Böyle bir yerde translate French
911 parallel translation
Böyle bir yerde yetistim, burada olmaktan mutluyum.
J'ai grandi dans un endroit comme ça, alors je suis heureux ici.
Böyle bir yerde bu şekilde yaşamak ne kadar zor tahmin bile edemezsin.
Si vous saviez comme c'était dur dans un endroit pareil! "
Nasıl bir kız böyle bir yerde sürter ki?
Qu'est-ce qu'elle fait dans un truc comme ça?
Meşhur bir avukat, böyle bir yerde...
Pour un avocat célèbre, dans un tel endroit...
Oğlunuzun bir sarayda yaşamasını beklemiyordum ama siz de bana onun böyle bir yerde yaşadığını söylememiştiniz.
Je ne m'attendais à rien, mais pas à un tel endroit.
Seni böyle bir yerde bulmak ne kadar korkunç.
quel endroit horrible!
Seni böyle bir yerde görmeyi hiç ummazdım.
Je n'aurais jamais imaginé te trouver dans un endroit pareil.
Önemli biri olduğunu biliyorum arkadaşların seni böyle bir yerde görmekten hoşlanmayabilirler.
Vous êtes une personne importante, vos amis n'aimeraient pas vous trouver en telle compagnie.
Konuyu değiştirmekten haz etmem ama neden böyle bir yerde yaşıyorsunuz? Buradan çok daha güzel yerler var.
Je change de sujet, mais pourquoi habiter ici alors qu'il y a tant de beaux endroits?
Joe, bakmanı istediğim bir şey daha var. Böyle bir yerde çalılar ve ağaçlar daima akıl karıştırır.
Et, Joe, pour s'y reconnaître... dans toutes ces plantes...
Demek böyle bir yerde yaşıyorsun.
Eh bien. Vous habitez un endroit superbe.
Asla birlikte böyle bir yerde olmadık.
On n'a jamais vécu ensemble dans un tel endroit.
Böyle bir yerde yaşlanmak için neler vermezdim ki.
J'aimerais tant vieillir dans un endroit pareil...
Böyle bir yerde ne arıyorsun? Deburau ne der?
Traîner dans des endroits pareils, si Deburau te voyait.
Özellikle de böyle bir yerde senelerce tıkılıp kalmak, bombardıman altında uzun saatler boyu çalıştıktan sonra.
L'enfermement, les interminables journées de travail, toujours sous un bombardement.
Hayır, böyle bir yerde bulunmamam gerekiyor gerçekten.
Non, je ne devrais pas fréquenter ce genre d'endroit.
Benim için bale bir din gibidir. Birisi de dinin, böyle bir yerde pratik yapılmasını gerçekten hiç önemsemez.
Pour moi, c'est une religion, et on ne tient pas à voir sa religion pratiquée...
Propaganda yani. Böyle bir yerde çok önemlidir.
C'est très important, ici.
Siz böyle bir yerde yaşasanız yalnızlık çeker miydiniz?
Mon frère va revenir. Je ne le serai plus.
İnsanlara bakıyordum, böyle bir yerde yaşamak eğlenceli olmalı.
J'observais les gens. Ce doit être plaisant de vivre dans un tel endroit.
Böyle bir yerde vergiler mükemmel olmalı.
Les impôts doivent être épouvantables dans un endroit pareil.
Böyle bir yerde... böyle bir müzik ve manzara ile... uzay, güzellik... böyle bir konfor... Buraya yakın durmalıyım..
Dans un endroit comme celui-ci, avec cette musique et cettevue... l'espace, la beauté... un tel confort... je pourrais m'en approcher.
Geçen hafta ben hiç tanınmıyordum ve bu hafta adım o büyük tabelada yazılı ve bir sürü bilinen kişiyle böyle bir yerde dans ediyorum.
La semaine dernière j'étais personne... aujourd'hui, mon nom est sur ce panneau... et je danse ici, où tout le monde est quelqu'un!
Sen nasıl bir adamsın? Bir çocuğu nasıl olur da böyle bir yerde bırakabilirsin?
Vous avez du culot de laisser traîner un gosse dans un endroit comme ça.
