Bu böyle olmayacak. Yok.
Tu sais quoi?
Ben söylemediğim sürece bu cesede yaklaşan ya da gören olmayacak.
Personne ne regarde ou n'approche du cadavre sans mon autorisation.
Üzgünüm, ama korkarım bu şekilde olmayacak.
Je suis désolé, mais j'ai bien peur que ce ne soit pas le plan.
Eğer öyle olursa da bu ayakkabı satıcısı sana dediği için olmuş olmayacak.
Et si tu te blesse, ça ne sera pas parce que quelque vendeur de chaussures l'aura prédit.
Çünkü söylenecek hiçbir şey olmayacak. Tabii bu delice planı uygularsam İç İşleri'ne hesap vermem gerekebilir.
Parce qu'il n'y aura absolument rien à dire, sauf peut-être aux Affaires Internes, si j'acceptais
Bu bilgisayara bir daha hiç ihtiyacın olmayacak. Çünkü artık evdeyim, 19 saatliğine falan.
Tu n'auras plus jamais besoin de cet ordinateur parce que je suis là pour genre, 19 heures.
Bunun yanında Şükran Günü bu yıl kalabalık olmayacak.
De toutes façons, Thanksgiving sera modeste cette année.
Bu listedeki kişilerin bize bunu vermesi mümkün olmayacak.
Les personnes sur cette liste ne pourrons pas nous donner ça.
Çantana altın geçtiğinde yüzün bu kadar ekşi olmayacak. Bir elinde bir sürahi şarap, diğer elinde güzel bir kadın.
Tu n'auras plus une face dépitée quand tu auras de l'or dans ta bourse, un flacon de vin dans une main, et une femme magnifique dans l'autre.
Evet, ama iflas edersek, bu sözün hiçbir anlamı olmayacak.
Oui, et cet engagement ne voudra rien dire si nous coulons.
Bu akşam yemek yemeliyiz, yoksa başka zaman hiç fırsatımız olmayacak.
Nous devons aller dîner ce soir, ou ça n'arrivera jamais.
Kalbini kazandığımda, Emma emin ol ki kazanacağım, bu düzenbazlıkla olmayacak.
Quand je gagnerai ton cœur, Emma... et je vais le gagner... Ce sera dû à aucune ruse.
Bu işten çıkışın hoş olmayacak.
Tu ne vas pas pouvoir bien te sortir de ça.
Bu gece ikisi de olmayacak.
Aucun des deux ne va arriver ce soir.
Açıklığa kavuşturmuştunuz ama kocamla oturduk ve konuştuk Max'le, o yüzden, bir daha olmayacak bu.
Vous avez été clair, mais vous savez j'étais assise avec mon mari, nous avons parlé de max, donc ça ne se reproduira pas.
Yani bu his asla yok olmayacak mı?
Ce ressenti ne s'en va jamais?
Bu gerekli olmayacak.
Ce sera pas nécessaire.
Belki de bu bir hata olacak ya da olmayacak, ama onun yolundan çekilmen gerek.
Et peut-être que ce sera une erreur, et peut-être pas, mais tu dois la laisser faire
Bu sürekli olmayacak, tamam mı?
Ça ne sera pas pour toujours, OK?
Biliyorsun, bu çocuk sahip oldukları icin, ona sunulan şeyler için hayatı boyunca asla memnun olmayacak.
Tu sais, ce garçon n'a jamais été reconnaissant un jour dans sa vie pour ce qu'il a, pour ce qu'on lui a donné.
Bu sefer Astmark olmayacak.
Ça ne marcherait pas deux fois.
Ve bu sefer ailenin gerçek aşkı olmadan senin bile laneti kırma konusunda hiçbir gücün olmayacak.
Et cette fois, sans l'amour véritable de vos parents dans le sort, vous n'aurez aucun moyen de le rompre.
Bu şirkette artık daha fazla kavga olmayacak.
Plus de disputes dans ce cabinet.
olmayacaksın 18
olmayacak 119
olmayacak mı 17
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olur 45
bu olmaz 67
bu olay 48
bu olamaz 268
olmayacak 119
olmayacak mı 17
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olur 45
bu olmaz 67
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43