Böyle bir yerde büyümüş olmanızdan dolayı, kötü davranışlarda bulunan bir çok erkek görmüş olmalısınız.
Vous avez vécu ici, vu leur stupidité. Vous inclus?
Böyle bir yerde, bir ömür gibi gelebilir.
Ça va vous sembler une éternité.
Böyle bir yerde yaşamak harika olmalı.
Quel endroit pour vivre!
Böyle bir yerde para verseler oturmam.
Je ne vivrais pas ici, même si on me payait!
Ben böyle bir yerde herkesin çalışabileceğini sanıyordum onlar her zaman fazladan bir çift silah kullanabilir.
Quand on a un tripot de ce genre, on a toujours besoin d'un dur.
Senin gibi bir kızın böyle bir yerde işi ne?
Que fiche ici une aussi jolie fille?
İnsan böyle bir yerde savaşmak ister.
On aime faire la guerre sur ce genre de terrain.
Böyle bir yerde görevli olmak için şeytan olmalı.
Mais pour etre concierge ici, il faut avoir tue pere et mere.
Böyle bir yerde, Japon görmeyi bekliyordum.
Vu le restaurant, je m'attendais à une Japonaise.
Bir yerde böyle davranmayi birakacaksin.
À un certain moment, tu cesseras d'agir comme ça.
Böyle bir yerde, tekrar karşılaşmamız, biraz garip.
C'est drôle de se retrouver, surtout dans un endroit comme celui-ci.
Böyle bir yerde, sizin gibi bir kızın başına gelebileceklere, izin vermiyorsunuz, değil mi?
Tout peut arriver à une jeune fille comme vous dans ce genre de lieux.
Böyle hoş bir yerde para kaybetmek zevkli olmalı.
lmpressionnant, non? Quel plaisir de se ruiner dans un endroit aussi charmant.
Böyle küçük bir yerde hiç beklenmeyen cinsten
C'est normal, pour une si petite ville.
Böyle bir yerde yaşamana şaşırdım.
Une si petite chambre pour Ie jeune Ma ^ itre!
Elbette böyle tuhaf bir yerde ne bekleyeceğimi bilmiyordum.
Bien sûr, dans un lieu aussi étrange, je ne savais pas à quoi m'attendre.
İşte Jacqueline böyle ihtişamlı bir yerde kalıyor.
C'est dans ce cadre somptueux qu'elle demeure.
Öykümüzün temel gerçekleri aslında böyle bir Connecticut toplumunda oluştu ancak Oregon veya Mississippi, Georgia veya Utah, her yerde olabilirdi.
Notre histoire aurait pu avoir lieu dans n'importe quelle autre communauté semblable à celle-ci, ou tout aussi bien en Oregon, dans le Mississippi, en Géorgie ou en Utah.
- böyle bir yerde kendin olabiliyorsun.
- t'es toi-même.
Hiç soğuk bile olmayan bir yerde böyle kürkleri olan kadınlar.
Une fourrure pareille là où il ne fait jamais froid.
Başka hiçbir yerde böyle bir manzara göremezsin.
Un spectacle pareil, ça s'achète nulle part.
- Böyle bir yerde sanırım.
– Plutôt comme ici.
Eger bir gün oyuncu olursan, sakın ortalık yerde böyle konuşma.
Si vous devenez actrice, ne dites pas ça en public.
Böyle bir yerde iyileşemezsin.
C'est trop bruyant ici.
Derinlerinizde bir yerde ulaşamadığınız birisi var ve tam ulaşamıyorsunuz, ama siz onun yine de orada olduğunu biliyorsunuz. Hiç içinizden böyle bir duygu geçti mi?
Avez-vous jamais eu l'impression, que tout au fond de vous, il y avait quelqu'un d'insaisissable, mais qui n'en existait pas moins?
Winthrop gibi bir yerde böyle bir adamın bulunması ilginç değil mi?
Étrange, qu'un homme comme lui soit venu s'établir à Winthrop?
Böyle virane bir yerde ne işi olur!
Il viendra pas dans ce trou.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle olsun istemedim 34
böyle söyleme 179
böyle mi 243
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle olsun istemedim 34
böyle söyleme 179
böyle mi 243